1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3. Suçumuz İçimizde

Suçumuz İçimizde

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Doğu Türkistan; Türk medeniyetinin beşiği, Türk tarihini temelinin atıldığı bereketli topraklar.  Ama bugün o bereketli ve tarih dolu topraklar kan kokmakta. Kan emici Kızıl Çin; Asırlarca zulüm etmiş, masum çocukları katletmiş, dini inanışlarına ket vurmuş, anne karnındaki bebeklere dahi merhamet göstermeksizin kan akıtmıştır. Kendi ideallerini masum milletlerin hayatları üzerinden şekillendiren Dünya ise buna bilerek ve isteyerek sessiz kaldığı gibi bizler ise vicdanlarımızı kör, sağır ve dilsiz kılarak bu durumdan bihaber rolünü oynadık.

Masum coğrafyalarda ve Doğu Türkistan’da ki zulmünü idrak etmek için Doğu Türkistan’ı bilmek, Doğu Türkistan’ı yaşamak gerekmektedir. Irak duran, gözden uzak olan değil. Asıl Iraklık gönülden, idrakten uzak olandır. Ve biz unuttuk geldiğimiz beldeyi. O bereketli coğrafya ile gönül köprülerimizi yıktık. Bu köprü tekrar kurulmadan zulüm, istibdat, kan ve gözyaşı son bulmayacak.  İşte vicdan ve aklı şuur sahibi olan insanlar, zulmün çığlığı gönlünün en ücra köşesinde dahi yankılanan insanlar ile bu zulüm son bulabilir.

Doğu Türkistan, tarihi bir sıralama ile;  Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Büyük Selçuklular, Cengizhan’ın kurduğu Türk-Moğol Devleti, Timur Devleti gibi Cihan şümul Türk Devletleri kurulduğu, bölgesel bir güç olarak kurulan Saidiye Devleti, Yakup Han Devleti (Kaşgarya Devleti) gibi Türk Devletleri ile 1933‘te Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti, 1944 ‘te Doğu Türkistan Cumhuriyeti gibi Türk Devletleri ev sahipliği yapmıştır[1]. Türk milletinin öz yurdu, Türkistan’ın doğusu, 1.828.418 km²lik bir yüz ölçümüne sahiptir. 40.000.000 Müslüman Türk nüfusuna sahip Doğu Türkistan, yer altı kaynakları bakımından zengin ve verimli arazilere sahiptir. Pek çok Türk devletine ev sahipliği yapan bu coğrafya, kültür hazinesi olarak da büyük kıymetlere sahip olmuştur. Türk dilinin toplu sözlüğü anlamına gelen ve Türkçenin ilk dil bilgisi kitabı ve sözlüğü olan ‘’Divan-ü Lügat-it Türk’’ Doğu Türkistan’da ki Kaşgar Şehrinden olan, Kaşgarlı Mahmut tarafından kaleme alınmıştır. Matbaanın icadından önce de ahşap baskı kullanan Uygur Türkleri, tıp alanında da pek çok çalışmalar yapmıştır. Ve Türk müziğinin temeli olan on iki makamı da gene Uygur Türkleri oluşturmuştur. Böylesi bir medeniyete ve geçmişe sahip bir coğrafyada, Demirperde’nin devam eden despotluğu ile, dini inançları ve milli kimlikleri nedeniyle zulme uğrayan, katledilen bir medeniyet.

Geçmişte cihan şümul devletler kuran bir coğrafyanın evlatlarına, bugün tüm Dünyanın ve hatta kendi kandaşlarının, dindaşlarının dahi kafalarını kuma sokması, bizleri  tarihin mahkemesinde boyunu  bükük bırakacaktır. Artık zulüm, cinayet ve kanlı vicdana karşı hiçbir manevi ve maddi bir yaptırım yaptıramamış olmamız bizleri, elleri kanla kızarmış   Kızıl Çin kadar suçlu etmeye, mahkeme-i Kübra’da suçlu kılmaya yetecektir.

Artık Boraltan Köprüsü gönüllerimize kurulmuş, infazlar bu köprünün üzerinde gerçekleştiriliyor. Akan masum kanları, ruhumuzu ve vicdanımızı daha da kirletmekte…

Çünkü biz Boraltan Köprüsünü, gönlümüze kurduk. Boş vermişlik ile o mazlumlara tetiği biz düşürdük zihnimizde. Dün Kırım’da, Kerkük’te, Bosna’da, Kosova’da, Filistin’de, Irak’ta çektiğimiz tetiği (ki pek çok mazlum coğrafyada kan hala durmadı) bugün kendimizi kandırarak, zulmün karşısında uykumuzun kaçmadığı, zihnimizin bulanmadığı her yeni gün biz o tetiği tekrar tekrar masum bir milletin çocuklarına düşürüyoruz.

Suçluyuz!

Elleri kan ile kızarmış Kızıl Çin kadar suçluyuz! Sıcak yuvamızda, rahat koltuklarımızda Doğu Türkistan ve nice zulme uğrayanlar için atılan her tweet yüzünden, üç kuruşluk beylik laflar ile vicdanımızı aklamaya çalıştığımız için suçluyuz! Çin’in Doğu Türkistan zulmünü ve daha nice zulümleri sadece kınayan devlet başkanlarını ve liderleri alkışladığımız için suçluyuz!

Suçu; Müslüman olduğu kadar Türk, Türk olduğu kadar ise Müslüman olduğu için eziyet gören Uygur Türklerini unuttuğumuz için suçluyuz. Hemde eli bebek kanıyla kızarmış, Kızıl Çin kadar suçluyuz!

Artık pek çoğumuz Çegan Tepesinde mitralyözlerin önüne yalın kılıç koşarak, onurlu yaşamı sonlandıramayacak kadar uyuşuğuz. Ama tekrar öz vatanımız Türkistan’ın doğusunu hatırlayarak, gönüllerde ki Boraltan Köprülerini yıkıp, yeniden yerine gönül köprüleri kurarak bu zulme başkaldırabiliriz. Çünkü Doğu Türkistan tutsak değildir. Mazlum değildir. Onlar başkaldırıda, intifada. Onlar inançları ve milli kimlikleri için zulüm görüyor. Asıl bu çaresizliğe saplanıp kalan bizler tutsağız, mazlumuz.

‘’Ben ne yaptım? Uykuda, baygınlıkta, annemin karnında, babamın kanında hangi cinayeti işledim? Hangi mukaddesi kirlettim ki kendimi gelmiş gelecek bütün fenalıkların tek sorumlusu biliyorum? Dışımda ne arıyorlar? İçime doğru suçluyum ben! Bir de kalkmış belki kendimden birine, ondan öbürüne geçer, bir merhamet yangını çıkar bütün ülkeyi sarar diye; tımarhanelik bir hayalin peşine düşmüş gidiyorum[2]’’

 

 

[1] www.dogu-turkistan.net\ Doğu Türkistan’ın Bugünkü Nüfusu 26.04.12

[2] Necip Fazıl Kısakürek, Reis Bey Merhamet Diyalogları

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
Suçumuz İçimizde
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 11 Aralık 2018, 17:20

    Mehmet bey, öncelikle kaleminize sağlık. Her Türk gibi bende bu zülümleri üzülerek izliyorum. Umarım en kısa sürede Türk Birliği dünya siyasetinde daha aktif rol oynamaya başlar.

    Cevapla
Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!