A. Ünal Bozyer
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Dizilerdeki Şiddet Gerçek Olmasın…

Dizilerdeki Şiddet Gerçek Olmasın…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Televizyon ekranlarına, sosyal medyaya, dijital platformlara her göz atışımızda, aile içi şiddet, mafya hesaplaşmaları, kimsesiz çocuklar, mezarlıklar, kan davaları, çocuk gelinler, vb. temalı ya da konulu diziler ve filmlerle karşılaşıyoruz. Benzer şekilde haber bültenleri, cinayetlerin, hırsızlıkların, adam kaçırmaların, aile içi şiddetin tüm detaylarına inerek, olay yerinden bilgiler aktararak, olayları yeniden yaşatmaya çalışmaktadır. Genel olarak medyanın bu tarz yayınlara yönelmesi sadece raytingle açıklanabilir mi?

Ekranlardan evlerimize taşınan şiddet içerikleri, toplumu olumsuz yönde etkileyerek, bilinçaltında yıkımlara yol açmaktadır. Pek çok uzman, suç ve şiddet içeren dizi, film ve haberlerin psikolojik etkilerinin göz ardı edildiğini ifade etmektedir. Şiddet içerikleri, yalnızca kurguya hizmet etmeyip; aynı zamanda izleyicinin zihninde şiddeti meşrulaştıran, hatta bazı durumlarda rol model oluşturan bir zemine dönüşmektedir. Dizilerdeki mafya babaları, eşine sistematik şiddet uygulayan kocalar, sürekli aldatılan kadınlar, gelinine hayatı zindan eden kayınvalideler, vb. karakterler, maalesef şiddetin ekran aracılığıyla normalleşmesine hizmet etmektedir.

Bu alanda gerçekleşen gerek ulusal gerekse uluslararası araştırmalarda şiddet içeriklerinin yaygın kullanıldığı, şiddete başvuran karakterlerin, öne çıkarıldığı, adeta kahramanlaştırıldığı, bir nevi ödüllendirildikleri ortaya konmaktadır.

Küçük çocuklara yönelik çizgi filmlerin, oyunların, videoların yine şiddet içerikli, agresif, saldırgan duygu, düşünce ve davranışları teşvik ettiği, daha küçük yaşlardan bireyleri olumsuz eylemlere yönlendirdiği ileri sürülmektedir.

Medyadaki şiddet içeriklerinin özellikle çocuklara yönelik saldırgan davranışları etkilediği ve bu yönde olumsuzlukları artırabileceği endişelerine rağmen bu alandaki rekabetin kıyasıya sürdüğüne her geçen gün şahit olmaktayız. Gündelik yaşamımızda neredeyse sıradanlaşan şiddetin her türüyle maalesef her gün karşılaşır olduk. Bu durum, medya şiddetinin neden olduğu fizyolojik uyarılma, gözlemlenen davranışların taklit edilebilmesi ve saldırgan senaryoların öğrenilmesi nedeniyle ortaya çıkabilmektedir.

Şiddetin pornografisi denilen, canlı bir bedenin parçalanmasını, bir kurbanın çığlığını, cinayet, işkence vb. sahnelerini, izlemek, çoğu zaman izleyiciye haz vermektedir. Belki de merak duygusu, intikam alma sahneleri, izleyiciye cazip gelebilmektedir. Ya da gerçek hayatta göremeyeceğimiz, yaşayamayacağımız şiddet, ekranlara taşınınca deneyimleme imkânı verebilmektedir.

Bu durumun devam etmesi, sürdürülmesi maalesef izlenme oranlarıyla belirlendiği için izleyicilere de büyük sorumluluk düşmektedir. Bu tür yayınlarla şiddetin sıradanlaştığı, meşrulaştığı günümüzde, gerçeklerle yüzleşebilmeliyiz. Bir nevi medya denetimini bireysel olarak yapabilme yoluna girmeliyiz. Televizyon, sosyal medya gibi araçların eğlendirme yanında eğiten, öğreten araçlar olduğunu göz önünde bulundurarak, ailemizi, çevremizi uyarmalıyız.

Şiddetin haberleştirilmesi, kayıp, taciz, tecavüz, cinayet sahnelerinin tüm detaylarıyla ekranlara verilmesi, toplumsal duyarlılığı artırmak yerine duyarsızlaştırmaya da yol açtığı dikkate alınmalıdır. Şiddet içeriklerine uzun süreli maruz kalmak, bireylerin bu içeriklere duyarlılığını azaltmakta ve şiddeti toplumsal bir çözüm yolu olarak görmelerine neden olabilmektedir. Bu durum, özellikle empati gelişiminin sürdüğü çocukluk ve ergenlik dönemlerinde daha ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Ekranlardan evlerimize taşan bu şiddet içerikleri, toplumun bilinçaltında büyük bir tahribata yol açmaktadır.

Sonuç olarak medyada şiddetin temsili, bireysel ve toplumsal düzeyde pek çok olumsuz etkilere yol açmaktadır. Bu nedenle medyanın farklı bir bakış açısıyla izlenmesi, medya okuryazarlığı seminerleri verilmesiyle toplumun bilinçlendirilmesi gerekir. Medyanın toplumu biçimlendiren bir yönünün de olduğu unutulmamalıdır. Yayın denetimi, yaş sınırlamaları, medya orucu gibi uygulamalarla bilinç düzeyi yükseltilmelidir. 

Dizilerdeki Şiddet Gerçek Olmasın…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!