İkisi de Türk kızları. Mesut Özil gibi, Avrupa’da yaşayan sayısız yetenekli Türk gençlerden sadece ikisi. Kendi bireysel çalışmalarını sürdürürken DMC’nin teklifi ile bir araya geldiler ve kız kıza şarkı söylediler. Seslendirdikleri şarkı ise Ajda Pekkan’ın ilk 1979 yılında seslendirdiği bir klasik: “Yeniden Başlasın”.
Türkiye’de nerdeyse ilk kez pop müzikte iki genç kızın bir şarkıda bir araya geldiğini gördük. Bu tarz projeler müzik dünyası adına heyecan verici ve klişeleri yok eden bir projeler. Hep aynı solistleri ve aynı şarkıları dinlemekten sıkılmışken Ajda klasiği “Yeniden Başlasın”ı yorumlayan Seçil Gür ve Su pop müziğe güzel bir renk getirdiler. Bu hafta ki konuklarımız bu güzel projeye imza atan Seçil Gür ve Su.
“Yeniden Başlasın” klasiğini yorumlama teklifi geldiğinde ne hissettiniz?
Seçil Gür: Çok sevindim. Ben Ajda Pekkan’ın büyük bir hayranıyım. Küçükken “Ben de Ajda Pekkan olacağım” derdim. 29 Aralık 2017’de ilk şarkım “Deli Yangın”la çıkış yapmıştım. Sene dolmadan hareketli bir şarkıyla çıkalım, dinleyicilerimizle buluşalım dedik. Türkiye’deki kadının bir projesi oldu.
Su, biraz seni tanıyalım…
Su: İngiltere’de doğup büyüdüm. Küçük yaştan beri bale, piyano dersleri alıyorum. Hayatım boyunca hep sahnede olmak istemiştim. 15 yıldır müzikle uğraşıyorum. İngiltere’de müzikallerde sahne alıyordum. Bütün hayatım İngiltere’de geçti diyebilirim, son bir yıldır Türkiye’deyim. “Yeniden Başlasın”, Türkiye’deki ilk müzik çalışmam. Güzel sanatlar tiyatro bölümü okudum ve ayrıca şan dersleri aldım. Annem ve babamın isteği üzerine 17 yaşında bir güzellik yarışmasına katıldım ve 35 kız içerisinden 6. oldum. Sonra Londra’da Miss Turkey’e katılıp 2. oldum. Ama en sevdiğim şey tabii ki müzik ve jazz. Ben İngiltere’de yaşarken hep nostaljik Türkçe şarkılar dinliyordum. Çocukluğum hem Kenan Doğulu, Erkin Koray, Tarkan, Sezen Aksu gibi yorumcuları dinleyerek geçti.
Nasıl bir araya geldiniz?
Seçil Gür: Müzik şirketimiz bizi bir araya getirdi. Samsun Demir bana Su’dan bahsetti; “böyle bir proje yapalım” diye. Instagram’dan baktım acayip güzel bir kız, bunu kaçırmayayım dedim. 21 Eylül günü beraber yorumladığımız “Yeniden Başlasın” dinleyicilerle buluştu. Şarkıyı da şirket seçti. Düzenlemeyi ise Tarık İster yaptı.
Su: Şu sıralar Müjdat Gezen’in oyununda oynuyorum ben. Patronun sekreteri rolündeyim. Önceki oyunlarında da vardım. Bir akşam eğlenip şarkı söylüyorken keşfedildim. Bir arkadaş beni videoya çekmiş paylaşmış. O video sonrasında DMC’ye kadar gitti iş. Bir akşam yemeğinde Samsun Demir ile tanıştık. “Seçil Gür ile düet yapın” dediler. Ben de hemen kabul ettim. Ben aslında Türkiye’ye tatil için gelmiştim. Bir hafta kalıp dönecektim. “Bir iki ay kalayım” derken buralara kadar geldim. Normalde geldiğimde en fazla yılda bir hafta kalıyordum. Türkiye çok güzel bir ülke.
Birlikte çalışmanın zor gelen yanları oldu mu ve ilk tanıştığınız an ne hissettiniz?
Seçil Gür: Ben hayata kötü gözle bakan biri hiç olmadım. Herkes yaşar bu hayatta; kimi kendini az gösterir, kimi fazla gösterir. Bu da insanla alakalı olan bir şey değil, Allah’ın nasip ettiği bir şeydir. Su ile ilk stüdyoda bir araya geldik. Ben tanıştık ve stüdyoya gireceğiz modundaydım. Ters bir kız çıksa bile yine devam ederdim, çünkü profesyonelce bakıyorum işime. Su ile de enerjimiz tuttu, tutmasaydı da yine bu proje olurdu.
Su: Ben Seçil ile ilk karşılaştığımda heyecanlıydım. Ben de enerjimiz tutmasa yine devam ederdim. Seçil çok iyi ve çok yetenekli.
Bu proje devam edecek mi?
Seçil Gür: Henüz 3 ay önce tanıştık. Çok yeni bir proje. Devam edecek mi bilmiyoruz ama olabilir. İlerleyen zamanlarda göreceğiz
Türkiye’de ve dünyada kimlerle düet yapmak isterdiniz?
Su: Barış Manço ile düet yapmak isterdim. Keşke yaşasaydı ve bu fırsatı yakalasaydım.
Seçil Gür: Ceza ile düet yapmayı çok isterdim. Klasik müzikten sonra 90’lar pop haricinde en sevdiğim müzik tarzı rap. Hep rap dinliyorum.
Seçil Gür’ü ilk “O Ses Türkiye” yarışmasında gördük, o yarışmanın sana bir katkısı oldu mu sana?
Seçil Gür: Hiçbir katkısı olmadı. Yarı finale kadar gittim ve 5,5 ay yarıştım. Ben orada kendimi gösteremedim. Orhan Gencebay’ın şarkısını yırtık pantolonla falan okumak istedim, ama bir konsept vardı. Şarkıya uygun bir kıyafet giymem gerekiyordu. Birtakım kuralları vardı ve istediğim gibi çıkamadım sahneye. Ben zaten MFÖ var diye girdim o yarışmaya. Onların olduğunu duyunca “Allah!” dedim. Anılarımın kahramanları diye seçmiştim hatta. Onları çok seviyorum. Sonuç olarak girdik ve eğlendik.
Türkiye’de yarışmalardan birinci olup da star olan yok herhalde.
Seçil Gür: Türkiye’de yarışmalardan birinci olup da star olan bir tek rahmetli Barış Akarsu var.
Bundan sonra ne yapacaksınız?
Seçil Gür: Çok çok çok uzun bir yolum olduğunu düşünüyorum. Müziğin zamanının, yerinin ve yaşının olmadığını düşünüyorum. Hep müzik yapmak istiyordum ve her zaman da isteyeceğim. Hayatım boyunca hep çok çalıştım, hep çok çalışacağım. Bir slow şarkı hayalim var, çok güzel de bir şarkımız var. İlerleyen zamanlarda bir slow şarkıyı dinleyiciyle buluşturmak istiyorum.
Su: Yeni bir proje veya yeni bir şarkıyla çıkabiliriz. Şu an rol aldığım tiyatro var.
A Haber’in Flash Transferi
Uzun zamandır HaberTürk TV’de hazırlayıp sunduğu tarih odaklı programlarla dikkatleri çeken ve ciddi bir fan kitlesi oluşturan Cansu Canan Özgen geçtiğimiz hafta A Haber ile anlaştığını açıkladı. Cansu Canan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Yeni dönemde A Haber’de güzel projelerle karşınızda olacağız” diyerek kanalla anlaştığını duyurdu. A Haber’in bu atağı çok ciddi ve güzel bir atak oldu, çok iyi bir reyting başarısı daha alacağı kesin.
HaberTürk ise ciddi düşüşüne devam ediyor. Ben bu kanaldaki düşüşü anlamıyorum, iki hafta önce Ciner Medya Grubunun satıldığına dair haberler çıkmış, Nagehan Alçı bu haberi yalanlamıştı. Önce gazetesini kapatan grup televizyon alanında ardı ardına kayıplar yaşamıştı. Kanalda izlenen bir Didem Arslan Yılmaz kaldı bir de Fatih Altaylı. Zaten kanalı şu an tek başına Didem Arslan Yılmaz götürüyor, o da giderse vay kanalın haline.
Bunu hep söyledim, söyleyeceğim de. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar çok haber televizyon kanalı yok. Bu haber kanallarını reklam piyasası kaldıramıyor. Bir diğer önemli sıkıntı ise bu haber televizyonları birbirinin kopyası yayın yapıyorlar. Öznel ve özel bir yayıncılık yok. Hep aynı tarz programlar ve aynı konuşmacıların oradan oraya koşturduğu bir kanal silsilesi. Tematik televizyonculuğun gerekliliği olan tematik programlardan yoksun kendi kendine takılan kanallar oldu haber kanaları. Böyle devam ederlerse bir iki sene içinde teker teker kapılarına kilit vurur bu kanallar.
TRT World Forum’un Ardından
Bu yıl ikincisi yapılan TRT World Forum 600’ü aşkın üst düzey düşünce kuruluşu temsilcisi, politika yapıcı ve akademisyenin katılımıyla tamamlandı. İkinci yılında küresel bir marka olmayı başaran forumun ardından TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, Türkiye’nin, oturumlarda dünyadaki adaletsizliğe karşı önlem olabilecek siyasi modelleri sunduğunu dile getirirken, forumda hakim, egemen siyasi anlayışa karşı alternatif çözüm önerileri getirildiğini kaydetti. Bu forum çok ciddi bir etkinlik oldu. Son bir yılda TRT’de yaşanan değişimde İbrahim Eren ve ekibinin katkısı çok net bir biçimde kendisini göstermeye başladı. Payitaht Abdülhamit yeni sezona bomba gibi başlarken, Pelin Çift ile Gündem Ötesi özel kanallara meydan okuyor. Tüm dizilere averaj atan Diriliş’i konuşmuyorum bile.
TRT sosyal medyaya çok önem vermeye başladı. En son TRT Arşiv’i snapchate ekleyen kurum, sosyal medyanın tüm platformlarında ciddiyetini gösteriyor. TRT Müzik Televizyon kanalı sosyal medyayı içine alan interaktif programlara önem vermeye başladı. TRT Spor kanalın sempatik yapımcısı Deniz Satar’ın fan kitlesi her geçen gün artıyor. Gençlerin ona olan sevgisi çok büyük. Deniz Satar’ı ben de çok yakından takip ediyorum, TRT içinde sosyal medyayı en güzel kullanan sunucu diyebilirim. TRT Spor’da “Spor Sabahı” programını mutlaka izleyin. Bana sorarsanız TRT böyle devam ederse bir iki yılda çok ciddi bir patlama yaşayacak.
Öte yandan aldığım duyumlara göre 2019 yılında TRT’nin dijital atağı devam edecek. TRT’nin en büyük sıkıntısı çok yaşlı ve hantal kalmasıydı. Buna bir de güncellikten uzaklık eklenince bir dönem kurum çok geride kalmıştı. Yeni TRT genel müdürü ve yönetim kurulu başkanı İbrahim Eren ile başkan vekili Erkan Durdu, TRT tarihinin gençlere en yakın yöneticileri oldu. Onlar X kuşağı mensubu ve Y kuşağına yakın bir vizyonları var. TRT’nin dijital alanda güçlenmesi özel sermayeli medya grupları ile rekabeti kızıştıracak. TRT’nin gençleşmesi ile ilgili yapılan en doğru hareket ise isteyen kurum çalışanlarına erken emeklilik imkanı vermesi oldu. Emekli olan bu kadroların gençleştirilmesi kanala çok daha ciddi bir kan kazandıracağı kesin.
Evli Olmasam Seni Kaçırmazdım
Geçen çarşamba günü Twitter yine bir magazin olayı ile çalkalandı. Başakşehir’de top oynayan Galatasaray’ın popüler futbolcusu Arda Turan Twitter’da TT oldu. Görünce ‘bakayım yine ne oldu’ diye bir tıkladım. Çok samimi söylemek isterim ki değil Arda (ki onu çok severim) öz kardeşim bile olsa böyle bir şekilde haber olsa delirirdim.
Hatırlamayanlar için olayı Hürriyet gazetesini referans vererek size hatırlatayım. İddiaya göre Arda, Emirgan’da bir mekanda, şarkıcı Berkay’ın burnunu kırmış. İddialara göre bu olay Arda Turan’ın o gece Berkay’ın eşi Özlem Ada Şahin’e ‘Evli olmasam seni kaçırmazdım. Çok güzel kızsın’ demesi nedeniyle çıktı. Berkay olaydan sonra “Bütün hukuki yollara başvuracağız” derken, Arda Turan sosyal medya hesabından “Basit bir tartışma yaşanmıştır ama sebebi anlatılan şekilde değildir” şeklinde açıklama yaptı ve iddiaları yalanladı.
Bu olay çok çirkin ve ahlaksız bir olay. Doğru olsa da olmasa da bir insanın bir başka insanın eşine böyle bir itham iddiası ile haber olması dahi çok çirkin bir durumdur. Ben orada değildim bilemem, ama bu haberi okuduktan sonra bir kez daha Arda Turan nezdinde Türk futbolcularının dünyada neden bir yere gelemediklerini anladım. Dünyada Ronaldo ile ilgili böyle bir haber görmek mümkün mü? Bir insan, başka bir insanın eşine yan gözle baktığına dair bir haberle konu oluyorsa, hele bir de geçmişi çapkınlık hikayeleri ile doluysa o zaman ben ateş olmayan yerden duman çıkmaz derim.
Çok tatsız bir konu. Bu konunun yargıya taşınması ve tüm tarafların bu konuyu aydınlatması lazım. Arda adım adım kendisini bitiriyor. Başakşehir futbol takımı Arda’dan ne kadar faydalandı? Bu haber bu futbol takımının marka değerini nasıl etkiledi? Ben size söyleyeyim, bu olay başta Arda olmak üzere herkesin marka değerine büyük bir darbe oldu. Telafisi zor bir darbe. Arda’nın artık hata yapma lüksü kalmadı, bir hata daha yaparsa jübile yapacak takım bile bulamayacak benden söylemesi.
Ödüllü Çevirmen Bu Defa Çocuklar İçin Yazdı
Romanlarıyla olduğu kadar en zorlu metinleri bile ustalıkla dilimize kazandırmasıyla da tanınan, çevirmen Fuat Sevimay, bu defa çocuklar için kaleme aldığı iki kitapla okurların karşısına çıktı. Sevimay’ın, Mustafa Delioğlu ve Gökçe İrten’in resimleriyle renklenen on yaş üstü çocuklara hitap eden “Hayal Kurmak Bedava” ve Gökçe İrten’in illüstrasyonlarını yaptığı 7 yaş üstü çocuklara hitap eden “Hişt! Hişt!” adlı kitap çocuklar için piyasaya sunuldu.
Çocukların kitap okuması gelecek nesillerin kültürel gelişimi ve yarının Türkiye’si çok önemli bir konu. Maalesef günümüz gençleri fazla kitap okumuyor, bunun en büyük nedeni ise bu gençlerin çocukluklarından edinemedikleri kitap okuma alışkanlığı. Burada suç hem ailelerde hem de öğretmenlerde. Çocuklara kitap ve dergi okuma alışkanlığını kazandırmamız lazım yoksa bugün gurur duyduğumuz genç nüfus, gelecekte cahil bir genç nüfus olarak atıl bir nüfus olur ve genç olmamızın avantajı koca bir dezavantaja döner.
Micheal KUYUCU 13 Eki 2018
Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.
Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.