“İstanbul’u yönetmek için irade lazım. İstanbul’u yönetmek için bilgi lazım. İstanbul’u yönetmek için deneyim lazım, Üçü kimde var? Ekrem İmamoğlu’nda.” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’nu Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterme kararının sıradan bir karar olmadığını aktardı.
Aday adaylarının da son derece değerli olduğunu ve onlara da şükran borçlu olduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Sonuçta bir kişi için karar vereceksiniz. O nedenle aday adaylarımızı da yürekten kutluyor, onlara da hepinizin huzurunda selamlarımı ve saygılarımı sunuyorum.” diye konuştu.
İstanbul’un, şairlerin, yazarların, ressamların ilham kaynağı olan bir kent olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, “İstanbul’a aşık olursunuz. İstanbul sizi yüreğinizden yakalar. Böyle bir kenttir, böyle bir metropoldür. İstanbul, Fatih’in fethettiği ve bize emanet ettiği bir kenttir İstanbul. Fatih’in bir portresi vardır. Bir gülü ya da karanfili koklarken. O İstanbul’un ne olduğunu, İstanbul’un nasıl korunması gerektiğini bilen bir devlet adamıydı ve İstanbul’u onun koyduğu ilkeler, onun verdiği ruhla yönetmek zorundayız. Fatih, İstanbul’u aldığında Haliç’te koyun otlatmayı yasaklamıştır, doğaya zarar verilmesin diye. Dolayısıyla İstanbul’u alan kahraman İstanbul’un ne olduğunu çok iyi biliyordu. Boğaz’ı, Adalar’ı, Marmara Denizi ile dünyanın en güzel kentlerinden birisidir İstanbul.” dedi.
“İstanbul, ihanet edilmemesi gereken bir kenttir”
İstanbul’un güzelliklerine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
“Boğaz’ı gezersiniz, 1-1,5 saatlik bir vapur seyahati; o güzellikleri izlerken sizin şair olmamanız mümkün değil. Geçmişe gitmemeniz mümkün değil. Geçmişinize gidersiniz, o yalılar, manzaralar, insanlar, martılar, martılara ekmek atan fidan gibi gencecik çocuklar. Hep beraber İstanbul’u doya doya seyrederiz. Böyle bir İstanbul var. Üniversitelerin, medyanın, sanatın merkezidir aynı zamanda İstanbul. Birden fazla üniversite var, yüzlerce demiyorum ama şu anda sayısını bilmiyorum kaç üniversitemiz var- çok sayıda üniversitenin olduğu bir kenttir, medyanın merkezidir, kültürün ve sanatın da merkezidir aynı zamanda İstanbul. Şimdi mi böyle? Hayır. Tarihsel derinliği içinde o kültürel zenginliğini hep korumuştur ve korurken de onun üzerinde yeni şeyler eklemiştir, yeni yazarlar, yeni ressamlar, yeni öykücüler. Yani sanatın 7 dalını İstanbul’da görmek, İstanbul’da yaşamak mümkündür. Yönetenlerin ‘Biz sana ihanet ettik’ itirafında bulundukları bir İstanbul. Bunu itiraf ettiren İstanbul’un ruhudur, kimliğidir aslında. O ruha ve o kimliğe baktığınızda yıllardır yönettiğiniz bir kentte nasıl ihanet ettiğinizi görüyorsunuz ve bunu İstanbul size itiraf ettirmek zorunda kalıyor ve çıkıp bu ifade tarihin tozlu sayfalarında değil, günümüzde hepimizin gördüğü, hepimizin bildiği bir tanım olarak önümüze konuyor. Dolayısıyla İstanbul, ihanet edilmemesi gereken bir kenttir, korunması gereken bir kenttir. Doğasıyla, kültürüyle, edebiyatıyla, deniziyle ve ormanlarıyla, bütün canlılarıyla korunması gereken bir kenttir.”
“İstanbul’u yönetmek sıradan bir olay değildir”
İstanbul’un trafik sorununa değinen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Çalışanların zamanlarının büyük kısmını trafikte geçirdikleri bir kenttir İstanbul aynı zamanda. Oysa çalışanlar çok kısa süre içinde işlerinin başına gitmek isterler ama bu tablo bugün yaşanmıyor. Bu tablonun değişmesi lazım. İnsanlar hayatlarının önemli bir kısmını yollarda değil çalıştıkları mekanlarda geçirmeliler, sohbet etmeliler ve konuşmalılar, hangi projeleri ürettiklerini, neyi nasıl yaptıklarını, akıl akıldan üstündür felsefesi içinde masaya yatırıp konuşmalılar ama siz hayatın büyük kısmını trafikte geçirirseniz bunların gerçekleşme şansı çok zayıftır.”
İstanbul’un aynı zamanda tarihi, doğası, kültürü yağmalanan bir kent olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, “Bunu düzeltmek zorundayız. Bu tarihi bir görevdir. Bu tarihi görevi üstlenen kişinin de ciddi sorumlulukları vardır. İstanbul’u Fatih aldı, yağmalatın diye almadı. Denizleri halka kapatın diye almadı. Yeşillikleri yok edin diye almadı. İstanbul’u beton İstanbul’a döndürün, dönüştürün diye almadı. İstanbul’u yaşatın, gelecek kuşaklara güzel bir İstanbul verin diye aldı. İstanbul’u yönetmek sıradan bir olay değildir.” ifadelerini kullandı.
“Deneyimle çözeceğiz”
“Bunları nasıl yapacağız?” diye salonda bulunanlara soran Kılıçdaroğlu, “13 Kasım 1918… Gazi Mustafa Kemal, Haydarpaşa Limanı’na gelir. Bir istimbota binip Sarayburnu’na gider ve bakar ki İstanbul’u işgal edenlerin gemileri, zırhlıları Dolmabahçe’ye karşı konuşlanmışlar. Gazi Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918’de ‘Geldikleri gibi giderler’ sözünü İstanbul’da kullanmıştır. İstanbul bu açıdan da bizim Kurtuluş Savaşı’nın mihenk taşlarından birisidir ve Gazi onları geldikleri gibi göndermiştir. İstanbul böyle bir kenttir ve saydığım sorunlar, yapmamız gerekenler, bunları yapabilir miyiz? Elbette yaparız. Bütün sorunları çözebilir miyiz? elbette çözebiliriz. Neyle? Bilgiyle. Neyle? Birikimler. Neyle? Deneyimle çözeceğiz.” şeklinde konuştu.
“İstanbul için yapacağımız çok şey var”
Kılıçdaroğlu, “Eğer bilginiz varsa, İstanbul’u biliyorsanız, bir metropolün özelliklerini biliyorsanız, İstanbul eğer üç imparatorluğun başkentliğini yapmışsa, İstanbul dünyanın en köklü, en kültürlü, tarihsel zenginliği olan dünyadaki ender kentlerden birisidir. Dolayısıyla İstanbul ile ilgili karar alırken, bu tarihsel kültürü her zaman göz önünde tutmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Geçen ay Viyana’ya gittiğini, burada Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig ile kısa bir sohbetlerinin olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“İstanbul’u çok seviyor. Türkiye’yi de çok seviyor. Dedim ki ‘İstanbul ana kent belediye başkanı olsanız ne yaparsanız?’ ‘İki şeyi süratle yaparım’ dedi. ‘Bir İstanbul’un kültürünü, tarihsel zenginliklerini ortaya çıkarırım. İki, İstanbul’un trafik sorununu çözerim. Buralara yoğunlaşırım. Çünkü İstanbul sıradan bir kent değil…’ Yönetecek kişinin kentiyle kavga etmesi değil, bütün kenti kucaklaması lazım. Ekrem İmamoğlu arkadaşımız böyle bir yapıya, karaktere sahip mi? Evet. Örnek Beylikdüzü. Beylikdüzü’nün tepesine kırlangıcı oturtan arkadaşımız. İstanbul’u seven ve İstanbul için çaba harcayan arkadaşımız. Dolayısıyla İstanbul için yapacağımız çok şey var. Para var mı bunları yapmak için? Kesinlikle var. Geçen hafta bizim bir belediyemiz var. Erzurum Çat’da. Küçük belediyelerden birisi. O dar bütçeyle Çat’ı Batı’nın uygar kentlerinden birisi haline getirmiş. İslam Eserleri Müzesi’nden tutun belediye binasına kadar her şeyi kendi imkanlarıyla yapmış. Eğer kul hakkına müdahale etmezseniz, kul hakkı yemezseniz İstanbul’un milyarları vardır, İstanbul’un sermayesi vardır, İstanbul’un gücü vardır. Dolayısıyla bunu Ekrem İmamoğlu arkadaşımız büyük bir yetkinlikle yerine getirecektir. Üreten ve istihdam yaratan belediyecilik. Bizim belediyecilik anlayışımız orada. Üreteceksiniz ve istihdam yaratacaksınız. Örnek mi istiyorsunuz? Kim ‘Bana bu konuda en güzel örneği verebilir?’ diye düşünüyorsa Beylikdüzü’ne gidebilir. İstihdamın nasıl yaratıldığını, işsizliğin nasıl azaltıldığını, üretimin nasıl yapıldığını herkese gösterebilirsiniz.”
“Tasarrufun yerinde yapılması gerekiyor”
Kemal Kılıçdaroğlu, belediyeciliğin üretmek ve istihdam yaratmak anlamına geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Üretmek illa fabrika kuracağım anlamına gelmez. Fabrika da kurabilirsiniz, kütüphane de, kreş de hayatın her alanında, kentlinin istediği her türlü yatırımı yaparak istihdam yaratabilirsiniz. Binlerce evladımız ‘İşim yok’ diye ortalıkta gezmeyecek. İstanbul’un ve İstanbul’u yönetecek olanların bir de böyle bir sorumluluğu var. Zaman zaman takılırlar, eleştirirler Kadıköy’ü, Beylikdüzü’nü, Beşiktaş’ı, Sarıyer’i eleştirirler. Niye eleştirirler? ‘Efendim oralarda oturanlar kaymak tabaka’ diye de eleştirirler. İyi de kardeşim, 20-25 yıldır İstanbul’u yönetiyorsun bütün İstanbul’u kaymak tabakasını yapsana. Elinden tutan mı var? Bütün İstanbul’u yaşanabilir bir kent haline getirmek İmamoğlu’nun sorumluluğundadır. O yapacaktır, göreceksiniz. Ben, arkadaşlarımın tamamı kendisine güveniyoruz. Çünkü harcanan her kuruşun yerinde harcanması gerekiyor. Tasarrufun yerinde yapılması gerekiyor. İsraftan kaçınılması gerekiyor ve İstanbul’u dünyanın en önemli metropolleriyle yarışır hale getirecektir. Herkesin İstanbul’a gülerek, oynayarak gelmesi lazım ve keyifle ayrılması lazım.”
İstanbul’u ve İstanbulluyu sevdiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, bütün belediye başkanlarından göreve geldiklerinde tüm beldeye ayrım yapmadan hizmet vermelerini istediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, “Sana oy versin, vermesin. Kentin bütün nimetlerinden herkes yararlanmalı ama pozitif ayrımcılığı yoksul mahallelere daha fazla yapacaksın. Yoksul mahallelerde oturan anne de çocuğunu güven içinde bırakacağı bir kreşi tercih eder. Bütün bunların hepsi yapılacaktır. İkinci istediğimiz bir şey daha var. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Bunu da zaten Ekrem İmamoğlu yapıyor.” diye konuştu.
Yerel yönetimlerde çoğu ilk projeleri başlatan bir gelenekten geldiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nun 5 yıl içinde İstanbul’da bir tarih yazacağına inandığını sözlerine ekledi.
“Bu yolculuğun sonunda kazanan İstanbullular olacak”
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu da tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, bugünün tarihi bir gün olduğu, çünkü burada tarihi bir yolculuğa başladıklarını ve bu tarihi yolculuğun sonunda zafere ulaşacaklarını ifade etti.
Bu yolculuğun sonunda kazananın İstanbulluların olacağını belirten İmamoğlu, adaylığını “onurlu bir görev” olarak gördüğünü ve bundan dolayı CHP’lilere, CHP İstanbul İl Örgütü ve ilçe örgütlerine, ilçe belediye başkanlarına, partinin yöneticilerine ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür etti.
“Asgari ücret 2 bin 200 TL olacak”
Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un geleceği için yeni bir sayfa açmanın zamanının geldiğini belirterek, “Bu şehir ancak, genç, dinamik, yeni nesil bir yönetici tarafından yönetilebilir.
Ben İstanbul’u yeniden küresel iddia sahibi bir marka kent haline getirmek için adayım. İstanbulluların mutlu ve özgür olmaları için adayım. İstanbul’un ekonomisini büyütmek, iş olanakları yaratmak ve gençlerin yeniden umudu haline getirmek için adayım. İstanbul’u yaşanılır bir çevreye kavuşturmak, dünyanın yetenekli insanlarını ve kalıcı yatırımları çekecek bir cazibe merkezi yapmak için adayım.” diye konuştu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’un geçen haftalarda dile getirdiği “1 Ocak 2019’dan itibaren CHP’li belediyelerin olduğu bütün yerlerde asgari ücret net 2 bin 200 TL olacak” açıklamasına atıf yapan İmamoğlu, göreve başladığı gibi bunu hayata geçireceğini ve geçen üç aylık farkın da yatırılacağını söyledi.
“Benim etrafımda kendiliğinden oluşan İstanbul ittifakıdır”
“Sandık başına gitmekten vazgeçmiş, ‘ne yapsam olmuyor’ diyen, umutsuzluğa kapılmış tüm hemşehrilerime buradan seslenmek istiyorum” diyen İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yok öyle şey. Birlikte çalışacağız ve birlikte kazanacağız. Zafer hepimizin olacak, başaracağız. Ben İstanbul gibi devasa bir kenti yönetmeye talipsem, hem de ‘İstanbul’u herkesten daha iyi ben yönetirim’ diye iddiamı yüreklice ortaya koyuyorsam, bunun nedeni benim etrafımda kendiliğinden oluşan ve her geçen gün çığ gibi büyümekte olan büyük İstanbul ittifakıdır. Her siyasi görüşten insanın bir araya geldiği İstanbul ittifakıdır.”
İmamoğlu’nun 5 büyük somut hedefi
Ekrem İmamoğlu, belediye başkanı seçildiğinde 5 yıl içinde çok ciddi değişimleri gerçekleştireceğini öne sürerek, şöyle konuştu:
“Peki bunu nasıl başaracağım? Planlarım projelerim, vaatlerim neler? Yine böyle bir araya geleceğiz ve sizlere kapsamlı projelerimi ve o projeleri nasıl yapacağımı tek tek detaylarıyla anlatacağım. İstanbul’la ilgili 5 büyük hedefimi, plan ve projelerimi uzun uzun sizlere
anlatacağım. Evet, 5 büyük somut hedefim var: İstanbul’un ulaşım ve trafik sorununu çözmek. İstanbul’daki kent yoksulluğu ile mücadele etmek ve pahalı yaşamı ucuzlatmak. İstanbul’da doğru kentsel planlama ile çevre, imar ve deprem sorunlarını çözmek. İstanbul’un işsizlik sorununu çözmek, yeni ekonomi ve yaratıcı endüstriler için İstanbul’u bir çekim merkezine dönüştürmek. İstanbul’un yaşam kalitesini yükseltmek, kültür, sanat ve spor faaliyetlerini, İstanbul’un tamamına yaymak.
Peki bunları nasıl yapacağım? 5 temel yönetim anlayışıyla, her şeyden önce bir Kent Anayasası’yla. Toplumsal uzlaşmayla yazacağımız yeni bir mutabakat belgesiyle. Kente özen ve insana saygıyla. Demokratik katılım ve ortak akılla. Sürdürülebilirlik ve inovasyonla. Yaşam kalitesi önceliği ile.”
“Bu yolculuğun nihai kazananı ‘İstanbul ittifakı’ olacak”
Trafik sorundan işsizliğe, gelir adaletsizliğinde yaşanılabilir bir şehir konusuna kadar çok önemli çalışmalar yapacaklarını anlatan İmamoğlu, İstanbul’u küresel bir çekim merkezi yapmanın mümkün olduğunu söyledi.
Ekrem İmamoğlu, şunları kaydetti:
“Hep birlikte biz bunu yapabiliriz. Bugüne kadar başardık. İstanbul’da da başaracağız. Bu yolculuğun nihai kazananı sizler olacaksınız, ‘İstanbul ittifakı’ olacak. Gençler, umudum sizlersiniz. Sizleri yanımda istiyorum. Bu yolculukta el ele, kol kola vereceğiz ve siz kazanacaksınız. Bugünden itibaren kampanyama destek vermenizi istiyorum.
Kadınlar, İstanbul tam anlamıyla kadın dostu bir kent olacak. Kadınların yönetimde eşit temsil edilmeleri desteklenecek. İstanbul, kadınlar için güvenli hale gelecek. Siz olmadan kazanmamız imkansız. Bu yolculuğun sonunda asıl kazanan siz olacaksınız. Ben kadınların emeğine, inancına ve değiştirici gücüne çok inanıyorum. Ve tüm İstanbullular, kimseyi ayırmayan, herkesin sesine kulak veren, ortak akılla herkesin ortak menfaatine çözümler üreten ve kesinlikle sizlere değer veren, emanetinize ve kaynaklarınıza sahip çıkan, israfa son veren bir yönetim inşa edeceğiz. Allah yardımcımız olsun.”