Göçmenlere yönelik tırmandırılan nefret dalgasına ve linç girişimlerine karşı ‘Hepimiz Göçmeniz -Irkçılığa Hayır’ adı altında imza kampanyası başlatıldı. ‘Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır’ kampanyasının metninde, göçmenlere yönelik nefretin durdurulması çağrısı yapıldı.
Son birkaç yıldır aşırı sağ siyasetlerin ve otoriterliğin küresel çapta yükselişinin tüm dünyada göçmenleri hedef haline getirdiği aktarılan metinde, şunlar kaydedildi:
“ABD-Meksika arasındaki sınırı geçmeye çalışırken hayatını kaybeden baba kızın görüntüleri hepimizi sarsmışken, Trump’ın atadığı Göç Dairesi Başkanı, suçlunun ölen baba olduğunu söyledi. Akdeniz’de kurtardığı göçmenleri taşıdığı gemiyle bir limana yanaşan Carola Rackete, hapis yatma riskiyle karşı karşıya kaldıktan sonra kamuoyunun tepkisi sonucu serbest kaldı. Türkiye’de ise göçmenler sürekli olarak yalanlar üzerinden toplumsal sorunların kaynağı gibi gösteriliyor. Seçim kampanyalarında sürekli olarak ‘Suriye’ye geri gönderilecekleri’ vadediliyor.
“SOSYAL MEDYA NEFRETİ, LİNÇ GİRİŞİMLERİNE DÖNÜŞÜYOR”
Sosyal medyada yaygınlaştırılan nefret, İkitelli’de olduğu gibi linç girişimlerine dönüşüyor. Çoğu zaman olduğu gibi ırkçı nefret yine bir taciz iddiasıyla başlatıldı. Emniyet ve Valilik daha sonra bu haberin gerçeği yansıtmadığını duyurdu. Ancak çoktan Suriyelilerin dükkanları taşlanmış ve yağmalanmıştı. Twitter’da ‘Suriyeliler defoluyor.’ veya ‘Ülkemde Suriyeli istemiyorum.’ gibi başlıklar, medyanın ve siyasetçilerin de kışkırtmasıyla Suriyelilere yönelik saldırılara uygun zemini yaratıyor. Linçleri başlatan haberler genellikle yalan çıksa da herhangi bir bireyin yaptığını tüm bir gruba mal etmek, bir Suriyelinin suç işlediği iddiası üzerinden tüm Suriyelileri bundan sorumlu tutmak ırkçılıktır. Üstelik, Suriyelilerin evlerine ve iş yerlerine yönelik saldırılar suçtur.”
“YALANLARI TEŞHİR ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
Metinde, bu tarz ırkçı provokasyonların cezasız geçiştirilmesinin, saldırganları yeni hedefler için cesaretlendirdiği ifade edilerek, şu değerlendirmede bulunuldu: “Öte yandan, Suriyelilerin Suriye’de yaşanan savaşta ölen Türk askerlerinin sorumluluğunu üstlenmesini isteyen ve bu nedenle sık sık onları hedef tahtasına oturtanlar var. Suriyeli göçmenler Suriye’de yaşanan çatışmaların, savaşın ya da Türk askerlerinin ölmesinin sorumlusu değiller. Suriyeli göçmenler, Suriye’de süren savaş ve çatışmaların mağdurlarıdırlar. Görev ve sorumluluk sahiplerini, göçmenlerin can güvenliğiyle ilgili gerekli tedbirleri almaya ve saldırıları örgütleyenlere caydırıcı cezaları devreye sokmaya çağırıyoruz. Tüm kamuoyunu, çok daha kötü gelişmelerin yolunu açabilecek bu nefrete karşı durmaya, Suriyelileri hedef haline getiren yalanları teşhir etmeye çağırıyoruz. En kötü koşullarda çalıştırılarak sömürülen, yoksullukla ve ırkçılıkla boğuşan göçmenler kardeşimizdir. Onlarla dayanışmayı ve kardeşliği inşa edelim.”
İSTANBUL/AA