Ruhsal yönden sıkıntılar yaşayan, mutsuz ve depresif insanların pek çoğu, hayatının belli bir döneminde kendinden çok fazla ödün vermiş, diğer insanların istekleri doğrultusunda hareket ederek ruh dengesini koruyamamış bireyler olduğunu dile getirmek mümkündür. Bu insanların zamanında çizemediği sınırlar, kendilerini giderek derin bir mutsuzluğa sürüklediği aşikar denebilir.
Peki! sınır çizemediğimizde ve çizdiğimiz sınırları koruyamadığımızda neler olur?…Bu sorunun cevabı, aslında insanlar tarafından kullanılmak olarak ele alınabilir. Sınır çizemeyen kişiler genelde “hayır” kelimesini pek kullanmayan insanlar olarak da değerlendirilebilir. Neleri sevip neleri sevmediğini, neleri isteyip istemediğini bilmeyen kişilerin bu yönde nasıl davranacaklarını ve dışarıya karşı kendilerini nasıl koruyacaklarını bilmedikleri için, gereğinden fazla sorumluluk almanın doğru bir tavır olduğunu düşünürler.
Kendi değerini bilerek öz saygı çerçevesinde sınırlar çizmek, çevredeki insanların da saygısını kazanmak adına önem arz eder. Belli bir aşamadan sonra insanların her istediğini yaparak ve onaylayarak, çevredeki insanların da giderek saygısını kaybetmek söz konusudur. İstemediğimiz şeylere karşı duruş sergileyemediğimiz ve tavır gösteremediğimizde, insanların bizim sınırlarımızı delip geçmesi çok kolay hale gelir. Böylece sınır ihlali, hayatımızın bir parçası olur. Bu da giderek öz saygının ve kendimize verdiğimiz değerin kaybolması anlamına gelir.
Sınırları belli olmayan insanların ruhlarını ve hayatlarını, adeta belli bir oyun hamuruna benzetebiliriz. Herkes bizim hayatımıza ve kişiliğimize şekil vermek isteyecek ve bunu başarabildiklerini gördüklerinde de daha fazlasını talep edeceklerdir. Bu da kendi varlığımızı ortaya koyamadığımızın ifadesi olmaktadır.
Sınır çizmenin önemi, sınırları olmayan ve sınır çizemeyen insanların yaşadıkları durumlarla ortaya konduğunda, bu durumun ciddiyeti son derece açık hale gelmektedir. Böylece sınır çizemeyen insanların gözlerindeki ışığın giderek neden söndüğü daha net anlaşılır. Sağlıklı sınır çizen insanlar, kendilerini başka insanların oyuncağı haline de getirmemiş olurlar.