Ergenliğimde (15 yaşında) MS (multiple sklroz) adında bir hastalığa yakalandım ve o günden sonra her şey çok zordu… titriyor, bastonsuz yürüyemiyor, pipet kullanmadan hiçbir şey içemiyordum. Hele insanların bakışları… engelli bir insan gören çocuklar hayretle yüzüme bakarak “Anne, bu niye böyle?” Diye soruyorlar. Ebeveynler ise korkunç cevaplar veriyordu. “Annesinin sözünü dinlememiş böyle olmuş” diyen de oluyor, “Allah çarpmış” diyen de… her bir anı hafızam da kazılı, silinmiyor… çocukların dalga geçmelerinden, bazı çizgi film karakterlerine benzetmesinden hiç bahsetmiyorum bile… evde geçen bir ergenlik… tek arkadaş filmler, gözyaşları…
O yıllarda yaşıtlarım kız-erkek arkadaşlarıyla flört eder, haftasonları arkadaş gruplarıyla gezmeye giderdi, ben ise evde, hastanelerde çaresizlik içinde kıvranır, ağlardım. Lise bitti, üniversiteye gitmem gerektiği konusunda ögretmenlerim cok ısrarcı olmuştu ama ben o hayata küsmüşlüğü anlatamazdım ve gitmedim. Evde olduğum için bolca kitap okumaya vaktim oluyordu, yüzlerce kitap okumuştum. Çalışamıyor, iş bulamıyordum. Kitaplar yazdım, pazarcılık yaptım ama maddi geliri bir türlü sağlayamadım. Kimse bana sen engellisin seninle olmaz demiyordu ama başka yerde benim hakkımda ne konuştuklarını duyuyordum.
Siz hiç ms’li olduğunuzu hayal ettiniz mi?MS tanısını partnerinizin değilde kendinizin aldığını?
Ms yüzünden boşananlar oldu, ayrılanlar oldu, yüzüğünü atanlar oldu..
Tam tersi birde birbirine sıkı sıkı sarılan, kenetlenen iyi günde- kötü günde hep beraber omuz omuza yürüyen çiftler oldu…
Ben dahil kaç kişi partnerinin ailesi tarafından ölümle tehdit edildi!
Ve Ya yalnızlığa terk edildi.
Siz ki, dilinize bir Allah kelimesi dolamışsınız ama onun yarattığı bir kulun hastalığından korkacak kadar acizsiniz
Sevginin katili ön yargıdır!