Her çift ölene kadar diye pembe hayallerle çıkar bu yola. İşler umduğun gibi gitmediğinde son çare ayrılmak olur. İşler sarpa sarıp hayatlar cehenneme dönmeden ayrılmak bazen en iyi çözüm bile olabilir. Demet Akalın’ın Okan Kurt’tan ayrılığı özellikle de çocuğu olan bir çift olarak üzücü. Ama bir o kadar da normal. Herkesin hayatında yaşadığı ve yaşama ihtimali çok yüksek bir olayı şimdi onlar yaşıyor. Düşman olmayı seçmediler. Hayatlarını çıkmaz bir sokağa sokmak yerine medeni bir şekilde ayrılma yolunu seçmiş bir çift. Sorun onlarda değil bizde!
Şimdi onların kimse bakmayacak yıkılan hayallerine. Kimse küçücük bir kız çocuğunu düşünmeyecek. Seven bir adam veya kadını konuşmayacak. Herkes merak ve tüm fesatlığı ile olaydan nemalanmaya çalışacak. Herkeste kırk soru var. Neden boşandı? Niçin beklemedi? Şimdi sevinen, dalga geçen, oh olsuncular günleri başladı. Gün dostu düşmanı tanıma vakti. Düşmanımın düşmanı dostumdur stratejileri ile aradan paye arayanlar zamanı. Tanıyan tanımayandan, bilen bilmeyenden sayısız yorumlar gelecek. Hiç kimse düşünmeyecek bugün ona yarın bana diye. Sadece konuşacak. Acımasızca acıtarak.
Hatırladınız mı?
Aylardan eylül. Resmi olarak mevsim sonbahar. Mevsimin taçsız kraliçesi sonbahar. Ben kışı sevenlerdenim ama sonbaharla da aram gayet iyidir. Artık yaz bitti. Tatil bitti. Herkes evine, işine, gücüne. Okulu açılan çocuklar okula. Kış temizliğinizi yapın. Dizileriniz başladı, ekran başına. Şu sosyal medyada da hala tatil, deniz, kum, güneş rehaveti verenlere ceza kesilsin lütfen. Artık bitti! Tbt yaparsınız anca o yazdan kalma fotoğraflarla. Kışın ne kadar güzel olduğunu ne çabuk unuttunuz! Hatırlayın, havaların serinlemesiyle hepimiz biraz değişiriz. Soğuktan mıdır bilmem, herkes evini pek bir sever. İşleri önemli, arkadaşları ile muhabbeti daha tatlı olur. Yaz aşkı yerini kıymetli sevgiye bırakır. Her şeyi biraz daha ciddiye alırız. Önemi artan konularımız çoğalır. İşler vur patlasın çal oynasından çıkar. Keyifli masa muhabbetlerine döner. Battaniye altında izlenen filmlerin tadının bir başka olduğunu hatırlarız. İçilen sıcak salebi ne kadar özlediğimizi anımsarız. Anne çorbasını daha çok canımız çeker. Bize sarılan sıcak kucağın kıymetini daha iyi anlarız. Sabah pencerenizi açıp yılın ilk karı ile etrafın bembeyaz olduğunu gördüğünüz de tebessüm etmediğinize hayatta inandıramazsınız beni. Hatırladınız mı? Sizde seviyorsunuz kışı…
Bu da gol değil
Vatana millete hayırlı olsun. Yok yok dedik, sonunda dayanamayıp yaptılar. Bizimde artık bir vampir dizimiz var. Baş rollerini Elçin Sangu, Selma Ergeç, Kerem Bursin, Birkan Sokullu paylaşıyor. Yönetmen Alphan Eşeli’yi daha önceki Sarıkamış filminde izlemiştik, ilk filmi için muazzam bir iş çıkarmıştı. Hem senaryo hem yönetmen ve oyuncu kadrosu genç ve başarılı isimlerin olması beni gerçekten heyecanlandırmıştı. Evet işleri zor ama Blu TV artık risk alıp, genç jenerasyonu dinlemiş bravo demiştim. Yine olmadı! Dizi tam bir hayal kırıklığı maalesef. Dizi durağan heyecansız. Oyuncuları sanki ilk kez bir dizide iş verilmiş gibi. İşin aslı astarı; bu dizi benim gibi düşünenler için yeni bir umut, heyecandı. Ne hayallerimiz vardı. Şeytanın bacağı kırılacaktık bu sefer. Türk dizi sektörünün önündeki tüm ön yargılar yıkılacaktık. Yapımcılar ‘’Tutar mı?’’ korkusunu yıkıp hayallerini gerçekleştirmek için kolları sıvayacaktı. Sektör ve izleyenler için seçenekler artacaktı. Tutan bir dizinin her kanalda farklı versiyonlarını izleme işkencesi son bulacaktı. Evrimini tamamlamış dizi sektörüne yeni bir soluk gelmeli diyenlerin duası kabul olacaktı. Yine olmadı!
Aslı SERTDEMİR 15 Eyl 2018
Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.
Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.