Başkanlık sisteminin ilk bütçesi olan 2019 yılı bütçe görüşmelerindeki sert ve kırıcı üslup, Meclisi, buna bağlı olarak da sokağı gerdi. 21.12.2018 Cuma günü de Bütçe görüşmeleri küçük yol kazaları dışında kazasız belasız hayırlısı ile sona erdi.
Mahalli İdareler seçimleri için sahaya inecek olan Vekiller de pozitif enerjilerini Mecliste bırakırlar sokağa taşımazlar ise siyasetin yükselen tansiyonu normale döner diye düşünüyorum. Halk artık eskisi gibi siyasette kayıkçı kavgası istemiyor. İlkeli duruş ve Milli çıkarlara sadakat ile birbirinin fikirlerine saygılı ve tahammül edebilen sakin bir siyaset istiyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi AKAR ile CHP Grup Başkanvekili arasında yaşanan söz düellosu içerik, üslup açısından, ayni zamanda sınır ötesi bir operasyon öncesi yapılmaması gereken bir tartışma idi.
Hulusi Paşa, halkın büyük çoğunluğu tarafından sevilen ve beğeni toplayan, insanların gönlünde taht kurabilmiş sevilen sayılan bir Genel Kurmay Başkanı. Bu tartışma kararsız diye adlandırılan birçok seçmenin kullanacağı oyun tercihinde etkili olmuştur.
Çünkü Mecliste yaşanan bu tartışma, Hulusi Paşanın şahsında darbe sever olmayanlara ve askeri vesayetin sona ermesine karşı bastırılmaya çalışılan bir öfkenin patlaması idi. Burada Hulusi Paşa değil de ayni düşünceleri taşıyan başka bir Genel Kurmay Başkanı olsaydı da manzara değişmeyecekti. Bunu bir anlık basit öfke patlaması olarak da görmeyin.
Askeri vesayet zamanlarında Askerlerin velayeti ile siyaset sahnesinde boy gösteren, darbelere ilanı aşk edenler, her on yılda bir “ Ordu göreve” diye sokaklarda yürüyenler, Hulusi Paşanın sivil olmasını hazmedemediler.
Özlem duydukları, vesayet zamanlarında, Başbakanları Albaylar halkın önünde sığaya çekerdi. Vatandaşın gözü önünde bir güzel fırçalarlardı. Akşam haberlerinde de bu olaylar son dakika haberi olarak verilir, demokrasinin (!) güzelliğinden bahsedilir idi.
Tanklar balans ayarı için yürütüldüğü zamanda, arkasından tıpış tıpış alkış sesleri eşliğinde yürürlerdi. İşlerine gelmediği zaman, Hükümetler değişirdi. İnternet sayfasından bir bildiri yayınlandığı zaman da ağızları kulaklarına varırdı. MGK toplanacağı zaman herkes pür dikkat toplantıya odaklanır, karınlarının şişini bir güzel indirirlerdi. Başbakanlar da kararları imzalar iken boncuk boncuk terler idi.
Muhalefet liderlerinin o zamanlar böyle eleştiri falan yapmalarına gerek kalmazdı. “Sokaklarda yürüyen tankları da görmüyor musunuz” diye, analarımızın öcü geliyor diye çocukları korkuttukları gibi, iktidardakilerini korkuturlardı.
O zaman, Mecliste kalkan, inen ellerin, kolların çok önemi yoktu. Yıldızı parlayan, belinde silahı olanların parmağını oynatması yeterli idi.
Hem sosyal demokrat hem de darbeci bir geleneğe sahip olmak gibi bir düşünce yapısını ancak tarih süzgecinden geçirerek günümüzde yaşadığımız tezatları ve öfke kusmalarını çözmek mümkündür.
İşin en güzel tarafı ise halkın büyük çoğunluğunun artık “Kral’ın Çıplak” olduğunu öğrenmiş olduklarıdır.