KADEM, son zamanlarda eşcinsellik, toplumsal cinsiyet, cinsiyetsizleşme, İstanbul Sözleşmesi gibi konularda kamuoyunda konuşulan iddialarla ilgili açıklama yayımladı.
EŞCİNSELLİK SAPKINLIKTIR
Açıklamada toplumsal cinsiyet kavramının eşcinsellik olmadığı ve eşcinselliğin bir sapkınlık olduğu vurgulandı.
“Toplumsal Cinsiyet derken eşcinselliği ya da cinsiyetsizleştirmeyi kastettiğimiz iması akla ziyan bir iddiadır. Düzenlediğimiz eğitim ve projeler aracılığı ile mücadele ettiğimiz bu konunun müsebbibi yahut destekçisi olarak görülmek, insafsızlıktır.
Burada bizim duruşumuz çok nettir: eşcinsellik ve benzeri akımlar yaradılışa aykırı, sapkın eğilimlerdir.”
KADEM BİNASI KAMUDAN TAHSİS Mİ?
Yapılan açıklamada KADEM binasının kamudan tahsis edildiğine ilişkin iddialar ise şu iafdelerle yalanlandı:
“Dernek binamız Kadem Vakfı’nın mülküdür. Kadem Vakfı‘na yapılan bağışlarla, özel bir şahıstan satın alınmıştır. Yani kamudan tahsisli değildir. Tapu kayıtları açıktır ve ortadadır. İddialardaki gibi herhangi bir kira söz konusu değildir.”
SOROS FONLUYOR İDDİASI
KADEM, Soros tarafından fonlandıklarına ilişkin iddiaları da yalanladı.
“KADEM hiçbir uluslararası vakıftan fon almamıştır. Böyle bir başvuruda da bulunmamıştır. Ancak ülkemizde son derece rahat şekilde çalışmalar yürüten pek çok vakıf bu tür uluslararası vakıflardan fonlanmaktadır. Onların çalışma alanlarını mercek altına almak yerine KADEM’i böyle bir gündemle itham etmek asla iyi niyetli bir yaklaşım değildir. KADEM’in kaynağına dair SOROS ifadesi ise tamamen bir iftiradır.”
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ BİZ İMZALAMADIK
Yapılan açıklamada İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin ise şu ifadeler yer alıyor:
Bu sözleşmeyi adeta Kadem imzalamışçasına bir saldırı ile karşı karşıyayız. Birincisi: Bildiğiniz gibi bu sözleşmenin imzalandığı tarih 2011. O tarihte henüz KADEM kurulmamıştı. Dolayısıyla, Sözleşmenin bizim elimizden çıktığı iddiası en açık ifadeyle komiktir. İkincisi: uluslararası sözleşmeleri devletler imzalar. Biz bir devlet kurumu değil, sadece bir STK’yız. Bir sivil toplum kuruluşu olarak bu konuya bakışımız açıkça söyledir; İstanbul Sözleşmesi alternatifsiz değildir, alternatifsiz olan kadına şiddetle mücadeledir. Bu mücadelenin yasalarla uygulamaya taşınması gerekir. Bir STK olarak, kadına şiddet konusu çalışma alanlarımızdan biridir. Bu alanda devletin hukuku neyse ona göre hareket etmek; o hukuki düzenlemenin uygulamadaki olumlu ve olumsuz taraflarını da raporlandırmak çok olağan bir durum. İstanbul Sözleşmesi’nin de bizi ilgilendiren şiddet boyutuyla ilgili bir çalıştay yaptık. Burada amacımız sözleşmenin uygulamadaki sıkıntılarını tespit etmek ve önerilerimizi sunmaktı.
Sözleşmedeki cinsel yönelim ve toplumsal klişelerden arındırma gibi ifadelerle ilgili şerhimizi bulunduğumuz ortamlarda her zaman ifade ettik. Bununla birlikte bütün eleştirilere ve tartışmalara rağmen, bu sözleşme Uluslararası bir sözleşmedir ve bir üst metin mahiyetindedir. Bir çerçeve sunar, her ülke kendi örfi ve hukuki şartları içerisinde uygulamasını belirler.