Ekonomik gelişmeler açısından kötü bir yılı geride bırakan Türkiye, 2019’dan umutlu. İş dünyası da 2019’da olumlu tabloyu görüyor. Alternatif Bank Genel Müdürü Kaan Gür, geçen yılın ikinci çeyreğinden itibaren başlayan dalgalı süreçte, uzun süredir de görülmeyen bir volatil dönemde bankacılık sektörünün, iyi bir sınav verdiğini söyledi.
Bu dönemde Türk bankacılık sektörünün daha pozitif ayrıştığını ifade eden Gür, “Sektörde 30. yılını idrak eden bir bankacı olarak, kriz ortamını, türbülansı çok iyi yöneten, bu konuda çok deneyimli, çok soğukkanlı, kendine güvenen bir bankacılık sektörünün olduğunu görüyorum. Sermaye yeterlilikleri olsun, regülatif anlamda bulunduğu konum olsun, başarıyla sınav vermemizin arkasındaki en önemli etmenlerden birisi bu idi. Faizlerin yönünün aşağı dönmesinde, CDS’lerin gerilemesinde ve güvenin tekrar perçinlenmesinde sistematik çalışmanın ve dirsek temasının olduğunu bilmemiz gerekir” diye konuştu.
Gür, bu yılın ikinci yarısından itibaren ekonomide belli bir dengelenmeden sonra büyümeye geçişin görüleceğini söyledi. 2019’un, Türkiye ekonomisinin büyüyeceği bir yıl olacağını, sonraki dönemlerde ise daha pozitif büyümelerin gözleneceğini ifade eden Gür, hükümetin ve ekonomi yönetiminin; mali disiplini koruyacağını, sıkı para politikası duruşunun devam edeceğini ve enflasyondaki gelişmeleri de çok yakından takip ederek gerekli aksiyonları alacağını kaydetti.
Gür, bu yıl enflasyonun yüzde 18’e gerileyebileceğini, büyümenin de yılın ikinci yarısından sonra yükselerek yüzde 1 seviyesinde bir rakamın görülebileceğini bildirdi. Kaan Gür, son dönemde yaşanan kredi yapılandırması ve konkordato konularına ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu: “Firmaların ödeme niyeti var, arızi bir zorluk yaşıyor, ciro yaratma kabiliyeti gerilemiş, karlılıklarda erozyon oluşmuş ama işin kendisi iyi, işin başındaki patron yüksek moraliteyle işi sahiplenmiş. Bu firmaya ya da gruba destek verme zaten bankacılığın olmazsa olmazıdır. Bankacılık sektörü, bu ihtiyacı gördüğünde zaten proaktif davranarak müşterileri ile görüşmeler yapıyor. Konkordato sürecindeki firmalarla bankacılar olarak konuşarak ihtiyacı doğru tespit edip olması gereken desteği, finansal yapılandırmayı sağlayacak ortamı ve onlara cesareti de veriyoruz. Alternatif Bank olarak bu konuda seçici davranıyoruz.”
Kaan Gür, global anlamda 2019’un, büyüme beklentilerinin aşağıya geçildiği, herkesin temkinli baktığı bir dönem olacağını söyledi. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının devam ettiğinin de gözden kaçırılmaması gerektiğini belirten Gür, “Türkiye, tüm bu çetin süreçte politik ve jeopolitik alanda pek çok zoru başarıp yoluna azimle devam eden bir ülke. Bunu unutmamak lazım. Biz kendimize dışarıdan bakmayı ve takdir etmeyi beceremiyoruz. Çok iyi işler yapıyoruz. Tabii ki temkini elden bırakmayalım” dedi. Gür, yılın ikinci yarısından itibaren yatırımcı anlamında pozitif işaretlerin görüleceğine işaret etti.
İnşaat sektörünün son yıllarda yaşadığı sorunlara dikkati çeken Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Başkanı Celal Koloğlu, döviz kurlarındaki artış nedeniyle malzeme fiyatlarında enflasyon rakamlarının üzerinde fiyat yükselişleri görüldüğünü bildirdi. Koloğlu, işlerin durma noktasına geldiği bir dönemde hükümet tarafından önemli bir adım atıldığını ve sözleşmelerin tasfiyesine ilişkin düzenleme yapıldığını vurgulayarak, “Bu düzenleme, firmalarımızın geleceğe dönük plan yapmasına imkan sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. Fiyat farkı konusunda da yapım işinin özelliklerine ve malzemelerin ağırlık oranlarına göre katsayının belirlendiği bir sistem geliştirilmesi gerektiğini belirten Koloğlu, gerçekçi bir fiyat farkı uygulanmasının yükleniciyi korumasının yanında, yatırımların devamını ve tamamlanmasını sağlayacağını dile getirdi.
Celal Koloğlu, bu yıla ilişkin beklentilerini paylaşırken de “2019 sürdürülebilir ve dengeli büyümeye odaklanan ekonomi politikalarının hayata geçirileceği bir yıl olacaktır” değerlendirmesinde bulundu. Ekonominin 3 yıllık yol haritası niteliğindeki 2019-2021 yıllarını kapsayan Yeni Ekonomi Programı’nda 2019’un “dengelenme yılı” olarak belirlendiğini hatırlatan Koloğlu, şöyle devam etti: “Yerel seçim sürecinin tamamlanması, döviz ve faiz oranlarındaki normalleşmenin etkisi ve Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı kapsamında enflasyon hedeflerinin ve diğer yandan yapısal reformların hayata geçirilmesiyle Türkiye ekonomisinin olumlu yönde seyredeceğine inanıyoruz.”
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, enflasyonla mücadelenin 2019’da da aynı şekilde devam etmesini arzu ettiklerini vurgulayarak, “Bunu ne tek başına kamu, ne de tek başına özel sektör yapabilir. Sorumluluk ve görev hepimizindir. TOBB ve odalar-borsalar, milli bir dayanışma içinde 2019’da da Hazine ve Maliye Bakanlığımızın Enflasyonla Mücadele Programına desteklerini sürdürecektir. Zira enflasyonla mücadele işsizlikle, yüksek faizle ve artan girdi maliyetleriyle de mücadele demektir” dedi.
Kasımda 44.7 olarak kaydedilen İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI, aralıkta 44.2 olarak ölçüldü. Veriler sektörün faaliyet koşullarının yavaş seyretmeye devam ettiğini gösterdi. İki göstergede de yavaşlama önceki aya göre hafif gerçekleşti.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından Türkiye ve Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) anketlerinin Aralık 2018 sonuçları açıklandı. Eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği anket sonuçlarına göre, kasımda 44.7 olarak kaydedilen İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI, aralıkta 44.2 olarak ölçülerek sektörün faaliyet koşullarının yavaş seyretmeye devam ettiğini gösterdi. Zorlu faaliyet koşulları üretim ve yeni siparişlerin daha da yavaşlamasına neden oldu. Ancak her iki göstergede de yavaşlama önceki aya göre hafif gerçekleşti.
Yeni ihracat siparişlerindeki ivme kaybı toplam yeni iş hacmine kıyasla daha sınırlı gerçekleşmeye devam etti. Üretimdeki yavaşlama sonucu istihdam 2018 sonunda da azalmaya devam etti. Ayrıca satın alma faaliyetleri de aralık ayında yavaşlamayı sürdürdü. Döviz kurunun görece istikrarlı seyri, girdi maliyetleri enflasyonunun daha da düşmesini sağladı. Girdi fiyatlarındaki artış hızı, eylüldeki rekor seviyesinden sonra aralıkta üst üste üçüncü ay geriledi ve Eylül 2016’dan bu yana en düşük düzeyde gerçekleşti. Maliyet enflasyonundaki gerileme, imalatçıların talebi canlandırmak için müşterilerine indirim yapmasına olanak sağladı. Böylece nihai ürün fiyatları yaklaşık son altı buçuk yılda ilk kez geriledi.
İSO İstanbul İmalat PMI ise kasımda 44,1 olarak ölçüldüğü seviyesinden 45,2’ye yükselerek İstanbul imalat sektörünün faaliyet koşullarındaki bozulmanın son 4 ayın en düşük hızında gerçekleştiğine işaret etti. Üretim, yeni siparişler ve istihdamdaki yavaşlamanın daha sınırlı olması manşet endeksteki yükselişi destekledi. Aralık ayında üretimdeki ivme kaybı, ağustostan beri gözlenen en düşük oranda gerçekleşti. Toplam yeni siparişlerdeki yavaşlama aralıkta hız kesmeye devam etti ancak yeni ihracat siparişlerindeki oldukça ılımlı yavaşlamayla kıyaslandığında çok daha güçlü şekilde gerçekleşti.