Benim değer yargılarıma göre düne -salı- iyi başladım. Önce yazımdan dolayı epey mesaj geldi. Daha sonra Fox TV‘nin Çalar Saat’inde İsmail Küçükkaya benden övgüyle söz etti. Başta Küçükkaya olmak üzere kutlayanlara teşekkür ediyorum.
Telefonum çaldı ve İstanbul Eczacılar Odası‘ndan arandım. Genel Sekreter Serdar Göksan dünkü köşemden bir bölümle ilgili bilgi istedi. Hani “ilaçlara kendi payını ekleyen” kalfanın çalıştığı eczanenin adresini aldı. Netice hakkında beni de bilgilendireceğini söyleyip kapattı.
Doğrusu, YENİÇAĞ‘ın henüz raflara çıktığı gün, bir yetkilinin beni arayıp, ilgi göstermesiyle mutlu olduğumu itiraf etmeliyim.
Her zamanki tur
Yürüme güçlüğü çektiğimden en yakınımdaki yerlerden alış veriş yapmaktayım. Dün listemdeki margarinde –Becel– vardı. Önce BİM‘e girdim. Orada ve aynı ekipten A 101‘de sadece 250 gramlıkları satılır. İki tane aldım. Kafamı kaldırdığımda fiyatının 3,75’e fırladığını fark ettim. Yani kilosu tam 15,00 lira.
Uluslararası tröst Lever ya da eski adıyla Ünilever, hangisini söylerseniz söyleyin bu işi pek iyi beceriyor. Bu yazım üzerine yapacakları açıklamayı önceden yazayım:
“Markamızın ana maddesi palm yağıdır. Dünyadaki üretimde düşüş var. Bu yüzden zam yapıyoruz.”
Yıllar yılı hep aynı kurusıkının arkasına sığınırlar. Peki Becel’in “tereyağımsı” ve “zeytinyağlımsı” olanları da. Bunlar da mı ithal? Yoksa onların da fiyatları patladı mı diyecekler?
Bunca yıldır, Ayşe Teyze‘nin partnerliğini yapmaktayım. Bir defa indirime rastlamadım. Bu Hollandalıların taktiği hiç değişmez. Dondurmalarında da, öteki ürünlerinde de aynı ebat çivileri kullanırlar…
***
Yandaşlar
Tarafsız Bölge‘de bir kişinin dışında aynı yüzler vardı. Ali İhsan Adıgüzel’in ne kendisini ne başında olduğu Titiz Araştırma‘yı biliyordum. İlk defa izledim. CHP sözcüsü Elif Aydemir Dördüncü söylemese Adıgüzel’in Ak Parti’den milletvekili aday adayı olduğunu da öğrenemeyecektik. Bay başkana bir konuda şaşırdım. Muharrem İnce’nin CHP’nin İstanbul Belediye Başkan adayı yapılması için olağanüstü propaganda yaptı. Bu samimiyetinden mi ileri geliyordu, yoksa aldığı talimatı mı uyguluyordu. İşte bunu çözemedim.
Feslinin fanları
“Türkçe ezan” tartışmasından Kadir Mısıroğlu‘na geçildikten sonra en hararetli münakaşaları gördük. İktidar safında yer alanlar Feslinin savunmasını yaptılar. En komiği de eski Antalya savcısı ve yeni avukat Alaaddin Varol‘du. “Adamın hakkında açılmış dava mı var?” şeklindeki sorusuyla beni bile güldürdü.
Nasıl açılsın? “Anamın dostu kadı” örnekleri ortada. Varol bunun yapılabilmesi için icazet gerektiğini de bilmiyor mu? Mısıroğlu’nun yaşını “mazur görme” sebepleri arasında sayıldı. Peki içerde tutulan bunca insan -kadınlar da mevcut- ne oluyor? Anlayacağınız “herkes nalıncı keseri…”
Şimşek çakıyor
Berhan Şimşek tek başına muhalefet sözcüsü hâline geldi. Ağzı iyi laf ediyor. Her iddiasını belgeliyor. İlk defa da “İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday olduğunu” itiraf etti. Herkesin gönlünde bir aslan yatar derler. Minyeli Abdullah, Şehremini‘liğe terfi etme peşinde…
***
Beşiktaş’ın hâli
Kartal‘ın geldiği durum Sivas önünde tescillendi. Turgay Demir‘in benzetmesiyle bazı futbolcular 25 dakikada şarjı biten telefonlar gibi. Bu arada Demir’den bir de yeni şey öğrendik. Tolgay, Başakşehir maçının devre arasında yemek yerken, Şenol Güneş’e yakalanıyor. Kadro dışı kalmasının sebebi de bu.
Ben sadece kaleci Tolga Zengin‘den bahsetmekle yetineceğim. İlk golü duruş hatasından, ikincisini bacaklarının arasından yedi.
Peki bu adama nasıl kale emanet ediliyor? Hemşerilik tarafından mı? Ayrıca Sivas’ın attığı ilk golde asisti Oğuzhan yaptı. Tolgay’la birlikte bu sezon yedirdikleri toplam gol sayısı dört.
Gerçek teşhis
Beşiktaş’taki arıza her hafta artarken en doğru tespiti Ömer Üründül yaptı. “Bu takımda kendine bakmayan sadece Oğuzhan değil” dedi. Ardından ekledi; “En az 7-8 futbolcu aynı durumda.” Görünen köy kılavuz istemiyor. Beşiktaşlı futbolcuların önemli bölümü yakında sahaya golf arabalarıyla çıkacaklar.
Yüz Yüze Futbol‘da Trabzon’un durumu da ele alındı. Yine Üründül’e göre Burak Yılmaz‘ın kadro dışı bırakılması kararında geç kalındı. Bu iş Arda‘nın olayında bitirilmeliydi. “O saatte ne işi vardı?” diye sordu. Ben de buna bir ilave yapayım; “Daha önce de sabaha karşı âlem dönüşü pahalı bir otomobili parçalamamış mıydı?”
…
GÜNÜN SÖZÜ
Övgü, iyi adamı daha iyi, kötü adamı daha kötü yapar. T. Fuller
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.