Köpeklerinizi zehirleyerek öldüren kişiye hapis cezası verildi. Uzun süredir bu dava için çabalıyordunuz, karar çıktığında neler hissettiniz?
İnanılmaz bir mutluluk yaşadık. Sadece eşim ve ben değil, mahkeme salonundaki avukatlarımız dahil herkes… Sadece donduk kaldık, sonra hepimiz birbirimize sarıldık. Gerçekten mutluluk gözyaşları döktük. Aradan 19 ay geçti… Başlarda, ne kadar zor ve yorucu bir yola girdiğimizin farkında değildik. Ne kadar çok destek alsak da, bir o kadar insan, “Belli bir noktaya kadar gidersiniz, bu çok yorucu ve yıpratıcı bir yolculuk” diye söyledi. Geçmişe baktığımızda, benzer davalarda hiçbir zaman bu aşamaya kadar gelinememiş. Gelinmişse de 1-2 karar var… ‘Hakkınızı arayın’ mesajını verebilmek de çok güzel.
Davanın emsal olması neler hissettiriyor?
Bence, yıllar sonra bu karar hep örnek olarak verilecek. Şimdi bir üst mahkemeye gidilecek, oradan çıkacak karar da çok önemli… Dilerim ki, bozulmaz. Sahipli-sahipsiz tüm hayvanlar için bu mücadeleyi verdik. Marmaris’e gittik, geldik, müthiş bir avukat grubumuz vardı ve hepsi bizimle gönüllü çalıştı. Özellikle hukukçularla sohbet ettiğimizde, kendilerinin bile inanamadıklarını söylediler. Sanık, ayrı ayrı suçlardan hapis cezası aldı. Köpekleri öldürmekten 1 yıl, eşim Edhem’i silahla yaralamaya teşebbüs ve hakaretten, 7 ay 20 gün… Bu mücadele, bize destek gösterenlere de borcumuzdur.
Django ve Pamuk’un yokluğuna alışabildiniz mi?
Alışamadık tabii… Çok özlüyoruz, her gün aklımızdan ve kalbimizden geçiyorlar. Bazen dilimizde, bazen kalbimizde… Hele şimdi oğlum büyümeye ve koşmaya başladı, “Keşke yanımızda olsalardı” diyoruz. Ama başka türlü ölümsüzleştiler, herkesin köpeği oldular.
Anne olmak hayatınızda neleri değiştirdi?
Müthiş bir şey. Oğlumla büyük bir aşk yaşıyorum, doyamıyorum. Fiziksel anlamda bazen çok yoruluyorum ama duygusal ve manevi olarak öylesine bir mutluluk ki… Beni çok daha sabırlı bir insan yaptı. Fizik kurallarına aykırı bir enerji verdi. Onunla birlikte biz de öğreniyoruz ve keşfediyoruz. Hayata, ülkeye ve dünyaya dair endişelerin artıyor. Kafamda daha önce olmayan binlerce soru var. İyi bir insan olsun, hayvanları ve doğayı sevsin, gerisi hiç önemli değil. Duygusal zeka her şeyden daha önemli bence…
Dışarıdan aşık ve mutlu bir çift olarak görünüyorsunuz… Edhem Dirvana ile evliliğinizi nasıl anlatırsınız?
Tabiat ananın bir parçası olduğumuzu çok idrak eden, ondan kopmayarak yaşamayı seven bir çiftiz. Eşim denizci, rahmetli kayınpederim 40 sene önce Bozburun’da elektrik ve suyun olmadığı bir yarımadanın en ucuna yerleşmiş. Benim annem yıllardır Datça’da bir köyde yaşıyor. Ailelerimiz de çok erken yaşta doğaya dönmüş ve huzur bulmuşlar. Çocuğumuzla ilgili büyük hayallerimiz var. Bozburun’da bir köy okuluna gitsin istiyoruz.
Sektör geçiş sürecinde
Kanal D’de ekrana gelen ‘Hayat Sağlıklı Güzel’ programı size neler kattı?
Çok keyifli bir program… Prof. Dr. Cenk Şen’le birlikte sunuyoruz. Çok kıymetli bir hoca… Bir de benim için bu programın şöyle kıymetli bir yanı var, rahmetli kayınpederim çok önemli bir profesördü… Burada da, tıp dünyasıyla ilgili yeni bilgiler ediniyorum. Hiç bilmediğim alanlarda değerli sohbetler ediyorum. Dilerim ki kullanmak durumunda kalmam ama gerçekten son dört ayda, sağlık ve tıp alanında inanılmaz şeyler öğrendim. Bu da benim için çok kıymetli.
Kariyerinize dair neler hayal ediyorsunuz?
Büyük hayallerim var. 2005’te başladım, 14 yıldır sunuculuk yapıyorum. Türkiye’de televizyon ve iletişim sektörü başka bir hal aldı. Sadece programcılık değil, dizi sektörü ve yarışmalar da genel olarak bir geçiş sürecinde… İnsanlar artık dijital platformlara kaydı. Benim de tam olarak, kendimi nasıl konumlandıracağım konusunda, kafa karışıklığı yaşadığım bir süreç. Gelen tekliflerle hayalini kurduğum işler, aynı paydada buluşmuyor. Dijital platformda bir şeyler yapmaya devam ediyorum. İstanbul’un unutulmaya yüz tutmuş değerleriyle ilgili çok büyük bir video arşivi oluşturduk. Televizyon ya da YouTube’da kullanabiliriz. Artık yapımcılığa geçmek istiyorum. 3-4 film senaryom var. Bekleyen bir de kitap projem bulunuyor.