Beş bin yıllık tarihi ve kültürel mirasa sahip Troya antik kentin 1998 yılında Unesco tarafından Kültür mirası listesine alınmasından 20 yıl sonra 2018 yılı “Troya Yılı” ilan edildi. Bu kapsamda gerçekleştirilen birçok etkinliklerle Anadolu’nun antik değeri birçok yönüyle ele alındı. Aralarında Tarık Günersel’in de bulunduğu, farklı disiplinlere sahip sanatçıların kolektif çalışması sonucu ortaya çıkartılan “Troya Düğümü” ise 29 Aralık’ta yapılacak olan bir sergi ile Troya yılının kapanışını yapacak. Projenin küratörlüğünü üstlenen Dr. Berkiz Berksoy ile Troya yılı ve çalışmaları üzerine konuştuk.
Projenizin başlığına sadık kalarak Troya’nın düğümlerinden başlamak istiyorum. Kaç düğümden oluşuyor ve siz hangi düğümü veya düğümleri çözmeyi planladınız?
Yapmış olduğumuz bu çalışmada Troya savaşı anlatısıyla birlikte içinde bulunduğumuz güncel savaş durumunu sorguluyoruz. Çalışmamızın odağına barışı alarak savaş anlatısının yeni bir boyut kazanmasını umut ettik. Arkeolojik olarak Troya, on kata kadar gelmiş durumda ve bizim bu çalışmamız da Troya’nın 11’nci ütopyası olarak değerlendirilebilir.
Troya’ya ilişkin son sözü söyleyeceğinizi belirttiniz ki, bu çok iddialı bir söylem. Sizin çalışmanızı diğerlerinden ayıran özellikler nelerdir?
Çalışmamızı diğerlerinden ayıran iki önemli özellikten birisi potansiyel etkileşim diğeri ise aktarılabilir olmasıdır. Bu iki özellik, bizim çalışmamıza 21 yüzyılın güncel sanat sergisi olma özelliğini kazandırıyor. Disiplinler arası 7 özerk sanatçının kolektif çalışması sonucunda zaman / mekân sınırlarını kaldıran ve hem entelektüel hem de sanatsal anlamda fiziksel materyallerle sınırlanmayan yenilikçi alegorik bir çalışma.
Hikâyeden söz etmişken, Troya dendiğinde İlyada ile Homeros’da konuya dahil oluyor. Bu hikâyelere ilişkin yeniden okumalar veya araştırmalar yatınız mı?
Troya’nın zaman ötesinden gelen güçlü bir varlığı söz konusu. Dolayısıyla Homeros’u, İlyada’yı konu dışında tutmak mümkün değil. Yalnız Türkçe değil, İngilizce ve Fransızca okumaların yanı sıra Troya etkinlikleri kapsamında tiyatrolar izleyip, sergileri ziyaret ettik. Ayrıca BBC’nin dört bölüm olarak hazırladığı “Bir Kentin Çöküşü” adlı belgeseli de izledik. Yapmış olduğumuz kapsamlı araştırma ve incelemeler sonucunda batıdan yani dışarıdan bakılan ve savaşla düğümlenmiş bir Troya gözlemledik.
Çalışmanızın diğer bir özelliği de Troya’ya içeriden bakmak olsa gerek. İçeriden, Anadolu’dan bakınca nasıl bir Troya ile karşılaştınız?
Batıdan bakınca savaşla anılan bir Troya, Anadolu topraklarından baktığımızda ise savaşlarla yorulmuş yaslı bir Troya ile karşılaşıyorsunuz. Fakat araştırmamızda Fransızların Troya’ya içeriden bakmayı denediklerini keşfettik. İzlediğimiz Kassandra adlı tek kişilik tiyatro gösterisi Troya’ya içeriden bakan, bakış açısını değiştiren bir oyun.
Deneyimleriniz ve çözümlemelerinizde hangi materyalleri ve nasıl bir ifade şeklini tercih ettiniz?
Bilgisayar otomasyonuna dayanan dijital bir çalışma ancak bu dijital içerik aynı zamanda sanatsal bir içeriği de aktarıyor. Fotografik görüntüleri farklı kompozisyonlara, anlamlara ve ifadelere dönüştürürken son derece karmaşık olan “barış” kavramını yalın bir dille anlatmaya özen gösterdik. Ana fikir olarak barışa odaklanmış ve bu konuda zihinlerde barışla anılan bir Troya anlatısı yaratmayı düşündük.
Barışın veya herhangi bir kavramın yaygın hale getirilmesi, insan zihni ve davranışlarının değişiminde etkili olabilir mi sizce?
Özellikle TV dizilerindeki söylem ve davranışların bireyi /toplumu ne ölçüde etkilediği bilinen bir gerçek. Barış sözcüğünün de yaygınlaştırılması durumunda insan zihninde yer edebileceğini ve dolayısıyla da söylem ve davranışlarında etkili olacağını umuyoruz. Çünkü zihinde savaşa, şiddete karşıyız demekle dünyadaki ideal barışın gerçekleşmesini istemek farklı bir şey.
Barış’a ihtiyacımız olduğunu dikkate aldığımızda video art çalışmanız, bütünsel olarak nasıl bir mesaj verecek?
Bu çalışma, video art bağlamında ilk çalışmamız. Troya’nın bugün ki söyleminin barış olması daha çok telaffuz edilerek zihinlerde ve söylemlerde yaygınlaştırılmasını, talep görmesini ve toplumsal barışa katkı sunması arzusundayız.