1. Haberler
  2. KÜLTÜR SANAT
  3. Kan akışını hızlandıran gösteri: Elektronika

Kan akışını hızlandıran gösteri: Elektronika

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Modern Dans Topluluğu (MDTistanbul), Süleyman Seba Kültür Merkezinde (Fulya Sanat), elektronik müziğin başrolde yer aldığı ‘Elektronika’ adlı modern dans gösterisiyle izleyicilerine sıra dışı bir deneyim yaşattı. Türk asıllı koreograf İhsan Rüstem’in, daha önce ‘Bir Başka Gece’ adlı gösteride yer alan ‘Mantra’ adlı koreografisi, Türk koreograf Evrim Akyay’ın daha önce ‘Salı’ adlı gösteride yer alan ‘Hadi’ adlı çalışmasının genişletilerek yeniden yorumlanmış koreografisi ve son olarak Güney Koreli koreograf DongKyu Kim’in ‘Heyecan’ adlı koreografisi ilk kez izleyicilerle buluştu. Elektronik titreşimleri yüksek olan bu çalışmanın koreografları DongKyu Kim, İhsan Rüstem, Evrim Akay’la gösteriye ilişkin konuştuk.

‘Heyecan’ projesi nasıl ortaya çıktı?

DongKyu Kim :MDTistanbul’un Sanat Yönetmeni Beyhan Murphy ile Güney Kore’de sahneye taşıdığım ‘Mob’ adlı dans performansını yaptığım gecede tanıştık. Performansı, İstanbul’da da sahnelememi, ayrıca İstanbul’da sahnelenecek yeni bir projede yer almamdan mutlu olacağını bildirdi. Altı ay önce ‘Heyecan’ projesi için görüşmelere başladık. Koreografinin bir kısmı Güney Kore’de hazırlandı. Proje için ilk kez geldiğim İstanbul’da da kalan kısmını tamamlayarak, dansçılarla prova sürecimiz başladı. Performansın özgün müzikleri, provalar süresince bizimle olan kompozitör Jibo Jang tarafından hazırlandı.

Projede Türk ve Kore kültüründen izler görebilecek miyiz?

DongKyu Kim: Türk ve Kore kültürü arasında toplumsal olarak çok ciddi benzerlikler olduğunu fark ettim. ‘Heyecan’ adlı koreografide anlatmaya çalıştığım şey aslında Türk ve Kore kültürünün benzerliği üzerinden açıklanabilir. Kore’de olduğu gibi Türkiye’de de çok ciddi kurallar var. Sadece yazılı kurallardan bahsetmiyorum, yazılı olmayan toplum kuralları da buna dahil. Kuralların genel mutluluğumuzu sağlamak için olduğunu unutmamak lazım. Çünkü bir toplum olarak yaşıyoruz ve aslında kurallar gerekli. Benim koreografim de bunların hepsini anlatıyor. Aslında hayatın kendisini anlatıyor da diyebiliriz.

Çalışma tarzınız hakkında neler söylemek istersiniz?

DongKyu Kim: Koreografi hazırlarken, ilham aldığım ‘his’ten yola çıkıyorum. Vücudumun nasıl hareket ettiğine bakıyorum. Hareketlere karar verdiğim anda bunu dansçılarla paylaşıyorum. Prova sürecinin sonunda, gerek dansçıların yorumları, gerekse çalışmanın akışı içinde kişisel olarak yaptığım değişikliklerin ardından boşlukları tamamlanmış bir yapıt ortaya çıkıyor.

Türkiye’de yaşadığınız bu ilk deneyimi değerlendirir misiniz?

DongKyu Kim: Bu çalışma özelinde sokak kültürünün, hareket dilimizde bir etkileşim yarattığını söylemek yanlış olmaz. Koreografinin bütün hareketlerini, dansçılarla beş gün içerisinde tamamladık. İletişim anlamında birbirimizi çok fazla anlayamıyor olsak da, dans figürleri ve hareket düzeni noktasında Türk dansçılarının gösterdikleri çalışma disiplini beni oldukça şaşırttı. Profesyonel bir dans ekibi ile çalışmak, yaptığınız işten keyif almanızı sağlıyor.

‘İzlenim ve düşünce arasında şimdiyi bulmak’

İhsan Rüstem (Koreograf): Mantra, ‘şimdiyi’ bulmak üzerine bir yapıt. Gündelik olarak karşımıza çıkan binlerce izlenim ve düşünce arasında ‘şimdiyi’ bulmak. Bir tür meditasyon diyebiliriz. İçimizdeki sessiz bir güç. Koreografinin kendisi, mevsimlerin zamanla değişmesi gibi sakinlik ve çalkantı arasında gidip geliyor. Bu da bizi bir yolculuğa çıkarıyor. Gösteri boyunca, seyircilerin, günlük hayatlarından kopup sahnede dansçıların örmekte olduğu büyünün içine çekilmelerini umuyorum. Bu olursa çok mutlu olurum. Seyircilerin, dansçıların hareketlerindeki içten dürüstlüğü, içlerine dokunacak kadar derinden hissetmelerini istiyorum. İşim gereği dünyayı gezme şansını buluyorum ve gittiğim yerlerden hiçbiri Türkiye ve Türk dansçılar kadar ruhuma dokunmuyor. Elbette bunun böyle olmasının sebeplerinden biri de benim köklerimin buraya dayanması ve bunun getirdiği aşinalık hissi. Ninette de Valois ile Türkiye’deki ilk ‘Bale’ okullarını kurmak üzere getirilenler arasında, ilk hocalarımdan olan Richard Glasstoneda yer alıyordu. Öğrenci olduğum yıllarda, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü olduğu yıllara dair çok anısını dinledim. Türkiye’de, çok fazla zorluk teşkil eden bu ortamda, yapılan işleri destekleme düşüncesine can-ı gönülden bağlıyım. Beyhan Murphy’e çok saygı duyuyorum.

 

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
Kan akışını hızlandıran gösteri: Elektronika
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!