– Hıncal Ağabey, estetik meselesiyle ilgili senin temel yaklaşımını sorarak başlayalım söyleşiye…
– Ben insanların kendilerini güzel görme haklarına saygılıyım. Bu saygımı da bir TV kanalında açık açık anlattım. Eğer genç ve güzel bir kız, burnundaki kamburdan şikayetçiyse ve bu yüzden aynaya bakmak istemiyorsa, bu kadının sabahleyin güne keyifle, neşeyle başlaması için o kamburun alınması lazım. Kimseye “Hayır sen bu kamburu aldırma” diyemezsin…
– Estetik meselesinde iş orada kalmıyor, artık bir çılgınlıktan bahsediliyor.
– Mesele şu, anlatayım: Handa Ataizi bizim kızımız Alkent’ten, arkadaşım. Bir gün bana “Prof. Dr. Onur Erol senin arkadaşınmış, beni ona götür müsün?’ dedi. Şaşırdım ama ısrar edince gittik Onur Hoca’ya. “Hocam” dedi “İki yerimden memnun değilim. Burnumdan ve göğüslerimden.” Onur Hoca burnunun fotoğrafını çekti bilgisayara koydu. “Şimdi nasıl bir değişiklik istiyorsun?” diye sordu. Onun istediği şekilde burnunun şeklini, yüzünde nasıl durduğunu bilgisayarda gördük. Onur Hoca Hande’ye “Bak şimdi ameliyatsız halin, bu halinden daha mı güzel” dedi. “Evet” dedi Hande… Onur Hoca “Kusura bakma ben bu buruna dokunamam, mesleğime ihanet edemem. Çok güzel ve yüzünüze çok yakışan burnunuz var” dedi. Sonra göğüslere geldik. Biraz daha büyük istiyor. Çekti yine fotoğrafını, koydu bilgisayara. Sonra da “Bu göğüsler vücut ölçüleriz için harikulade. Sizin herhangi bir estetik müdahaleye ihtiyacınız yok” dedi.
– Biliyoruz ki Hande Ataizi estetik yaptırdı…
– Yaptırdı tabii. Hande’nin işi vardı gitti, ben kaldım. Onur Hoca “Bak Hıncal, bu kız benim sözlerimden tatmin olmadı, gidip ameliyat olacak. Ameliyattan sonra aynada baktığı burnu beğenmeyecek. Bunun iki sebebi var. İlki güzel olan burnu bozulduğu için. İkincisi ilk anda yeni yüzünü yadırgayacağı için. Ben bu psikolojiyi gayet iyi biliyorum” dedi. “Yani” dedim. “Yanisi doktoru suçlayıp sonra yine ameliyat olacak” dedi. Hande kaç defa ameliyat oldu bilemiyorum. Açın, sorun, öğrenin.