Günümüzde oldukça moda olan tabirlerden biri eril ve dişil enerji, büyük bir oranda değişime uğradı diyebiliriz. Günümüz şartlarının değişimi kadınların eril, erkeklerinse dişil enerjisinin yükselmesine neden oldu desek, yanlış olmaz. Kadınlar iş hayatında giderek daha fazla yer almaya başladı ve erkeklerle ister istemez bir rekabet haline girdiler. Bu da ekonomik açıdan bir erkekle aynı seviyeye gelmelerinde etkili oldu. Bununla birlikte hala erkek egemen bir iş ortamında, kadınlar da tıpkı erkekler gibi güçlerini ortaya koymaya başladılar. Böylece pek çok kadının eril enerjisinin daha yüksek haline geldiği, daha fazla görülebilir hale geldi.
Gün geçtikçe her şeyi kendi halletmeye çalışan, kendi kendine yetip kimseden yarım istemeyen, erkeklerin yapabileceği her işi kendi yapabilen kadınların daha fazla arttığı gözlemlenir oldu. Bununla birlikte kadınların bu durumunu gören ve kendisine gerek duyulmadığını hisseden dişil enerjisi yüksek erkeklerin de artışı söz konusu oldu.
Kadının doğası gereği, talep eden, isteyen, korunmayı, kollanmayı bekleyen bir yapısı olduğu inkar edilemez. Bir kadın gücü gereği elbette kimseye muhtaç değildir ve her şeyi yapabilir. Bununla birlikte eril-dişil enerjisi dengesinin bozulması, pek çok dengeyi de değiştirdi.
Erkeğin doğası gereği avcı-toplayıcı yapıda olan; ailesini, etrafındakileri besleyen, onları hayatta tutmak için yiyecek, barınma gibi ihtiyaçlarını karşılayan rolünü, pek çok kadın üstlenir hale geldi. Böylece erkekler de kendilerine ait bu alanda kadınların rolünü üstlenip, pek çok şeyi kadınlardan bekler duruma geldiler.
Elbette bir kadının eğitimi, ekonomik özgürlüğü, bir erkeğe muhtaç olmadan hayatını idame ettirmesi, son derece önemsenmesi gereken konulardır. Kadınların günümüzde daha fazla iş hayatında aktif olmasının kesinlikle yadsınamaz öneme sahip olduğunu, burada ifade etmeliyiz. Rekabetin hüküm sürdüğü günümüz dünyasında kendi kadınlığını unutan kadınlara seslenerek, bunun böyle olmayabileceğini de belirtmeliyiz.
Bir kadına güç, her şeyden çok yakışıyor. Bunun yanında kadınların kadınlığını unutmadan gücünü ortaya koymasının, son derece kıymetli olduğunu söylemek gerekir. Gerek iş hayatında gerekse romantik ilişkilerde, bu dengeyi koruyarak güçlü, mutlu ve özgür kadınlar olabilmek mümkündür. Erkeksi tavırlar, ” her şeyi ben hallederim” yaklaşımı, dişil enerjinin düşmesine neden olabiliyor. Öncelikle bir kadın olarak erkeğin alanına da saygı duymanın, erkeklerin de eril enerjisini yükseltmenin bir yolu olduğu söylenebilir.
Zarafet, nezaket ve nahiflik, en çok bir kadına yakışıyor. Bir yandan da iş bitiricilik, kadınların hayatında güç dengesini şiddetle değil onları koruma ve kadının ihtiyaçlarını anlama doğrultusunda sağlama, bir erkeğin eril enerjisini de oldukça yükseltiyor. Erkekler gibi kadınlar da hayatın içinde var olmaya devam ederken, birbirlerinin doğasını daha yakından tanıdığında, fabrika ayarlarımıza geri dönmek daha kolay hale gelecektir.
