“Köprüleri attılar” tiyatrosunu izlerken arada kaynadı gitti!.. HDP’nin anında AKP’ye yaptığı çağrı… HDP eş genel başkanı Sezai Temelli, AKP’ye “gelin masaya oturalım” teklifinde bulundu. İktidar kanadının anlı şanlı sözcülerinden “hadi oradan” diye tepki göstereni duymadım. Hatta, bazı odacıklarda için için büyük bir memnuniyetin oluştuğu da aşikâr…
Tiyatroyu izlerken, olup bitenleri sadece iç dinamiklere ve iç siyaset dünyasının dengelerine göre değerlendirmemenizi öneririm. Papaz Brunson’un serbest bırakılması, gazeteci cinayeti, Aramco’nun paylaşılmasındaki ihtilaflar, İngiltere-ABD’nin bölgedeki çıkar ve nüfuz kapışmalarının bu tiyatroya denk düşmesi sadece kaderin garip bir cilvesi değil. Verilen roller çok iyi icra ediliyor!..
Bu süreçte kıyıda köşede kalmış gibi görünen bazı gelişmelere daha yakından odaklanmak lazım. HDP eş genel başkanı Sezai Temelli’nin AKP’ye yaptığı tekrar masaya oturma çağrısından önce bu cenahtaki iki enteresan gelişmeyi hatırlayalım;
HDP’den 2 milletvekili, İstanbul Milletvekili Erkan Baş ile Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu, TİP’e geçtiler. Siyasi kulislerde, “nostaljik bir tavır” olarak yorumlandı. “Öyle miydi” sorusuna yanıt aramadan önce diğer gelişmeye de bakalım;
HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, bir TV kanalında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) partisinin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi yönünde karar verebileceğini belirtti. Bilgen, “AİMH’den tutuklulukla ilgili olumlu bir karar çıkacağını bekliyoruz. AİHM öncesinde tahliye etmeyi düşünebilirler” dedi.
Ankara’nın derin kulislerinden yansıyan bilgilere göre, AİHM’den başkente, benzer “serbest bırakın” mesajları geliyor.
Diyarbakır’da santra yuvarlağında yapılan başlama vuruşundan sonra son 3-4 günden beri meydana gelen baş döndürücü (!) gelişmeleri de tekrar göz önünden geçirirsek Papaz kaçtıktan sonra Selahattin Demirtaş’ın da salıverilmesi hiç de şaşırtıcı olmaz. HDP kulislerinde konuşulanlara göre de, “Selahattin Demirtaş yeni bir örgütlenme modeli ile TİP’in başına geçebilir.”
AKP kulislerinden bir not ile bu bölüme nokta koyalım. AKP ile MHP arasında köprülerin atılmasına neden olmuş gibi gözüken af meselesi öyle bildiğiniz gibi değil. Saray kaynaklarından ulaştığım bilgilere göre, af iktidarın gündeminde kalkmadı, “çıkacak“. Ama nasıl?.. Devlete karşı işlenen suçlarda herkesi tatmin edecek bir formül aranıyor. Kesin bir şey var; Af, AKP’nin olacak!..
31 Mart 2019’a kadar senaryolar şu anda görünebilir de ya sonrası?..
***
Başkentin klasik Salı’sında oynanan tiyatronun ardından elektronik posta vasıtasıyla çok sayıda okur mektubu aldım. Onlardan birisine -yine isim vermemek kaydıyla- yer vereceğim;
“Devlet Bahçeli’nin mahalli seçimlerdeki ittifakı bitiren çıkışıyla birlikte, durumu cumhur ittifakının da bittiği ve çatırdadığı şeklinde yorumlayanları büyük bir yanılgı bekliyor. Yandaşların işi daha zor. Düne kadar övgü düzdükleri Bahçeli için şimdi ne yazmak lazım, daha önce yazdıklarından bir kıvrak dönüş yapmak doğru olacak mı, affa karşı mı çıkmalı, destek mi vermeli, ya andımız? Kafalarında deli sorular…
Gelişmeleri yorumlamadan önce son dönem olaylarını tekrar sayalım: ABD krizi, Rahip finali, Kaşıkçı cinayeti, Döviz krizi, Enflasyon patlaması, Af çıkmazı, Andımız…
Bu olayların sonuçları düşünüldüğünde cumhur ittifakının prestij kaybetmesi, oyların CHP, İYİ Parti ve HDP’ye kayması şeklinde sonuçlanacağını görmek zor değil. Her zor zamanda olduğu gibi kapalı kapılar ardında bir araya gelindi ve seçmene tuzak kuruldu.
Tuzak şu. Kayması muhtemel milliyetçi oyların MHP’de konsolide olması için Bahçeli bir çıkış yapacak, Andımız ile gaza gelecek milliyetçiler ve sempatizanları MHP’de konsolide olacak, af bekleyen aileler konuyu tek destekleyen MHP’ye sarılmaya devam edecekler, AKP tabanı, zaten kümesin kapısını açık unutsan dışarı çıkmaya tenezzül etmez, geriye maçın skorunu değiştirecek Kürtler kaldı. Bu tiyatro ile birlikte Kürt oylar da tekrar AKP’ye geri dönecek.
Hesap bu. Ekonomi kötüye gittikçe yaşanacak kopmaların muhalefete değil, çakma iktidara gitmesi için tiyatro oynanıyor. Sahnede birbirini boğazlayacaklarını sandıklarınız, sahne arkasında güle oynaya kahvelerini höpürdetiyorlar.
Reis kültüründen çekinen, koltuk sevdalısı, adında HALK olan ama halkı zerre anlayamayan, çok şey biliyormuş gibi yapıp aslında hiçbir şey bilmeyen, sürekli soru sormayı cevap zanneden şu malum Muhalefet Partisi’ne ise ‘İnce’yi İstanbul’a aday gösterirsek mi başımıza bela alırız, göstermezsek mi başımıza bela alırız’ bilmecesini çözmek kalıyor.”
Yazara ait yayınlanan son makaleleri buradan okuyabilirsiniz.