Çok sevilme, takdir edilme ve ilgi görme isteğiyle, sorumluluğun olmadan da başkalarının sorumluluğunu üstlenmek, fedakarlık…Hayatın genel geçer kurallarına aykırı şekilde, herkesin yapması gereken sorumluluğu, kendi omuzlarına almak…Biz bu duyguyu nereden öğrendik acaba? Elbette, ebeveynlerimizden.
“Ben hallederim”cilerin hangi ebeveynleri, “sana saçımı süpürge ettim.” Diyor ve o sözü söyleyeceği günü bekliyordu?… Fedakarlık adı altında hem kendinize hem de çevrenizdeki insanlara kötülük yapıyor olacağınızı hiç düşündünüz mü? Sizden herhangi bir talepte bulunulmadan yaptığınız her iyiliğin ve fedakarlığın, aslında bir gün karşınızda bir yığın olarak birikeceği, hiç aklınıza geldi mi?
Herkesin hayatının biricik olduğunu ve insanlara kendi sorumluluklarını yerine getirmeleri için alan açmaya, fedakarlıktan daha büyük bir iyilik olduğuna dair bakış açısı, size ne hissettirdi? Bu sorular aslında çıkmaz bir sokağa girip, nasılsa çıkamayacağını düşünen ve artık kendi elleriyle kurdukları bu düzenin artık değişmeyeceğini düşünenlere, bir çıkış yolu olabilir.
Kimse sizden kendilerinin de sorumluluklarını yüklenmenizi talep etmemişken sırtınıza aldığınız başkalarının yükleri, daha yarı yola gelmeden şikayet sebebiniz oldu değil mi?…Halbuki “ben senin yükünü de sırtlanırım” demiştiniz.
Fedakarlık yaparak beslenen kişiler için değişim zor olabilir. Bunun için doğru soruyu sormak, işin başlangıcı olabilir. “ Ben neden sömürülmeyi kabul ettim?” Sorusu, yepyeni bir hayata gözleri açmak için önemli bir adım denilebilir. “ Beni niye sömürdüler?” Dediğimizde, bu tüm sorumluluğu karşı tarafa atmak olur çünkü. Önce kendine sorduğumuz soru, elbette en doğru soru olacak.
İstenmeden yapılan her iyiliğin, günün birinde görev olarak görüleceğini unutmamak, kendimize yapacağımız en büyük iyilik diye düşünmeliyiz. O gün geldiğinde, kendisi hariç herkes için bir şeyler yapmış ve hayatını çevresindeki insanlar için heba etmiş kişilerin yüzleri aklımıza gelip, kendimizin de onlardan biri olduğuna yönelik yaşayacağımız pişmanlık, geri dönülmez olabilir. İş işten geçemeden, kimse talep etmeden kimseye dokunmamamız gerektiğini öğrenmek, en doğru hayat yönetme biçimi diye düşünmek en sağlıklısı…
Fedakarlık altında tüm yaptıklarımızın ruhumuzu giderek dibe çökerttiğini fark ederek yaşamanın, bencillik veya kötülük demek olmadığını anlıyoruz. Aynı zamanda insanlar için hiçbir şey yapmak, insanların yardımına koşmak, hala inan olduğumuzun en önemli göstergesi değil mi?
Artık kendiniz için değişmek istediğinizde, sınır koymaya başlamak öncelikle zor gelebilir. Yapılan olumsuz eleştirilere, değiştiğinize dair yorumlara, değişiminize şaşırmalara kulağınızı ve gözünüzü tıkayarak, yeniden başlayabilirsiniz. Unutmayın, siz yapabiliyorsanız, herkes yapabilir.