Cilt kanserlerinin bazal, yassı hücreli ve malign melanom olmak üzere 3 türde değerlendirildiğini söyleyen Emsey Hospital Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Malign Melanom yüzde 5 oranında görülmesine rağmen en tehlikeli türdür. Agresif bir tümör olduğundan cilt kanserlerine bağlı ölümlerin de yüzde 75 nedeni Malign Melanom kanseridir. Özellikle karaciğer, akciğer, beyin ve kemikler olmak üzere çok sık uzak organlara sıçrama yapmaktadır. Pigmente, sınırları keskin olmayan, bazen kırmızı veya beyaz renkli lezyonlardır. Benlerle karışırlar. Bazı benler ise malign melanom kanserine dönüşür” dedi.
“Cilt hasarını önlemek ve güneşten doğru şekilde korunmak malign melanomdan korunmanın ilk kuralıdır” diyen Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Vücudunuzun herhangi bir yerindeki beni tanımak ve takip etmek erken tanı açısından çok önemlidir. Benlerde oluşabilecek değişikliklerde mutlaka hekime gözükmek gerekmektedir. Benin sınırlarında düzensizlik olması, renk değişikliği göstermesi, boyutunda hızlı bir genişleme ve büyüme olması, bende kanama, kaşınma ve ağrı oluşması, benin üzerinde yara ortaya çıkması ve benli bölgenin etrafında hızla yeni benler ortaya çıkması kanser şüphesi doğurur. Bu değişiklikler tespit edildiğinde zaman geçirmeden hekime başvurmak önemlidir” şeklinde uyarıda bulundu.
İLK MÜDAHALE CERRAHİ
Prof. Dr. Hakan Karagöl konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Cilt kanserlerinin tümünde erken evrede yapılacak ilk tedavi, ameliyatla hastalıklı bölgenin çıkarılmasıdır. Malign melanom kanserinde ise sentinel lenf nodu örneklemesi denilen işlemin ameliyat sırasında yapılması gerekmektedir. Malign Melanom agresif bir tür olduğundan lenf nodlarına veya diğer organlara sıçrama ihtimali bu işlem ile anlaşılmaktadır. Yine, malign melanom kanserinde erken evrede ameliyat olan hastaların içinde, tekrarlama riski yüksek olanlarda, koruyucu immünoterapi denilen aşı tedavileri kullanılmaktadır. İleri evre cilt kanserlerinde ise uygulanan tedavi, kanserin türüne göre kemoterapi, akıllı küçük moleküler ilaçlar denilen ağızdan alınan hap şeklinde ilaçlar ve immünoterapi denilen bağışıklık sistemi üzerinden etki eden aşı tedavileri ile olmaktadır.”
SOLARYUMA DİKKAT
Çocukluk ve gençlik döneminde güneşe korumasız maruz kalmanın kansorejen etkiyi artırdığını belirten Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Kolayca cilt yanığı olanlar, açık tenli olanlar, kızıl veya sarı saç rengi olanlar, ailede cilt kanseri öyküsü olanlar, fazla beni veya yüzünde çili olanlar, güneşli bölgelerde yaşayanlar, dış ortamda güneş altında çalışanlar daha fazla risk taşımaktadır. Ciltte yanık veya yara izi olanlar, arseniğe, böcek ilacı yapımında kullanılan ağır metallere ve katrana maruz kalanlar, kronik cilt enfeksyonları veya cilt ülserleri olanlar, aktinik keratozis gibi kansere dönüşebilecek cilt lezyonları olanlarda, sigara içenlerde ise cilt kanseri riski artırmaktadır” ifadelerini kullandı.
Cilt kanserlerinden korunmanın en etkili yolunun güneş ışığına maruz kalmamak olduğunun altını çizen Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Güneş banyosu veya solaryumlardan uzak durulması gerekmektedir. Sağlıklı beslenme, düzenli ve kaliteli uyku, stresten uzak kalmak tüm kanser türlerinden olduğu gibi cilt kanserlerinden de korunmak için önemlidir. Yeşil çay, üzüm çekirdeği, yaban mersini, zerdeçal gibi anti-oksidan besin takviyeleri ise oluşan hasarlanmanın toparlanmasında faydası olacak desteklerdir” açıklamasında bulundu.