1. Haberler
  2. KÜLTÜR SANAT
  3. RÖNESANS VE OSMANLI

RÖNESANS VE OSMANLI

Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı Devletinin rönesansa etkileri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

RÖNESANS VE OSMANLI

İstanbul’un fethedilmesinden sonra, Osmanlı-İtalyan ilişkilerinde yoğunlaşma başlar. Ceneviz ve Venediklilere Galata’da ikamet etme izni verilir; 1454´te yapılan anlaşmayla ticaret yapma hakkı da sağlanır. Bu anlaşmanın en önemli maddelerinden biri de birer yıl kalmak üzere İstanbul’da bir elçisinin(balyos) ikamet etmesinin kararlaştırılmasıdır.

 

Giderek yoğunlaşan Osmanlı-İtalyan ilişkilerinin varlığı nedeniyle açık tutulan diplomasi aracılığı ile, İtalyan sanatçıları İstanbul’a davet eder. Davet edilen sanatçılar arasında İstanbul’a gelip çalışanlar olduğu gibi, İstanbul’a gelemeyenler de olur;ünlü madalya ressamı Andrea Metteo de Pasti (1420-1467) gibi.

 

Rimini Sarayı’nın resmî ressamı olan Veronalı Andrea Metteo de Pasti , Venedikli tacir Girolama Michielli kanalıyla, Rimini Dükü Sigismondo Pandolfo Malatesta’dan talep edilir. Kendisine ulaşan talebi kabul eden Rimini Dükü , Andreo Matteo de Pasti’yi 1461 yılında Deniz yoluyla Istanbul’a yollar ve Fatih Sultan Mehmet’e sunulmak üzere bir Adriyatik haritası ile dönemin ünlü mühendisi Roberto Valturio tarafından hazırlanan silahlar ve askeri taktiklerle ilgili kitabı da sanatçıya teslim eder. Gerçi sanatçının İstanbul’a gelmesi engellenmiştir ama Roberto Valturi’nun De’re Militari (Askerlik Üzerine,1472) adlı kitabı, daha geç bir tarihte İstanbul’a yollanmış ve Fatih Sultan Mehmet’in özel kitapları arasına girmiştir.

 

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a davet ettiği sanatçılardan bir diğeri, Napoli Krallığının saray ressamı olan Costanzo Ferara’dır.(1450-1525) Napoli Kralı I. Ferdinante Ferrante (1458-1454) tarafından(1477-78) yılında İstanbul’a yollanan ressam, Fatih Sultan Mehmet’in vefatına kadar İstanbul’dan ayrılmaz. Fatih Sultan Mehmet’in talebini bir prestij meselesi olarak kabul eden Napoli Kralı’nın sarayının en yetenekli madalya ressamlarından birini İstanbul’a yollaması,”El Gran Turco” (Büyük Türk)olarak tanınmasına olanak sağlamış olur.

 

 

Costanzoda Ferrrara’nın 1481’de hazırladığı madalyonun ön yüzünde, Fatih Sultan Mehmet’in portresi profilden verilmiştir. Madalyonun arka yüzünde ise kuyruğu Türk usulüne göre örülmüş at üzerindeki Fatih Sultan Mehmet elindeki kırbacıyla betimlenmiştir. Kenar yazısında yer alan “savaş fırtınası ,insanların ve ülkelerin fatihi” ibareleri ile de, sultanın askerî kimliği vurgulanmıştır.

 

 

Costanzo da Ferara’nın sarayda ve İstanbul sokaklarında gördüğü kişilerden esinlenerek yaptığı çizimler İtalya’da yayılır sanatçının figür etütlerinin İtalya’da dolaşımda olduğu Pinturicchio’nun eserlerinden de anlaşılmaktadır.

 

 

Pinturicchio otantik Türk figürlerini kullandığı İskenderiyeli Azize Katherina’nın İmparator Maksiminus’un huzurunda tartışması (1492-1494) adlı eserinde, Papa VI. Alexander’in (1433-1503) hamisi Azize Caterina’nın imparator tartışmasına katılan elliye yakın fizolofu temsil eden kalabalığın önüne, Osmanlı figürleri yerleştirmiştir.

Azize Caterina, Papa’nın kızı Lucrezia Borgia olarak tasvir edilmiştir.Maximus’un tahtının yanında yer alan iki figür, desenli lüks ipekli kaftanları ile dikkat çekerken, sağdaki atlı figür ise Papa’nın gözetimi altında Roma’da yaşayan Fatih Sultan Mehmet’in oğlu, Şehzade Cem Sultandır(1459-1495).

 

Napoli Krallığı gibi Venedik Cumhuriyeti de Fatih Sultan Mehmet’in talebi uyarınca İstanbul’a sanatçılar yollar. Gentille Bellini (1425-1507) de bunlardan biridir. İstanbul’a gelen ve Fatih Sultan Mehmet’in yakınlığını kazanan Gentille Bellini Fatih Sultan Mehmet’in portresinin yanı sıra madalyonunu da yapar.

 

 

Bir gün Sultan ondan bir dervişin portresini yapmasını ister. O zaman Konya’dan, Şehzade Mustafa’nın ölümü üzerine İstanbul sarayına getirilmiş bulunan ve sonraları İtalya’ya kaçarak anılarını yazan Giovanni Maria Angiolello’nun anlattığına göre, Sultan o Derviş’ten hoşlanmıyordu,onun çarşıda fetihlerini anlatıp övmesini yasaklamıştı.

Resim bittiği zaman Sultan , Bellini’nin bu derviş hakkında fikrini sordu. Israrı üzerine Bellini gerçek fikrini ifadeyle dedi ki: “Bu bir divâne olmalı.” Sultan ekledi: “Ben böyle bir deli tarafından methedilmek istemem.” Bellini yanıt verdi: “Öyle ise neden onu baş şeyhiniz yapmıyorsunuz?” Bunun üzerine Sultan Bellini’nin dediğini yerine getirdi. Bu ilginç görüşmeden şu sonucu çıkarmak mümkün görünür:Fatih dervişlere samimi olarak saygı duyduğu için değil, herhâlde pratik siyasî düşüncelerle iltifatta bulunmuştur. Genç Fatih’in Ak Şemseddîn’le olan ilişkilerini de burada anımsamak yararlıdır. İstanbul fethinde evliyanın rolünü belirten şeyhe karşı Fatih onun fazlasıyla öne çıkmasına izin vermemiş ve sonunda Ak Şemseddîn, vatanı Göynük’e gidip inzivaya çekilmiştir.

Fatih Sultan Mehmet’le yakın ilişkileri olan Gentile Bellini, Osmanlı yaşamını ve kültürünü yakından tanıma fırsatı bulur ve gözlemleriyle ilgili çeşitli çizimler yapar. İstanbul’daki çeşitli etnik ve resmî kıyafetler içindeki erkek ve kadınlarla ilgili yaptığı çizimlerin kopyaları da İtalya’da kentten kente dolaşmaya başlar.

 

Gentille Bellini’nin otantik Osmanlı figürleri, Venedikli meslektaşları kadar ünlü Alman ressam Albrech Dürer‘i (1471-1528) de etkiler. 1495’te ve 1505-1506’da , İtalyan sanatını yakından incelemek ve İtalyan Rönesans sanatı ile Alman sanatı arasında bağ kurmak için yaptığı iki Venedik gezisinde söz konusu çalışmaları gören sanatçı, ülkesine döndüğünde yaptığı gravürlerin ve suluboyalarında Gentile Bellini’nin tiplerini kullanır.

 

Ayrıca, Venedik’te kaldığı süre zarfında gözlemlediği Osmanlılar da, Albrech Dürer’in eserlerine yansır.

 

 

Venedik ekolünde Vittare Carpaccio’nun (1465-1526) Türk imgeleriyle tanışması, yetiştirdiği Bellini atölyesi sayesinde söz konusu olur. Carpaccio, Aziz George dizisinde, Gentile Bellini’nin Aziz Markos dizisinde yer alan türbanların ve kostümlerin aynılarını kullandığı gibi Aziz George’un Kapadokya’lı olması nedeniyle, Venedik’te yaşayan Osmanlıları yakından incelemiş ve dizinin ön hazırlığı olarak, çok sayıda Osmanlı denizcilerini ve tüccarlarına yer vermiştir.

 

 

Rönesans’ın güçlü isimlerinden Medici ailesinden Lorenzo de’ Medici Fatih’e bir madalyon hediye eder.Madalyonun ön yüzünde Fatih Sultan Mehmet’in profilden ele alınmıştır. Madalyonun arkasında, Fatih Sultan Mehmet’İn fethettiği Yunanistan, Trabzon ve Asya’ya gönderme yapan ve başlarında beş sivri uçlu taç olan üç kadın figürü bulunmaktadır. Şaha kalkmış iki atın çektiği bir savaş arabasının yan tarafında yer alan Napoli Kralı’nın hanedan arması ile de, Fatih Sultan Mehmet’in fethedeceği dördüncü ülkeye işaret edilerek, siyasi bir mesaj verilmiştir. Böylece sanatçı siyasal görüşünü ve tarafını da belli etmiştir.

 

 

Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren Osmanlı Sarayı’na nakkaş denen ressamlar vazifeli olarak girmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet’in Sinan Bey isminde bir nakkaşı, İtalyadan getirttiği Matteo Pasti ve Konstanico 1479 yılında talep üzerine Venedik’ten gelen Gentile Bellini ; Yavuz Sultan Selim’in İran Seferinden getirdiği Şah Mehmed, Abdülgani ve Derviş bey ; Selimname’deki minyatürleriyle bilinen Nakkaş Şükrü; Şemail-i Osmaniye’yi kaleme alan Nakkaş Osman ve Surname’deki minyatürleri çizen Nakkaş Levni, Osmanlı tarihi boyunca resim ve minyatürlerle meşgul olan çok sayıda sanatkarlardan bazılarıdır.

 

Peki İslam hukukuna göre resim neden yasaklanmıştır.İslam hukukçuları, ağaç, dağ, taş, manzara ve benzeri şeylerin resimlerini uygun bulmuşlardır. Ayrıca vesikalık fotoğraflar gibi, yaratılışı tam belli olmayarak, bedenin bir kısmına ait olan canlıların resimlerinin hem yapılmalarını hem de kullanılmalarını uygun bulmuşlardır.Bir diğer konu ise yüzün görünmeyecek kadar küçük olmasıdır ki bu da uygun görülmektedir.Bazı mühürler ve paralardaki resimler gibi. İslam hukukunda resim yasağının altında yatan en önemli sebep putperestliği andıracak şekilde resim yapılmasıdır nitekim Fatih Sultan Mehmet döneminde Fatih’in portrelerinin yapılmasına rağmen II. Mahmut’un devlet dairelerine resimlerini merasimle astırması Osmanlı halkının tepkisini çekmiştir.

Çağımızdaki bazı Mısır alimleri hâlâ Rönesansı yaşayamamaktadır; gölgeli resimleri ve heykelleri dinen sakıncalı bulmaktadır.

Osmanlı sanatı Fatih Sultan Mehmet ile birlikte dini kurallara göre caiz görülecek biçimde Bizans ve İran sanatından etkilenmiştir ve yeni bir sanat vizyonu oluşmuştur.

Sanat olmadan bir toplum ilerleyebilir mi?

Sanırım cevabı verilmiş:

“Sanatsız bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

 

Kaynakça:

Rönesans Düşüncesi ve Resim Sanatı Nilüfer Öndin

Bilinmeyen Osmanlı Prof.Dr. Ahmed Akgündüz Doç.Dr. Said Öztürk

Osmanlılar Halil İnalcık

Resimler Wikipedia

 

Selin Kavlak

 

 

1
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
RÖNESANS VE OSMANLI
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!