1. Haberler
  2. SİYASET
  3. ‘TÜRKİYE SURİYE’DE SİYASİ ÇÖZÜMÜN ÖNEMLİ AKTÖRLERİNDEN’

‘TÜRKİYE SURİYE’DE SİYASİ ÇÖZÜMÜN ÖNEMLİ AKTÖRLERİNDEN’

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye’nin bütün gelişmeleri yakından takip edip değerlendirerek çok yönlü ve proaktif bir dış politikayı başarıyla uygulamaya çalıştığını vurguladı.

Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki bir ülkenin, herhangi bir kesimden, bloktan, dünyanın belirli kesimi ya da örgütle dış politika izleme lüksünün olmadığını dile getiren Çavuşoğlu, “Dünyadaki gelişmeler devam ederken bir tarafı tutmamız ya da dış politikamızı bir tarafa bağlı şekilde yürütmemiz gerçekçi değil. Bugünün Türkiye’sine de yakışmaz, bizim potansiyelimizi de yansıtmaz. Aynı şekilde geleceğimizle ilgili atacağımız adımlarla ilgili bizi yanlış yerlere götürür. Böyle bir dış politika izlediğiniz zaman eleştiriler gelebilir. Neymiş; ‘Eksen kayması var’ veya ‘Bizden uzaklaşıyor mu?’ Böyle komplekslere girmeye gerek yok.” değerlendirmesinde bulundu.

“Dengeli bir dış politika izlemek Türkiye gibi ülkelerin temel ihtiyacıdır”
Dış politikayı dengeli bir biçimde yürütmenin gerekliliğine vurgu yapan Çavuşoğlu, bir tarafa bel bağlamanın doğru olmayacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uluslararası ilişkilerde temel teori ne diyor? Sürekli dost da yok, sürekli düşman da olmaz. O yüzden biz her yerle ilişkilerimizi geliştirirken gerçekçi ve dengeli olmalıyız. Bakın Ukrayna’nın başına gelenlere. AB dedi ki; ‘Rusya’yı değil beni seçeceksin.’ Rusya dedi ki; ‘Hayır, Avrupa’yı değil beni seçeceksin.’ Ortada kaldı bir ülke. O gün tamamen Rusya tarafını da seçseydi Ukrayna, akıbeti bugünkünden iyi olmayacaktı. Neden Ukrayna gibi bir ülke iki tarafla ilişkilerini iyi yürütmesin de bir tarafı seçmek zorunda kalsın. İyi örnek olarak Kazakistan’ı vereyim. Kazakistan bugün ABD ile de iyi, Rusya ile de, Çin’le de, bizle de iyi. Dış politikasını dengeli götürüyor. Bunda ne mahsur var? Dengeli bir dış politika izlemek Türkiye gibi ülkelerin temel ihtiyacıdır, komplekse de kapılmamak lazım.”

“Sivil toplum ve iş dünyasının dış politikaya katılması çok önemlidir”
Sadece Dışişleri Bakanlığı’nın yürüttüğü dış politikanın gerçekçi olmayacağını dile getiren Çavuşoğlu, bugün üniversitelerin dış politikadaki katkısını çok iyi gördüğünü vurguladı.

Parlamenter diplomasiye inanan bir insan olarak parlamenterlerin karşılıklı ziyaret ve temaslarını sıklaştırmak için çaba sarf ettiklerini belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“Sivil toplum ve iş dünyasının dış politikaya katılması çok önemlidir. Biz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gece gündüz koşturuyoruz. Hiç uyumadan bir günde üç ülkeye gittiğimiz oluyor. Sadece Dışişleri Bakanlığı olarak gitmek yetmez. Bizim aynı şekilde diğer kurum ve zenginliklerimizle tüm dünyada olmamız lazım. Bugün dünyada misyon sayısında beşinci sıraya çıktık, 242 tane misyonumuz var. On sene önce 160 kadar misyonumuz vardı. Afrika’da 2009’da 12 tane büyükelçiliğimiz vardı, şimdi 42 tane var. Latin Amerika’da 6 tane vardı, şimdi 17’ye çıktı. Büyükelçiliklerimizin sayısını artırdığımız kadar fonksiyonunu da güçlendirmemiz lazım. Sadece büyükelçilik sayısıyla gidersek olmaz. Diğer var olan zenginliklerimizle gidersek kalıcı oluruz. Bugün TİKA’mızla dünyanın her yerinde kalkınma yardımı yapıyoruz, hastane yapıyoruz, okullar açıyoruz, yollar yapıyoruz, sular getiriyoruz. O ülkenin kapasitesini güçlendirmek için eğitim programları, tarımda, turizmde, her alanda gerekli çalışmaları yapıyoruz. Bir ülkenin Dışişleri Bakanlığını baştan sona yapıyoruz veya meclisini yeniliyoruz ama sadece TİKA da yetmez.”

“Soft power” dediğimiz gücünüzü tüm insanlık hissedecek”
Bakan Çavuşoğlu, uluslararası ilişkilerde gücün önemli olduğuna işaret ederek, “Ekonominiz güçlü olacak. Ekonominiz ne kadar güçlüyse biraz önce söylediğim faaliyetleri de o oranda yapabilirsiniz.” ifadesini kullandı.

Ayrıca ihtiyaç duyulduğu zaman sınırın ötesinde terörle mücadelede dahi gücün gösterilmesi gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Yani uluslararası ilişkilerde ‘hard power’ dediğiniz o sert gücünüzü yeri geldiği zaman hainlere karşı göstermeyi bileceksiniz. Bu kapasiteniz olacak. Ama kalıcı olmak için yumuşak güç dediğimiz ‘soft power’ dediğimiz gücünüzü tüm insanlık hissedecek. Türk Hava Yolları (THY) dahil tüm kurumlarımızla biz yumuşak gücümüzle dünyanın her yerinde varız. Bizim gibi bir ülkenin, bu coğrafyada yaşayan bir ülkenin etrafında yaşanan sorunları çözmek için çok yoğun çaba sarf etmesi lazım. Bu bize yansıdığı için de önemli fakat etrafımızdaki krizler, yönetilemeyen ülkelerdeki sorunlar çözülmezse bizim bu bölgede ne kadar istikrarlı bir ülke olarak kalabileceğimiz başka bir şey, bizim milli çıkarlarımıza ne kadar tehdit oluşturacak başka bir şey, buralardaki çıkarlarımıza ne olacak bu da ayrı bir şey.

Ama tüm bu detaylara bir de insani açıdan baktığınız zaman bu sorunların çözülmesi için katkı sağlayacaksınız. Yani uluslararası ilişkilerde kriz yönetimi çok önemlidir. Bugün Türkiye’nin dış politikasının önceliklerinden bir tanesi de kriz yönetimidir. Suriye’deki gelişmeleri takip ediyorsunuz, şu son bir yılda, özellikle Halep krizinden bu yana Türkiye’nin üstlendiği roller sayesinde sahada ateşkesi belli bir düzeyde konsolide ederken, siyasi çözüme doğru Suriye’nin gitmesinde en önemli aktör Türkiye’dir. Bugün ABD’nin Suriye’den çekilme kararında da en önemli aktör Türkiye’dir, aldığımız kararlar sayesinde ama bir ülkenin çekilmesi, oradaki boşluğu kimin dolduracağı ve terör örgütleriyle mücadele, Suriye’nin toprak, sınır bütünlüğü ve siyasi süreç…”

“Kudüs, Filistin konusunda susmayan tek ülke Türkiye”
Türkiye için ayrıca milli ve kutsal davalar bulunduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Milli ve kutsal davaları takip etmek de Türk dış politikasının en önemli sorumluluğudur. Bir tanesi Filistin, Kudüs meselesidir. Kudüs, Filistin konusunda herkesin sustuğu bir ortamda bile bugün Amerika ile iyi ilişkiler kurmak için yarışan bazı Müslüman ülkelerin Filistin’e ‘Sesini fazla çıkarma’ dediği bir ortamda bile susmayan bir ülke vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti’dir, susmayan bir millet vardır o da Türk milletidir. Amerika’nın büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararından sonra faaliyetlerimizi takip ettiniz. İki tane İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi ve her iki zirvenin arkasından da BM Genel Kurulu’na bunu taşımamız ve orada da her ikisinde de ezici bir çoğunlukla ABD ve İsrail’in tüm dünya ülkelerine baskı yapmasına rağmen, tehdit etmesine, taahhütlerde bulunmasına rağmen, çok ezici bir çoğunlukla Filistin’in lehine karar çıkartmamız Türkiye’nin bu girişimciliği ve kutsal davalarına sahip çıkması sayesinde olmuştur. Biz hiçbir zaman bu davayı yalnız bırakmayacağız. Milli davalarımızdan bir tanesi, buna dondurulmuş itilaf da deniliyor Kıbrıs sorununun çözümü için de gerekli adımları atıyoruz. Bu tek başımıza bize bağlı bir konu değil. Garantör ülkeler var ve iki taraf var adada, biz artık diyoruz ki ‘laf olsun’ diye bir müzakereye oturmak zaman kaybıdır. Neyi, nasıl müzakere edeceğiz, takvim belirlensin, sonuç odaklı olsun, artık kaybedecek enerjimiz yok, ne olacaksa olsun. Şimdi aşamadayız. Kıbrıs davasını da tabii ki çok yakından takip ediyoruz.”

“Bugün insani dış politikada Türkiye, dünyada birinci sıradadır”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin izlediği bu politikaya girişimci dış politika denildiğini ama insani dış politika ihmal edilirse girişimciliğin de bir faydasının olmayacağını belirterek, “Bugün insani dış politikada Türkiye, dünyada birinci sıradadır. Dünyanın en zengin ülkesi değiliz, gidiyoruz oraya doğru, tüm krizlere, sorunlara rağmen ama en cömert ülkesiyiz. Eskiden ‘milli gelire göre en cömert ülkeyiz’ diyorduk, şimdi rakamlarla en cömert ülkeyiz, dünyanın tepesindeyiz. Bununla da gurur duyuyoruz.” diye konuştu.

Türkiye’nin arabulucu rolü
BM çatısı altında bu girişimin eş başkanlığını Finlandiya ile çok başarılı yürüttüklerini hatırlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“AGİT’te de bu girişimin eş başkanlığını yürütmek için Türkiye ve Finlandiya’ya görev verdiler. Bu bize bir lütuf değil. Üstlendiğimiz bir sorumluluk. Barış için arabuluculukta sergilediğimiz tavır… Dürüst ve adaletli olmamız, taraf tutmamamız… Şimdi bu inisiyatifi İslam İşbirliği Teşkilatı içinde taşıdık ki İslam dünyası kendi sorunları kendi çözebilsin. Bu anlayıştan uzak olan ülkeler var biliyorum. Başkalarının dayatmasıyla kararlar veren ya da adım atan ülkeler olduğunu da biliyoruz. O ülkeler dayatırken bu İslam ülkelerinin paralarını ceplerine ve kasalarına indiriyorlar. Tabirden dolayı özür dilerim ama inek gibi sağıyorlar. Bu bir vak’a, gerçek. Bunu yapanlar da kardeşlerimiz içerisinde çok makbul ülkeler. Onlarla yan yana fotoğraf vermek için yarışıyorlar. Bunu bir itibar gibi görüyor. Bir dostla fotoğraf vermenin mahzuru yok da bu şekilde itibar gibi görmek onursuzluktur. Maalesef böyle.”

Çavuşoğlu, ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararından sonra BM’deki toplantı öncesi yaşananları anlatarak, “Filistin Dışişleri Bakanı Riad Malki’yi de yanıma alarak New York’a gittim. Orada bunların herkesi tehdit ettiğini gördük. Bazı ülkeler ki akşam ‘Biz direniyoruz.’ dediler sabah olunca ‘Kusura bakmayın direnemedik. Kudüs ve Filistin’le ilgili politikamız değişmedi. Bu sefer çekimser oy kullanmak zorunda kalıyoruz. Bizi tehdit ediyorlar. Baskı yapıyorlar.’ dediler. Koca koca ülkeler. 200 milyon nüfuslu ülkelerden bahsediyorum. Ama bunlara baskı yaptılar en azından bizim lehimize olan oyu çekimser düzeye çevirdiler. Amerika lehine de oy vermediler. Tüm tehdide rağmen. Koca koca Müslüman ülkeler var ya İslam’ın da savunuculuğunu üstlendiğini söyleyen ülkelerin büyükelçileri New York’tan kaçtı. Bırakın benim ve Filistin’in dışında dışişleri bakanının oraya gitmesini 8-9 Müslüman ülkenin büyükelçisi, BM daimi temsilcisi Amerika’nın baskısı yüzünden New York’tan kaçmak zorunda kaldı.” değerlendirmelerde bulundu.

Kaşıkçı cinayeti
Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde uluslararası bir soruşturma ihtiyacı ortaya çıktığını hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle dedi:

“Çünkü biz bugüne kadar şeffaf davrandık ve bu cinayetin aydınlatılması için ne gerekiyorsa yaptık ve bilgileri, belgeleri dünya kamuoyuyla paylaştık ama Suudi Arabistan’dan hiçbir gelişme yok. Daha ceset nerede belli değil. Yerel işbirlikçi kim ‘Ancak robot resmini göndeririz’ diyor. Sokaktan tesadüfen gördüğünüz bir kişi mi ki bu robot resmini göndereceksiniz. Önceden cesedi vermek için anlaştığınız yerel işbirlikçi kimse onun ismini vermeniz lazım. Bu kişiler kimdir, hapistekiler kimdir, ifadelerinde ne var ne yok paylaşma yok. Hep bizden bilgileri alacaklar orada kalacaklar. O zaman uluslararası bir soruşturmaya ihtiyaç var. Ancak Birleşmiş Milletler soruşturması için, gerçeklerin araştırılması için kurulacak komisyonlardan bahsetmiyorum, BM soruşturması için de BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkması lazım ama o 5 ülkeden bir tanesi hayır derse böyle bir soruşturma da açılamayacak.”

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
‘TÜRKİYE SURİYE’DE SİYASİ ÇÖZÜMÜN ÖNEMLİ AKTÖRLERİNDEN’
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!