Konak ilçesi Konak Mahallesi’nde, mülkiyeti Vakıflar Müdürlüğü’ne ait 120 yıllık Kaptan Mustafa Paşa İş Merkezi için yap-işlet-devret modeliyle 2016’da ihaleye çıkıldı. İhaleyi kazanan firma 12 Haziran 2016’da çalışmalara başladı. İş makineleriyle yapılan kazı çalışmaları sırasında, binanın zemininde tarihi kalıntılara rastlandı ve bölgede inşaat çalışmaları durduruldu. İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla bölgede sondaj yapılarak, kalıntılar incelendi. Yapılan incelemelerin ardından, ortaya çıkan yapıların Antik Roma dönemine ait liman hamam kalıntısı ve imparatorluk salonu olduğu belirlendi. Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, alanın mutlak korunması gerekli yerlerden biri olduğunu belirleyerek, mevcut zemin suyunun giderilmesine ve önlenmesine ilişkin ilgili uzmanlarca rapor hazırlandığı bildirildi. Ancak aradan geçen zamana rağmen, bölgede herhangi bir çalışma yapılmadı.
‘KALINTILAR HALA SU ALTINDA’
Tarihi kalıntılar gün yüzüne çıktıktan sonra bölge ile yakından ilgilenen Avukat Arif Ali Cangı, geçen yıl ekim ayında kalıntıların tespit edildiğini, aradan geçen 4 aya rağmen herhangi bir çalışma yapılmadığını belirterek, bölgenin sulara gömüldüğünü söyledi. Arif Ali Cangı, “3 Ekim’de Koruma Kurulu, buranın mutlak korunması gereken bir alan olduğunu, Antik Roma döneminden kalan bir liman olduğunu belirlemişti. Ayrıca SİT derecelendirmesi ve koruma statüsünün belirlenmesi açısından, zemin suyunun çekilmesi için çalışma yapılmasına karar vermişti. Bilgi edinme çerçevesinde yazdığım yazıya 1 Şubat’ta yanıt verildi. Cevapta Konak Belediyesi’nin bu konuda, Koruma Kurulu’na bir değerlendirme gönderdiği belirtildi. Burası su içerisinde kalmış bir yer ve 3 Ekim’den bu yana herhangi bir şey yapılmadı” dedi.
‘GELECEK KUŞAKLARA AKTARILMASI GEREKİYOR’
Anayasa’nın 63’üncü maddesine göre bu tür varlıkların korunmasının, devletin görevleri arasında olduğunu anımsatan Cangı, Türkiye Cumhuriyeti’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeleri de hatırlatarak, “Uluslararası sözleşmeler gereğince bu tür varlıklar, evrensel değerlerdir. İnsanların ortak kültürel mirasıdır. Devletin bunları tespit etmek, korumak, gelecek kuşaklara aktarma gibi sorumluluğu var” diye konuştu. Tarihi yapıların gelecek kuşaklara aktarılmasının hem hukuki, hem de tarihi bir sorumluluk olduğunun altını çizen Cangı, “Ancak ekim ayında yapılan tespitten sonra herhangi bir işlem yapılmadı. Zemin suyunun çekilmesi için hiçbir araştırma yapılmadı. Gelen giden yok. Burası suya gömülmüş vaziyette” dedi.
‘İZMİR’İN KİMLİĞİNİN TAMAMLANMASI AÇISINDAN ÖNEMLİ’
Bu duruma ‘dur’ denilmesini isteyen Arif Ali Cangı, bölgedeki çalışmaların bir an önce başlaması gerektiğine değindi. Bunun için de İzmirlinin duyarlı olmasını isteyen Cangı, “İzmirliler tarihine sahip çıkarlarsa, kurumlar da harekete geçer diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Bu yapı ile ilgili olarak ilgili kurumlarda sessizliğin hakim olduğunu savunan Cangı, “Korkarım bu bölge unutturulmaya çalışılıyor. Biz bir taraftan unutturmamaya çalışıyoruz ama bir şeylerin yapılması gerekiyor; çünkü geçtiğimiz yaz aylarında burada ciddi bir çalışma oldu. Buluntular tek tek tespit edildi. Bulunan eserler düzgünce yerleştirilmişti. Şimdi o tarihi yapıların hepsi su altında kalmış durumda” diye konuştu.
Bölgenin İzmir’in bilinen tarihini de değiştirecek niteliğe sahip olduğunu söyleyen Cangı, şöyle konuştu:
“1900-2000 yıl öncesinin bir limanından bahsediyoruz. 1900-2000 yıl önce İzmir limanı nerede varsayılıyordu, şimdi bu kalıntılar ile nereye geliyor? Buna baktığımızda İzmir’in tarihini değiştirecek bir varlıkla karşı karşıyayız. İzmir’in kültürünün, turizminin gelişmesi açısında çok önemli. Kentin kimliğinin tamamlanması açısından son derece önemli. O nedenle sahip çıkmak gerekiyor.”