Ölüm varsa hayatın anlamı ne diye soranlar, Her nefesle günden güne havaya karışanlar! Meçhuldür sizden sonrakiler, unutuldu hep öncekiler: Ruhlar baki olsa da, zamana yenik düşer fani bedenler. Ey okur! Öyleyse, zamanın hakkını ver, hala vaktin varken, Ne diye ölümü kovalarsın, henüz hayattayken!
-Baron Brooke Fulke Greville, “Caelica 83”
Dünya’da bir iz bırakabilmek için müthiş bir şeyin mucidi olmak mı gerekir sadece? Hayatı haber olmamış biri ölümünün haber olmasından ne derece mutluluk duyabilir? Neden kimse artık hayal kurmuyor? Neden herkes aynı bıkkınlıkla bu dünya üzerinden bir hayalet gibi geçip gidiyor? Kitap okumaktan nefret edenler, eline kitap sürmeyenler… Kendi yaşamlarındaki eksikliklerle romanlarda yüzleşmekten mi korkuyorlar? Yeryüzü insanları hayatta ölümü kovalar olmuş. Ne kadar vakti kaldığını kendince hesaplamaya çalışır olmuş. Anda kalanlar linçleniyor, kendi doğrusuna uymayanlar yuhalanıyor. Bir karabulut gibi bu negatif duygular ülkemizin üzerinde süzülüyor. Masallardaki gibi tonton değil artık büyüklerimiz. Sadece gençlere kendi yaşadıklarından, tecrübelerinden ” ben bunu yaptım böyle oldu sen bunu yapma” demekle meşguller. Gençlerin de tecrübe edinmesine fırsat tanımıyorlar. Bu duyguları kendilerinin deneyimleyip ne yapacaklarına kendilerinin karar vermesine müsaade yok artık.
20 yaş altı herkes Küçük Prens sendromu yaşıyor bence. Bir kere bile Küçük Prens’i okuduysanız kendinizi onun yerinde çoktan hissetmişsinizdir. Ben bütün umutlarını yitirmiş bir yaşıtımla henüz karşılaşmadım. hemen hemen hepsinde bir başka çıkış yolu bir başka hedef var. Anda kalmayı da biliyoruz aslında biz. O yüzden bizden sonrakiler meçhul olmasın. Geçmişimizide geleceğimizi de ayakta tutmak için çabalayalım. Deneyimler insanın hayatla olan bağını kuvvetlendirir. Kendi kişisel gelişim kitabınızı kendiniz oluşturun ki sizin ilkeleriniz, doğrularınız yeşertsin sizi ve dünyayı. Her insan Dünya’yı kurtarabilir. Her insanını Dünya’ya bir faydası dokunabilir. Zararımız olmasın yeter. Artık “ne kadar vaktim kaldı?” değil “ben bu işe ne kadar vakit ayırabilirim?” demeli insan. Vakit nakittir. Ama bu dünya üzerinde yaşamaya değecek kadar büyük herkese yetecek fazlaca tecrübesi de var. Boş şeylerle zaman harcamaya ise hiç değmez. Zaman bizim kölemizdir aslında. Ona düzgün görevler yükleyebilirsek yeryüzünün bütün savaşlarından galip çıkarız.