MEITAN: Çay Denizi’ne kısa bir yolculuk

2018052510043819_pm8qlgn90bvartgdhkqpjsf1l11

Çay, Çin’de her şeyden önce bir ilaçtır. Hatta çay bizde keyiftir ama Çin’de çaya keyif içeceği demek kutsalın ruhunu bozmak gibi bir şeydir. Bunun ne demek olduğunu anlamak için Çin’i, Çin çay kültürünü ve Çin sağlık kültürünü iyi kavramak gerekir. Kadim Çin’deki terminolojileri Batı’da kullanılan şekliyle açıklamak kolay değildir. İlaç, hastalandığımızda ezcaneden aldığımız haptır ama Çin’de böyle değildir. Çin’de hastanın vücudu için gerekli olan en iyi ilaç ilkin “yemek yemektir”, çünkü vücut gıdasız kaldığı için hastalanmıştır. O nedenle hastaya verilen ilk ilaç/emir “ye” sözcüğüdür. Benzer şekilde; 4 bin 700 küsür yıllık çay kültürü böyledir. Mesela Çin’deki çay kültüründe kullanılan birçok çay malzemesinin ve geleneğinin herhangi bir dilde karşılığı yoktur çünkü o malzeme ve kültür başka yerde yoktur. Biz Türkler sadece bir çeşit çay (bizim içtiğimiz çay kırmızı çaydır) içerken, Çin’de birkaç bin çay çeşidi vardır; bazıları yenir; bazıları tazeyse, bazıları çok eskiyse çok değerlidir; kimi 100 derecede kimi 60 derecede içilir vs…

Çin’de çay adı altında içilen hiçbir içecek sağlıksız değildir. Batıda kahve, bizde çay zararlıdır (içilmesini bilmediğimizden ötürü zararlıdır). Hayat, sağlık, ilaç, içecek, çay, gıda bir sıranın bütünleridir. Çay, Çinlilerin kendi felsefesi olan Taoizm’in de kutsal içeceğidir.

Dünyada çay “içimi” ve “tüketimi” ile açıklanan rakamlar da oldukça kafa karıştırıcıdır. Biz Türkler nasıl içilmesi gerektiğini henüz öğrenemediğimiz halde çayı en çok tüketen ülkeyiz. Ancak bu sıralamaya Güney Amerika’da çok tüketilen ve bize göre bir tür bitki çayı olan mate adlı çay alınırsa Türkler çay tüketiminde sekizinci sıraya iniyor.

İçim ve tüketim sözcüklerini özellikle tırnak içine aldım. Çünkü çay miktarı açısından bakıldığında kırmızı çay tüketiminde biz birinci olabiliriz ancak Çin’de öyle çay türleri var ki bizdeki bir paket sallama siyah çay miktarından daha az çay miktarıyla iki-üç kişi iki saat çay içebilir. Çin’de hiçbir çay bir kere demlenip atılmaz. Her çayın demleme süresi farklıdır, tat bitene kadar uzun süre içilir. Kimi çaylar kalitesine göre uzun bir süreli içilir. Kısaca “Çinliler en çok çay içen” ulustur.

ÇAY YERİNDE AĞIR!

Çaya Yolculuk organizasyonunu düzenleyen Çin’in resmî haber ajansı Xinhua’dan arkadaşlar Meitan’a gelip gelemeyeceğimi sordular, çünkü onlara daha önce çay gezisi olursa mutlaka gelmek istediğimi söylemiştim. Şimdi onlardan ikinci ricam var; eğer Yunnan eyaletine -bana göre Çin çay kültürünün merkezindeki esas ağır top olan- pu’er çayı için bir gezi düzenlerlerse, davet edecekler.

Uluslararası Çay Fuarı için Guizhou (Guicou) eyaletinin Meitan kentindeyiz. Yemyeşil Meitan’da yeşil çaydan başka bir şey yok desek yeri. Bu yılki çay fuarına geçen yıllardan farklı olarak sadece Pekin, Şanghay, Guangzhou’dan değil yurtdışından da gazeteciler ve konuklar davet edilmiş. Meitan’daki bu çay fuarı Çin’de düzenlenen devasa 24 çay fuarından biri. Bundan, çayın Çin’de nasıl bir fenomen ve ekonomik güç olduğunu anlamak mümkün. Meitan, Çin’de ekonomisi sadece çay ile dönen sayısız çay kentlerinden biri.

‘CHAYE’

Çin’de “chaye”nin yani birebir çevirisiyle “çay yaprağı”nın esas ve mecazî bir anlamı daha vardır: Başka bir dile “çay kültürü diye” çevrilir ancak Çince’de bunun anlamı çok geniş ve derindir.

Meitan’ın bağlı olduğu Guizhou, 28 milyon 166 milyon metrekarelik yüzölçümüyle Çin’de en çok çay üretimi yapan eyalet. Bir anlamda Pekin merkezî yönetimi Guizhou’yu çay konusunda da dünyaya tanıtıyor.

Kent, inşaatı henüz bitmemiş olan dünyanın en büyük bardak ve çaydanlığı ile de övünüyor. İnşaatı bittikten sonra içinde çay evlerinin de olacağı bu çaydanlığın adı “Bir Numara Çaydanlık”.

Kurt kapsın diye sürüden ayrılıp Meitan’ın ara sokaklarına girdim. Çinliler yabancı olduğumu görünce sokaktaki masalarına davet ettiler. Sürüden ayrılmamın bu iyi tarafı, kentte yoğun olarak yaşayan Gelao etnik kökenli Çinlilerle tanışmış olmak. Gelaolular kendilerine özgü bir çay içiyorlar ve buna yağlı çay deniyor. Bir bitkinin yağından çıktığı için içilen bu çayın besin değeri oldukça yüksek. Az da olsa tadını, görünümünü ve besin değeri açısından bu çayı bizim tarhana çorbasına benzettim.

Sichuan, Yunnan ve Guizhou eyaletlerinin kesiştiği bölge çayın dünyada ilk kez ortaya çıktığı bölge olarak biliniyor. Meitan’daki çay müzesinde, bölgede bulunmuş ve tarihi bir milyon yıl dolayında olduğu söylenen çay tohumu da sergileniyor. Japon işgali sırasında Zhejiang Üniversitesi bu müzenin olduğu yere gelip eğitimini sürdürmüş çünkü her yer tepe olduğu için kent korunaklı.

Meitan’da yeşil olmayan yer yok. Verimli toprak ve durmaksızın yağan yağmurlar kenti tamamen yeşile büründürmüş. Kentin cadde kenarlarında bile yeşil çay üretimi yapılması şaşırtıcı ve hoş.

ÇAY DENİZİ

Kentte bulunduğumuz dört gün boyunca hep çay denizlerine gittik. Engin görünümü nedeniyle çay ekili alanlara Çay Denizleri deniliyor. İnsanların doğal ve tarım ilacı kullanılmamış ürünlere olan talebi nedeniyle Çin çay üreticisi zirai ilaç kullanmadan çay tarımı yapmanın yollarını bulmuş. En dikkat çeken yöntem, çay üretim alanlarının tamamen basit yapışkan bir levha ile donatılması. Çay yapraklarına zarar veren, uçan tüm haşeratlar bu yapışkan levhalara yapışıyor. Ayrıca güneş enerjisiyle çalışan ve çevredeki tüm tarım zararlılarını kendine çekerek öldüren bir sistem de var.

Çay dalının en üstündeki yeni olgunlaşmış taze birkaç çay yaprağı öbeği elle toplanıyor. Birkaç doğal işlemden sonra yeşil çay yapraklarının ortalama 200 gram kadarı geniş bir tava içinde el ile sürekli karıştırılarak pişiriliyor. Yeşil çayın türüne göre farklı pişirme yöntemi var. Toplam 2 saat kadar yapılan bu pişirme işleminde 200 gram kadar çay içime/satışa hazır hale geliyor. Yani bir günde bir işçi 1 kilodan daha az çayı içime hazır hale getirebiliyor. Kısaca Çin’de içilen yeşil çayda işçinin ciddi bir alınteri var.

Çin’de sadece çay konulu yayıncılık yapan tv kanalları da var. Hunan TV’ye bağlı yayın yapan Çay Kanalı, Çin çapında en çok seyredilen çay kanallarından sadece biri. Zhunyi ilindeki Zhunyi TV’de çayın olmadığı gün yok.

DÜNYAYA ÇAY İLE AÇILACAK

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping kadrosu Çin’in kendisini dünyaya anlatabilmesi için çay ve çay kültürünün ihracatına özel önem veriyor. Meitan’da yapılan bu devasa çay fuarı Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifinin “çay” ayağıydı. TV’lerde seyrettiniz mi: Trump Çin’i ziyaret ettiğinde Xi onu Pekin’deki ünlü Yasak Şehir’de çaya davet etmiş ve bu çay sohbeti uzun süre TV’lerde gösterilmişti. Çin ihracata yönelik büyümeyi gerçekleştirirken bir ülkeye ilkin tekstil ürünleri satmaya başlamıştı, yani tekstil Çin için öncü sektördü. Tıpkı bunun gibi, Çin şimdi de kendi kültürünü yaymak için çayı kullanıyor. Biz Türkler Asya geni taşıdığımız için çayı çok çabuk benimsedik ve hızla tiryakisi olduk. Bakalım dünya gerçek anlamda Çin çay kültürünü ne kadar zamanda ve nasıl benimseyecek!

Çin’de çay; kitapları, çayevleri, çay aletleri, çeşitleri, adetleri, seremonisi, öyküleri vs çok sayıda disiplinle var. Bunları buraya alıp yazmak imkansız ötesi, belki zaman içinde! Kısaca, bu sayfada yazmaya çalıştığım bilgi -hiç abartmadan söylüyorum- Çin Çay Kültürünün milyonda biri bile değildir.

BİZ TÜRKLER ÇAYIMIZI NASIL İÇMELİ VE DEMLEMELİYİZ?

Her şeyden önce, 100 derecelik kaynar suyu çayın üstüne dökerek çayı öldürmemeliyiz. Çayı şöyle demleyin: Topraktan demliğe kuru çayı koyun (isterseniz soğuk suyla yıkayıp tozunu atın). Çayın üstüne soğuk suyu dökün. Alttaki çaydanlığa da soğuk suyu koyup ateşe koyun. Burada önemli olan alttaki suyun buharıyla üstteki çayın demlenmesi. “Çok uzun sürede demlenir” demeyin. En fazla bir 15 dakika daha beklersiniz. Zaten “çay içmek istiyorsanız” bunu yapacaksınız ya da zehir içeceksiniz! Demlik çaydanlığa tam oturursa alttan gelen buharla mükemmel demlenir. Bu yöntemle; çay ateş üzerinde (altı kısılarak) birkaç saat bile kalabilir, çayın tadı kaçmaz ve acımaz, mükemmel bir tat ve renk alır, yapraklar ölmediğinden ötürü çay da ölmez ve gerçek Türk çayı içersiniz…

Son bir bilgi daha: Çin çay kültürünü çok uzun yıllardır iyi izlediğimi belirtmek isterim (övüneyim, belki de bu konuda tek uzman Türküm). Türk çayıyla ilgili bu yazdıklarım çok büyük olasılıkla ilk kez yazılıyor. Örneğin bizim içtiğimiz çayda “taze” ile “eski” çay arasında tat farkı da yoktur. Türk çayı uzun yıllar beklese de tadında değişiklik olmuyor. Çin’de kırmızı ve siyah çay uzun yılları kaldırır ve özellikle siyah çayın eskisi çok değerlidir. Pekin’de hergün yaptığım kahvaltıda içtiğim Türk çayının tarihi 5 yıl önceden de eski ve çok lezzetli içimi var, yeter ki demlemesini bil! Eğer Türk çayı da pu’er çayı gibi sıkılaştırılıp saklanırsa sanırım onlarca hatta yüzlerce yıl kalabilir. Rizedeki Çay Okuluna önerim, Çin’deki fermantasyonu öğrensinler ve Türk çayının da sıkılaştırılıp uzun yıllar saklanıp saklanamayacağını araştırsınlar. Türk çayının da uzun yıllar beklemiş hali vücut için çok “sağlıklı” olabilir.

KAÇ ÇEŞİT ÇAY VAR?

Çin’de çay altı, bazen yedi ana kategori oluyor. Ancak çayın alt türlerine doğru indikçe çayın birkaç bin çeşidi var. Çin genelinde çaylar yine de şöyle sıralanıyor: Siyah, yeşil, oolong, beyaz, kırmızı, sarı. Ayrıca çiçek çay(lar)ını da eklemek lazım. Örneğin Çin’in kuzeyinde ve Pekin’de çok içilen yasemin çayı bir çiçek çayıdır. Yasemin çayını kışın soğuğunda için, bakın vücudunuz nasıl ısınıyor. O nedenle kuzey Çin’de yasemin çayı daha çok tüketilir. Bazen tek başına içilen bazen diğer çayların içine atılan gül tomurcuğu, papatya gibi çaylar da var. Ispartalılar gül çayının nasıl içildiğini internetten öğrensinler.

RAKAMLARLA ÇİN’DE ÇAY

Biz Türkler hızlı tükettiğimiz için kişi başına yıllık 3.1 kg ile dünyanın en çok ancak dikkat, “kırmızı çay” içen ulusuyuz. Çin’in 19 eyaletinde çay üretiliyor ve çay sektöründe 80 milyon kişi çalışıyor. Çin’de 2.93 milyon hektarlık alanda 2016’da 2.43 milyon ton çay üretilmiş. Bu dünya çayı üretiminin yüzde 40’ı ediyor. Bu çay üretiminin para karşılığı bir önceki yıla göre yüzde 10.5 artışla 168 milyar rmb’ye (107 milyar TL) yükselirken, Çin’deki genel çay pazarı 320 milyar rmb (203.8 milyar TL) olmuş. Çin 2016’da ürettiği çayın 329 tonunu ihraç etti ve elde ettiği gelir 1.48 milyar rmb (942.7 milyon TL) olmuş.

SADECE İKİ SÖZCÜK: TEA VE ÇAY

Xi Jinping ekibinin projesi olan “Bir Kuşak, Bir Yol”daki “Kuşak” sözcüğü Çin’in denizden giden İpek Yolu’nu açıklar, “Yol” ise bizim bildiğimiz karadan giden İpek Yolu’nu açıklar. Çin’in resmî dili de olan Mandarin Çincesi ülkenin kuzeyinde daha çok yaygın. Mandarin Çincesinde çay sözcüğü kullanılır. Çay sözcüğü Yol ile yani karadan giden eski tarihî İpek Yolu ile yayılmıştır. “Kuşak” sözcüğü ise Çin’in Güney kıyılarını temsil eder. Kıyı eyaleti Fujian ve Tayvan adasında (hatta Malezya ve Endonezya’da da) Min Nan dili konuşulur ve Min Nan’da çaya “te” denir. Çay sözcüğü karadan giden İpek Yolu’ndaki ülkelerde kullanılır, “te” ise Deniz’den giden İpek Yolu ülkelerince kullanılır. Bugün Afrika’nın kıyıları ile Kuzey ve Batı Avrupa te/tea kullanırken; Orta Asya, Rusya Doğu Avrupa, Ortadoğu çay sözcüğü kullanılır. Bugün dünyada çok az ülke bu iki sözcüğün dışında çayı farklı sözcükle tanımlar. Yani hoş bir şekilde “Bir Kuşak, Bir Yol”u “Bir Tea, Bir Çay” şeklinde de tanımlayabilirsiniz!

Kaynak : Aydınlık

İlgili MEITAN: Çay Denizi’ne kısa bir yolculuk haberiyle ilgili sizde görüşlerinizi yazarak gündeme dahil olabilirsiniz. 

Exit mobile version