Dizi sektörü, medyanın en kuvvetli ayaklarından biridir. Büyük kitleler tarafından takip edilen diziler, sağlam bir gelir kaynağıdır. Fakat son zamanlarda dizi sektörü ile birçok problem ortaya çıktı. Bu problemlerin başında ise ‘konu’ geliyor. Bir çığ gibi büyüyen bu problem son günlerde sıklıkla tekrarlanan Türk dizileri nereye gidiyor sorusunu akıllara getiriyor.
Tüm kanallarda belirli konular ile alakalı, artık ezberlenen diziler yayınlanıyor. Bu dizilerin unsurlarının arasında ise silahlar, mafyalar, karmaşa, entrika, ölüm, aldatma gibi pekte spesifik olmayan noktalar bulunuyor. Her açılan kanalda neredeyse birbirinin benzeri diziler görülüyor. Tek bir şey değişiyor; oyuncular. Yetişkinlerin bilinçlenmesi, büyüme aşamasında olan çocukların sağlıklı bir karaktere sahip olması gerektiğinin vurgulandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemin en çok izlenenleri arasında Çukur, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Ramo gibi oyunculardan çok silahların konuştuğu diziler yer alıyor. Delikanlılığın temel alındığı, aslında iyi bir şey anlatılıyormuş gibi gösterilen bu dizilerde bence anlatılan tek şey kimin vurulması gerektiği olabilir.
Hiçbir alt metni, faydalı bilgisi olmayan bu dizileri entrika ağları örülmüş diziler takip ediyor. Kadın erkek ilişkilerinin tamamen ayaklar altına alındığı dizilere örnek olarak Yasak Elma, Gel Dese Aşk, Hizmetçiler verilebilir. Bu kadar az örnek verdiğime bakmayın. Bunlarla alakalı upuzun bir liste hazırlanabilir. Kadına şiddetin karşısındayız ve Türk halkını bu konuda bilinçlendireceğiz diye her anı her sahnesi şiddet dolu diziler izliyoruz. Her dönemde olduğu gibi şimdi de kadının aşağılanmasının üzerinden mükemmel erkek tasvir edilmeye devam ediliyor. Burada benim anlamadığım şey ise günlük hayatlarında tamamen kadını destekleyen oyuncuların bu dizilerde oynamasıdır. Sorulduğunda kadını överler, haklarının verilmesi için mücadele ettiklerini söylerler ama fiziksel, psikolojik şiddetin uygulandığı dizileri çekiyorlar.
Türk dizi sektörü için yeni bir kan lazım, yeni bir hikaye lazım denildiği dönemlerde ise devreye ‘uyarlama’ diziler girdi. Aralarında gayet başarılı ve gerçekten bir şeyler anlatan örnekler de bulunuyor. Bunlardan biri Mucize Doktor isimli diyecektim ki dönüp baktığımda son günlerde bir şey anlatma çabası olan bir dizi bulamadım. Mucize Doktor reyting rekorları kıran bir dizi olduğu için çoğu insan tarafından bilinir. Bilmeyenler için ise şöyle anlatabilirim; otizmli bir çocuğun hayat yolunda verdiği mücadeleyi kazanıp mükemmel bir doktor olduktan sonraki dönemde yaşadığı sorunları anlatıyor. İlk yayınlandığı bölümden sonra halk arasında Otizmli çocuklar açısından bir farkındalık başlattı. Sonralarda ise her zaman olduğu gibi gündemden düştü. Farkındalık mesajlarını hala vermeye devam eden dizi ilk günlerdeki kadar konuşulmuyor. Ama Çukur konuşuluyor.
Tüm bunları ardından akıllara bu noktada tek bir soru geliyor. Sahi Türk dizileri nereye gidiyor? Veya şöyle diyebiliriz izleyici kitlesi ne zaman bu dizilere dur diyecek? Televizyonlarda her açıdan kaliteli olan, izlendiği zaman karşı tarafa bir şeyler anlatma çabasında olan dizileri ne zaman göreceğiz? Bu soruların cevabı hiçbir zaman olmayacak gibi gözüküyor. Çünkü biz şiddetin, silahın, aldatmanın, erkek egemenliğinin karşısında durup bu dizileri her akşam deli gibi izliyoruz. RTÜK sadece para cezası vermeye devam ediyor, biz de elimizde çekirdek izlemeye devam ediyoruz. Daha ne denebilir ki?