Kadın Olabilmek
Geçen gün ünlü bir hanım yazarla yapılmış röportaj dikkatimi çekti. Çeşitli konularda fikirlerini beyan eden bu hanımefendinin ifadelerini büyük bir beğeniyle dinlerken bir sözü üzerinde epey düşünmek zorunda kaldım.
Diyordu ki:
-Evde iş yaparken bazen isyan ediyorum. Hele evi süpürürken….”ben bu dünyaya ev süpürmek için gelmedim ki. Hele yazılacak bir sürü yazım varken”
Bu sözler bana gökyüzünde tevazu ile boy gösteren gökkuşağını çağrıştırdı o an. İçinde birbirinden güzel yedi rengi saklayan o güzelim gökkuşağını. Bazen kırılıveren ve ayrışarak içini döken hemen sonra utanarak beyazlara bürünen nazlı gökkuşağı
Onu hiç gökyüzünde sadece “Kırmızı” veya sadece “Yeşil veya sadece içindeki diğer renkleri sergilerken görmediğimi düşündüm. Tüm vasıfları ile birlikte ve ahenk içinde “Beyaz” da saklanmış, temiz ve sade gökkuşağını..
Medresede talebe olduğum yıllar geldi sonra aklıma. Bir hocam vardı Allah kendisinden razı olsun. Bir sohbetinde kadın olmanın faziletlerini anlatırken şöyle demişti:
Ev Kadınlığı Çok Pozisyonlu Bir Görevdir.
-Ben, burada şu an sizin huzurunuzda sohbet veriyorum ve “Hocayım”. Ama ben çocuklarımın karşısında “Anne”, eşimin karşısında ise “Kadın”ım.
Evimde ise bir “Ev kadınıyım”. Çamaşır yıkar, ütü yaparım. Evimi siler, süpürürüm, yemek yapar bulaşık yıkarım.
Anne ve babamın karşısında bir “Evlat”, hocamın karşısında bir “Öğrenci”, sokakta bir “Vatandaş” doktorda “Hasta” büyüklerimin karşısında “Küçük” olurum.
Kadınlar âlim bile olsalar kadın olduklarını unutmamalı ve “kadın” gibi yaşamalıdır. Ev kadını olmak, sadece ev işlerini yapmaya mahkûm edilmiş değildir. Lâkin bundan şikâyet etmemeli yahut angarya gibi görmemelidir. İşlerin plânlı programlı yürütmesinin tek çözüm olduğunu farkında olmalıdır.
Tıpkı, tevazu ile yeryüzünü seyreden “GÖKKUŞAĞI” gibi.
Bence kadın, tüm vasıflarını Kadın kimliğinde sentezlemiş bir varlık olabildiği an başarıya ulaşmıştır. Ünlü bir yazar bile olsa.