Türkiye “cumhur sistemi”yle tek tip, tek düze, tek ses, tek bakış dönemine girmiştir. Artık herkesin yüzü iktidara dönük olarak ve birisi konuşacak herkes alkışlayacaktır. Öyle de olmaktadır.
Bu dönemde iktidar adına yapılan her türlü uygulamanın yaygın, baskın ve imtiyazlı yazar, çizer ve gazeteciler tarafından yüceltilmesi esastır. Madem ki devletlu bir şey söylüyor ‘o halde bunda bir keramet vardır’ düşüncesiyle ona destek sunulması vatanseverliktir.
İktidara övgü, muhalefete sövgü temel ilke olarak alınmaktadır. Bu zihniyete göre iktidarın hiç yanlışı, muhalefetinse hiç doğrusu olmaz.
Her türlü olumlu sıfatlar iktidar sahipleri için en aşağılık yakıştırmalar da muhalefet için yapılması bu dalkavuk taifesinin ilkesidir.
McKinsey dalkavukları
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Yeni Ekonomi Programı’nda “McKinsey’yle çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek.” Dedi.
Biz de bu köşede iktidar oligarklarına yönelik olarak bir kaç masum soru sormuştuk:
“Resmen Türkiye’ye ekonomik ve siyasi savaş açan emperyalist bir ülkenin firmasından danışmanlık hizmeti satın almak ya da onun kontrolünü kabul etmek ne anlama gelmektedir?
McKinsey firmasından alınacak danışmanlık hangi millî ve yerli zihniyetle kabili teliftir?
Neden Türkiye her krize ya da sıkıntıya düştüğünde ya ABD’li Kemal Derviş gibi yabancılaşmış yerlilere ya da McKinsey gibi yüzde yüz yabancı olan ABD’li unsurlara müracaat edilir?
Türkiye’de McKinsey ayarında dünyayı, deneyimleri ve dönüşümleri irdeleyen millî ve yerli firmalar yok mudur?”
Gerçekten millî ve yerli bir çok yazar da bu konuda kaygı ve eleştirilerini dile getirdi.
Bunun üzerine Albayrak söz konusu şirketin denetim faaliyeti yürütmeyeceğini belirterek “Ortadaki spekülatif söylemler cehaletten değilse ihanettendir” dedi.
Bunun üzerine medyadaki dalkavuklar kurulu harekete geçti ve McKinsey konusunda millî hassasiyet gösterenleri “McKinsey yaygarası” yapmakla suçladılar.
Bir zamanların İngiliz Muhibbileri gibi bu defa da McKinsey muhibbileri ortaya çıktı. Meğerse McKinsey neymiş de bizim haberimiz yokmuş.
Adam aynen şunları yazıyor: “Hükümet McKinsey ile anlaşınca kızılca kıyamet koptu!
“Neymiş efendim McKinsey tüm ekonomik sırlarımızdan haberdar olacakmış falan filan… Yahu adamlar teknoloji sayesinde senin kıçındaki donun renginden, yıllık buğday ve fındık rekoltene kadar tümünden haberdar olabiliyor da, Türkiye ekonomisinin sırlarını (!) bilmiyor mu?!”
Hiç kuşkusuz bunu yazanınkini biliyorlardır ama bizimkileri bilmedikleri bir gerçektir. Dahası bazı basın yayın organları “Dolardaki yükselişin arkasında ABD’nin olduğunu” anlatan manşetlerini bile unutarak, “McKinsey hamlesi kriz lobisini kızdırdı”, “Niye bu kadar telaşlandınız” diye soru sordular.
En milliyetçi Bahçeli bile bakın bu konuda ne diyor?
“Yeni Ekonomi Programı bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için danışmanlığa ihtiyaç duyulması, bu hususta siyasi tercih ve takdir hakkının, 60’dan fazla ülkede ofisi bulunan bir kuruluştan yana kullanılması, kendi içinde tutarlıdır… McKinsey IMF değil, Duyun-u Umumiye hiç değil. Sorarsanız ne IMF’den anlarlar, ne de Düyun-u Umumiye’yi bilirler. Kafaları basmaz!”
Bahçeli bu sözleri iktidara destek olmak için söylüyor. Anlaşılan kendisi Duyun-u Umumiye ve IMF’den çok iyi anlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, McKinsey’yi kast ederek “Bütün Bakan arkadaşlarıma, ‘Bunlardan fikrî danışmanlık hizmeti de almayacaksınız’ dedim. Hiç gerek yok, biz bize yeteriz.” dedi.
Şimdi McKinsey muhibbilerinin Cumhurbaşkanının bu ifadelerinden sonra lastikleşmiş yüzlerinin hangi renge girdiğini millet merak ediyor.
McKinsey konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan yapılan bir yanlıştan dönülmesini sağlamıştır. Yanlıştan dönmek erdemdir.
Teşekkürler Sayın Cumhurbaşkanı!
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.