Bağlıkaya, yaptığı açıklamada, dünyada turizm trendinin değiştiğini ifade etti.
Turizmde kültürel dokuların ön plana çıktığını dile getiren Bağlıkaya, “Yeni seyahat trendlerinde yaratıcı turizm oldukça ilgi görüyor. Dünyada yükselen bir trend. Bu, turistlerin gittikleri bölgelerde yerel kültürle bütünleşerek oranın yerel insanları gibi yaşaması, o bölgeyle özdeşleşmesi anlamına gelen bir turizm modeli.” dedi.
Bağlıkaya, Türkiye’nin bu yeni turizm trendinde avantajlı olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Bunun bizim ülkemizde de uygulanması son derece kolay. Aslında her bölgede ayrı ayrı bunu deneyimleyebilecekleri yerler var. Dolayısıyla biz klasik turizm anlamında dünyadaki bütün rakiplerimizle mücadele edebilecek, rekabet edebilecek durumdaydık fakat yeni yeni trendler çıkıyor. Bu trendle de çok rahat rekabet edebilecek durumdayız. Ülkemizde de bu tür turistler her geçen gün artıyor.”
“KÜLTÜREL DEĞERLERİNİ KORUYAN KENTLER ÖNDE OLACAK”
Farklı kültürleri tanımak, gittikleri yerde deneyim yaşamak, yerel halkla bağ kurmak ve o bölgenin yemeklerini tatmak isteyen ciddi bir kesim olduğunu anlatan Bağlıkaya, bu noktada kültürel değerleri, tarihi eserleri, yok olmaya yüz tutmuş zanaatları, el sanatlarını koruyarak gelecek kuşaklara taşımanın önemli olduğunu vurguladı.
Yaratıcı turizm modelinde, kültürel değerlerini koruyan kentlerin rakiplerine göre önde olacaklarını belirten Bağlıkaya, şunları kaydetti:
“Bu tür turizmde önemli olan bulunduğumuz bölgedeki değerlerimizi koruyup kollamamız ki turistin istediği şekilde kalalım. Yani çok modern binalar, çok modern restoranlar, Avrupa ile yarışacak tarzda mekanlar bu turizme uygun yerler değil. Daha çok bunlar yerel el sanatları, gastronomi ve kültürüyle yerelliğe önem veren, özen gösteren bir yapıya sahip. Dolayısıyla da bu değerleri bizim korumamız gerekiyor. Bu trendlere hizmet sunabilecek ortamları yaratan kentler, bu pastada çok daha fazla pay alacaklardır. Dolayısıyla biz de bu gezilerimizde özellikle bu tür ürünlere dikkat edilmesi konusunda uyarıyoruz.”