TÜİK verilerine göre Türkiye’de konut satışları hızla düşüyor.
Yani yaklaşık 15 yıldır devam eden inşaat çılgınlığının sonu gelmiş gibi görünüyor.
Gazeteler sık sık “konutta alım fırsatı” gibi başlıklar atıyor.
Haberin içeriğine bakıyorsunuz bir müteahhit ile yapılmış röportaj.
Adam serbest atış yapıyor:
“Aralık ayından sonra satışlar patlayacak!”
İyi de nereden biliyorsun diyen yok. Gazetenin iç sayfalarını karıştırınca bu adamın şirketinin reklamını görüyorsun.
Türkiye’de inşaat sektörü çökmüştür. Konkordato ilan eden şirketlerin yüzde 75’i inşaat sektöründendir.
Öncelikle bunu kabul etmek lazım. Ortada balon var, ya da yok gibi tartışmalara girmeye de gerek yok. Bu bir manipülasyondu ve bitti.
Bitiren ise ne hükümet ne de bu işi yapanlar.
Ekonomik gerçekler. Elin parası ile oluşturulan sanal zenginlik buraya kadar.
Aslında ben inşaat sektöründe çöküşü 2016 yılından beri bekliyorum ama hükümetin tek icraatı konut sektörünü desteklemek olduğu için bu iş uzadıkça uzadı.
200 bin liralık ev bankaların kredi manipülasyonu ile bir anda 300 bin, daha sonra da 600 bin liraya kadar yükseldi.
Hiç unutmam; şu anda konkordato ilan eden bir müteahhit eline hesap makinesi almış TV’de Türkiye’de konut fiyatlarında balon olmadığını söylüyordu.
Anlatırken de örnek olarak İstanbul’u Londra ile kıyaslıyordu.
Londra’da bir emlak, metrekaresi 15 bin dolar Türkiye’de ise 7 bin 500 dolar. Gördünüz mü biz, Londra’nın yarısıyız.
Fiyatı kıyasladığınız ülkeye bakın. Millî geliri 44 bin 500 dolar olan dünyanın en iyi 4 ekonomisinden biri olan İngiltere. Asgari ücretin 9 bin liraya ulaştığı bir ülke. Bu ülke ile nasıl kıyaslarsın ki?
Ayrıca sen bu inşaatları yapıp sattığın vatandaşlar parayı nereden temin ediyor? Yüzde 90 bankadan. Banka parayı nereden buldu? Yurt dışından.
Yani kimse kendi öz kaynağı ile bir şey yapmıyor.
Nitekim yurt dışından artık bankalar kolay para bulamıyor ve bulsa bile iki katı maliyette. Bankalar artık konutlar için kredi vermiyor. İpotekli satışlar yüzde 80’in üzerinde düştü. Verenler ise yüzde 3’e yakın bir faiz ile veriyor. Kaba bir hesap ile 100 bin lira kredi kullanan vatandaş 10 yıl sonunda bu parayı 370 bin lira olarak ödeyecek.
Tüm bu hesaplar bile bu işin bittiğini gösteriyor.
Kira öder gibi
Türk insanının vazgeçemediği bir felsefe vardır.
Kira ödemektense taksit öde.
Artık onun da geçerliliği kalmadı.
Konut konusunda Türkiye’nin en önemli analistlerinden Ahmet Karaduman’ın araştırmasına göre, mevcut kira ve fiyat düzeyinde yalnızca kirayı kredi geri ödemesinde kullanırsak konutun ancak 1/6’sını alabiliyoruz. Oysa 2010 yılında kira ile kredinin 1/3’ünü ödeyebiliyorduk.
Yine konut için en önemli ölçü kira çarpanı. Yani satın alınan emlak kaç yılda kendini amorti ediyor. Bu rakam 24 yıl gibi oldukça yüksek bir vadeye ulaşmış durumda. Yine 2010 yılında 15 yıla kadar düşmüştü. Hatta bazı semtlerde bu değerin bile altındaydı.
Gelelim son soruya; Daha da düşer mi?
Bu soruya kendiniz yanıt verin. Kimseye sormanıza gerek yok. Bugün mevduat faizi aylık yüzde 27. Bu çok ciddi bir rakam. Bundan sonra kolay kolay düşmesi beklenmiyor. 400 bin liraya bir ev almaktansa bu parayı bankaya yatırdığınızda 7 bin 342 lira net gelir elde ediyorsunuz. 400 bin liralık bir eve vereceğiniz kira en fazla 2 bin liradır. Yani siz bu para ile lüks 1 milyon liralık konutta kirada oturabilirsiniz.
Şimdi ben size soruyorum:
Bu faiz varken ev alınır mı?
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.