Türkiye’yi yönetenler “Terörün belini kırdık” dedikçe, terörün, Türk milletinin beline darbeler indirdiği gerçeği canımızı acıtıyor.
Terör örgütünün beli kırıldı ise nasıl oluyor da PKK, Siirt’in Kurtalan ilçesinde askeri birliğe uzun namlulu silahlarla ateş açabiliyor? Yine terörün beli kırıldı ise Bitlis’in Tatvan İlçesi’ndeki orduevinin arka kısmında bulunan menfeze bomba yerleştiriliyor ve bu bomba uzaktan kumanda ile patlatılıp 20 Mehmetçiğimiz yaralanabiliyor?
Yine terörün beli kırıldı ise neden, bazı illerin ilçe ve köylerinde “seçim güvenliği kalmadığı” için sandıklar merkeze taşınıyor? Türkiye’nin bazı bölgelerinde devlet değil PKK hâkim ki seçmenler, köylerinden kalkıp şehirlerde oy kullanacaklar.
Daha beteri ise okulların açılması ile öğretmen ve öğrencilerin karşı karşıya kaldıkları can tehlikesi. Hepimiz biliyoruz, PKK alan hâkimiyeti sağladığı köylerdeki devlet okullarında Türkçenin öğretilmesine şiddetle karşı çıkıyor. Paralel okullar kurmuş durumda. Öğretmen olabilmek için kura çekme günlerini hasretle bekleyen ve kurada adı çıktığında sevinç gözyaşlarına boğulan öğretmenlerimiz, Doğu ve Güneydoğu’nun bazı illerinde görev aldıklarında sevinçleri boğazlarında kalıyor. Hemen rapor alınıyor, bölgeye gitmemek için iktidar kanadından siyasetçiler devreye sokuluyor. Kimseyi ayıplamıyoruz. Can bu. Canın gittikten sonra diploman da gitmiş oluyor, devletin öğretmen olman için sana harcadığı imkânlar da gitmiş oluyor.
Peki, bölgeye giden öğretmen yok mu? Var amma işte onlar da asker ve polis eşleri öğretmenler. PKK’nın ilk ve önemli işlerinden biri de asker ve polis eşleri bu öğretmenleri tespit etmek. Güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri bunu biliyor. Al sana bir dert daha… Halkın güvenliği için bölgede bulunan asker ve polis, bu sefer kendi çoluk çocuğunun can derdine düşüyor. Aklı evinde, ailesinde ve okulda ders veren eşinde. Acil servisi basan ve yaralı taşıyan ambulansa bile kurşun sıkan PKK canileri öğretmene mi acıyacak?!
Böyle bir PKK şimdi beli kırılmış bir PKK mıdır? Evet, sandık güvenliğinin sağlanamadığı il ve ilçelerin bulunduğu bir Türkiye, PKK’nın belinin kırıldığı bir Türkiye değildir. 13 yıldır tek başına bu ülkeyi yöneten AKP zihniyeti, PKK ile mücadele etmek yerine PKK ile müzakereye başladığı, PKK bölgeyi 80 bin Kalaşnikof ve 60 bin ton patlayıcı ile doldururken valilere, “Aman dokunmayın, süreç zarar görmesin” dediği için bugün ne okullarda, ne şehirlerde mal ve can güvenliği kalmıştır.
Bunun bir siyasi bedeli olmalıdır. Hâlâ 400 milletvekili istemek, hâlâ, ben iktidarda kalayım demek için en azından, “Bugüne kadar yanlış yaptık, özür dileriz” demeleri gerekir.
Hatasını görmeyen, her yaptığını doğru zanneden bir zihniyete, yaşadığın ve insanlarını yaşattığın Türkiye’den memnun musun diye sorsak herhalde “Ne var bunda, işin tabiatında var” cevabını alırız… “Yaptığım her şeyin hesabını dünya ve ahrette vermeye hazırım” diye meydan okuyanların, evlerinde rüşvet kasaları bulunan bakanların hesap vermelerine engel olmaları, nasıl bir akılla yönetildiğimizin yani hesap vermeyi aklının ucundan bile geçirmeyenlerin elinde evirilip çevrildiğimizin en keskin örneğidir.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.