Türkiye neredeyse tamamen, yaklaşan seçimlere odaklanmış durumda. Dış politika ve güvenlik konularında dahi, seçimlerde prim yapabilmeye imkân sağlayacak bir yaklaşım sergileniyor. Ancak bu bölgelerde ülkemizi çok etkileyen gelişmeler yaşanıyor.
Suriye bölgesindeki sessizlik bizi aldatmasın
Seçim kararı alınmadan önce, Afrin’den sonra Menbiç, ondan sonra da Irak sınırına kadar olan bölgenin terörden temizlenmesine ilişkin yüksek perdeden yapılan söylemler artık yapılmıyor. Söylemlerin eyleme dönüşmesi için politik ortamın buna müsait olması gerekiyor.
Fırat Kalkanı Operasyonu’nda koalisyonun bu harekâta politik destek veren yaklaşımı ve Rusya-İran ittifakından da ses çıkmaması, operasyon için elverişli bir ortam oluşturmuştu.
Zeytin Dalı Operasyonu’nda da, Rusya’nın hava sahasını açması, İran’ın fazla itiraz etmemesi, Koalisyonun ise ortaya çıkan Türkiye-Rusya-İran ittifakından dolayı etkili olamaması, bu operasyonun yapılabilmesine yardımcı olmuştu.
Ancak hali hazırda, yüksek perdeden ifade edilen Menbiç ve devamında Irak sınırına kadar olan bölgenin terörden temizlenmesi için ne dış politik ortam ne de seçimden dolayı iç politikadaki beklentiler buna imkân vermiyor. Üstelik ABD, bu bölgelerde PYD/YPG/PKK’ya olan desteğini artırmış durumda.
Ayrıca Fransa da, DAEŞ’le mücadele bahanesiyle bölgeye gelmiş durumda. DAEŞ’e karşı yapılan operasyonlarda PYD/YPG’ye şimdilik topçu desteği veriyor. Desteğini daha da artırarak bölgede kendine yer edinme yolunda.
İdlip bölgesinde durum daha da karışık
Türkiye, Astana sürecinde üstlendiği sorumluluk gereği bu bölgede oluşturması gereken 12 gözlem noktasını tamamladı. Bu gözlem noktalarının amacı, muhaliflerle Suriye rejim güçleri arasındaki çatışmayı önlemek ve bölgede istikrarın sağlanmasına destek olmak. Gözlem noktalarının yerleri de ağırlıklı olarak, İdlip bölgesinin içinde, muhaliflerin kontrolündeki bölgede ve bu çatışmayı önleyecek şekilde tespit edilmiş.
Ancak bunun karşısında rejim güçlerinin bulunduğu bölgede, aynı şekilde Rusya ve İran’ın da gözlem noktaları oluşturması gerekirken henüz bu konuda bir gelişme yok. Bu gözlemci noktalarının oluşturulmamasından dolayı her ne kadar şimdilik rejim güçlerinin muhaliflere karşı bir hareketine Rusya ve İran’ın müsaade etmemesi söz konusuysa da, engel olunamaması halinde, Türkiye-Suriye çatışması çıkması da ihtimal dahilinde
Üstelik bölge, çatışmadan kaçanlardan dolayı yüksek sayıda bir göç almış durumda. Ayrıca bölgede El-Kaide uzantıları başta olmak üzere muhtelif terör örgütleri mevcut. Bir karışıklık durumunda buradan Türkiye’ye yeni ve büyük bir göç dalgasının gelme tehlikesi de var.
Suriye’deki durumun, Türkiye’nin başını ağrıtmaya devam edeceği aşikâr. Politikalarımızı, her türlü düşünceden arındırarak, millî menfaatler yönünde gözden geçirmemizde fayda var.
TSK, Irak topraklarında ilerliyor
TSK, terörle mücadele kapsamında yurt içinde yürüttüğü operasyonlara paralel olarak, Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı yaptığı operasyonlarla başarıyla ilerleyişine devam ediyor. Buradan gelen şehit ve yaralı haberleri, harekâtın derinliklerde, Kandil istikametinde devam ettiğini gösteriyor.
Irak’ta seçimlerin olması, seçimlerde hile yapıldığına dair iddialar ve hükümet kurmadaki sıkıntılardan dolayı, Irak cephesinden fazla bir tepki gelmiyor. Hatta İbadi’yle sağlanan mutabakatın devam ettiği bile söylenebilir.
Ayrıca bölgedeki İsrail, Filistin, Kudüs konusuna olan odaklanma, bu operasyonun uluslararası ortamda fazla göze batmasını engelliyor da diyebiliriz. Ancak bu konunun da, seçim yaklaştıkça iç politikaya prim yapma amacıyla malzeme yapılması ihtimali de mevcut. İktidarın da, muhalefetin de bundan uzak durması gerekir.
Canla ve kanla elde edilen başarıların, Türk Milletinin bağrından çıkan, milletin ordusu TSK tarafından elde edildiği dikkate alınarak, iç politikaya alet edilmemesinin, bilhassa Türk Milletinin tümüne mal edilmesinin önemini bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyorum.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.