ABD, politikalarını hayata geçirmek için bölgesel ittifaklar, ortaklıklar oluşturup bunları kendi çıkarları doğrultusunda bir ittifaklar zincirine dönüştürme stratejisini kullanmaktadır.
Bu stratejinin temel aracı da kriz ve çatışma bölgelerinde kurduğu ikili-üçlü mekanizmalardır. PKK terör örgütüyle mücadele bağlamında 2003’teki ABD-Türkiye ikili mekanizması bunlardan biri. ABD bunu 2005’te Irak’ı dahil ettirerek üçlü, daha sonra Barzani yönetimini dahil ettirerek dörtlü mekanizmaya dönüştürmüştü. Bunun sonucu da Türkiye’deki açılım politikaları ve PKK ile müzakere süreci olmuştu.
ABD Kasım 2007’den itibaren PKK’ya karşı Türkiye ile ikili istihbarat paylaşım mekanizması da kurmuştu. Mekanizmaların ABD politikalarının hayata geçirilmesinde ne kadar yararlı araçlar olduğu Pentagon’un ve Amerikan devleti için politikalar üreten düşünce kuruluşlarının raporlarına yansıyor. Örneğin, ikili istihbarat paylaşım mekanizmasının Türkiye’nin Irak’a yönelik faaliyetlerini sınırlandırmak ve kontrol etmek için çok önemli bir role sahip olduğunu açıkça yazmışlardı.
Şimdi benzer bir senaryonun Suriye’de de hayata geçirilmekte olduğunu görüyoruz. Nasıl mı? İşte şöyle.
ABD Savunma Bakanlığı yani Pentagon IŞİD Karşıtı Koalisyonun sürdürdüğü Doğal Kararlılık Operasyonu’na ilişkin üçer aylık dönemlerde Kongreye raporlarda Türkiye ile ilişkilerine ilişkin ilginç tespitler var.
ABD’nin Suriye’ye müdahalesindeki hedefi IŞİD ile mücadeleyle sınırlıydı. Son raporda ABD’nin Suriye’de bulunmasına gerekçe oluşturacak üç yeni hedefle birlikte hedefin yelpazesinin genişlediği görülüyor.
Yeni hedefler “İran ve İran’ın kontrolündeki silahlı güçleri Suriye’den çıkarmak, IŞİD’in tekrar geri dönüş yapamayacağını kesin olarak sağlamak, IŞİD’ten kurtarılan Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgeleri istikrara kavuşturmak için güvenliği sağlayacak ve terörle mücadele edebilecek yerel güvenlik güçlerini oluşturmak” olarak sıralanmış.
Raporda Türkiye’yi suçlayan ifadeler de var. Son dönemde IŞİD, Suriye doğusunda ve Irak batısında yeniden alan genişletme ve saldırılarını artırma eğiliminde. İşte raporda bunun nedeni olarak Türkiye’nin Afrin harekâtı yaptığı dönemde YPG’nin iki ay süreyle IŞİD operasyonlarını durdurması ve IŞİD’in bu dönemde yeniden canlanma ve eleman temini fırsatı yakaladığı gösteriliyor.
Türkiye’nin geçen hafta Kobani ve Tel Abyad’taki YPG taciz atışlarına top atışlarıyla karşılık verip YPG hedeflerini vurması üzerine YPG yine IŞİD’e yönelik Deyrezor’daki operasyonlarını, hem de IŞİD’in saldırılarının arttığı bir dönemde, durdurdu. ABD’liler de bu açıklamayı teyit etti.
ABD, YPG’ye laf etmeden Türkiye’den Suriye kuzeyindeki saldırılarını(?) durdurmasını istemiş, çözüm için her iki ortağıyla çalıştığını açıklamıştı. Tam bu noktada iki devriye haberi geldi. Biri Menbiç yol haritası kapsamında Menbiç’in kuzeydeki sınırının hemen dışındaki ABD-Türkiye ortak devriyesi, diğeri de Fırat’ın doğusunda Türkiye-Suriye sınırında Amerikan askerî zırhlıları eşliğinde ABD-YPG ortak devriyesi..
Türkiye, Menbiç’teki ortak devriyeyi başarı gibi kamuoyuna sunarken Fırat doğusundaki ABD-YPG devriyelerinin de o bölgede PYD/YPG’nin kaygılarını yatıştırdığı haberleri geldi.
ABD yine turnayı gözünden vurmuş, senaryo çalışmıştı. Terör örgütüyle Türkiye’nin arasına girmiş, bir koluna Türkiye’yi diğerine YPG’yi almış Suriye kuzeyinde volta atıyordu.
ABD’nin bu durumdan memnun olduğunu, kurduğu mekanizmaların kendileri açısından olumlu sonuçlar verdiğini yine yukarıda bahsettiğimiz rapordan anlıyoruz.
Raporda, Türkiye ile ABD arasındaki Menbiç yol haritasının amacının “Türkiye’nin Menbiç’teki YPG varlığına ilişkin kaygılarına çözüm bulmak olduğu” kaydedilerek şunlar söyleniyor: Menbiç yol haritası ABD’nin Türkiye ile ikili ilişkilerini geliştirme ve aynı zamanda YPG ile çalışmaya devam etme hedefini sağladığı görünüyor.
Devriyeler bizim açımızdan sıfır sonuç üretirken ABD, hem Türkiye hem de YPG’yi ikna etmiş gibi gözüküyor. Demek ki ABD’lilerin Menbiç’teki oyalaması, devriye atmaları boşuna değilmiş.
Sahi siz ortak devriyenin Menbiç sınırları dışında olduğuna ve Fırat’ın doğusunda Türkiye sınırında yine ABD’nin YPG ile ortak devriye yapmasına yönelik Türkiye’den bir tepki gördünüz mü?
ABD’nin bir eli YPG’nin omzundayken diğer elinin Türkiye’nin omzunda olmasına neden ses çıkarılmıyor? İkna mı olundu?
Görünürde ikili, fiiliyatta üçlü bir mekanizmaya doğru gidildiği görülmüyor mu?
YPG ile ortaklığının ABD’nin yerelde IŞİD’le mücadele edip geri dönmesini engelleyecek yerel güç kurmak üzere ilerlediğini, bunun da orada özerk bölge (PKKistan) olduğunu görmüyor musunuz?
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.