1. Haberler
  2. KÜLTÜR SANAT
  3. Hiçbir şeyin hiçbir şey olduğu zaman, her şey her şeydi?

Hiçbir şeyin hiçbir şey olduğu zaman, her şey her şeydi?

Hiçbir şeyin hiçbir şey olduğu zaman, her şey her şeydi?
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sergide yer alan sanatçılar, kendi yaşam ortamlarına ait özel bilgilerle, bir gönül adamı olarak doğa-kültürüyle ilgileniyorlar

Şu sıralarda, Berlin’deki Hamburger Bahnhof Çağdaş Sanat Müzesi ilginç bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Serginin çıkış noktası bir soruya odaklanıyor: “Kuşlarla, ağaçlarla, balıklarla, deniz kabuklarıyla, boğalarla ve aslanlarla nasıl konuşulur?” Bu sergi, ortak bir çevre düşüncesine sahip sanatçıların projesi olarak gerçekleşmiş. Bu sanatçıların her biri, kendi yaşam ortamlarına ait özel bilgilerle, bir gönül adamı olarak doğa-kültürüyle ilgileniyorlar. Proje 2016’da, Senegalli sanatçı Issa Samb ve serginin düzenleyicisi Antje Majewski arasındaki bir tartışmadan çıkıyor. Issa, ülkesinde politik ve estetik unsurlarla etkinlikler yapan bir sanat kuruluşunun kurucularından. Majewski, Issa ile ilk kez 2010 yılında Dakar’da tanışıyor ve görüşmelerini videoya kaydediyor. Bu görüşmede Issa, yaratıcılığın, ve bütün evrenin değişmez değişimine katkıda bulunmanın insanın özünde yattığına inanıyor. Issa’ya göre, insanlar yeni bir şeye insanlık tarihi ile dolu eko-sistemler, organizmalar ve diğer nesnelerle ilişkili beklenmedik bir zamanda başlar. Bu rastlantılarla ortaya çıkan bilgi, olguların tanımı, daimi bir işleyiş ve bir etkinliktir.

Sergi; kendini kolay ifade etmeye karşı çıkan karakterleri, tutarsız marjinal metinleri ve o metinlerin dilini paylaşmaya davet ediyor. Bu bağlamda diğerlerini dinlemek; onlara uzamda yer vermek ve anlamın belirsizliğini hesaba katmak anlamına geliyor. Sergide, kendi yaşam çevrelerinden topladıkları nesnelerle çalışarak, sanatsal çalışmalar üreten Dünya’nın farklı yerlerinden sanatçılar eserleri öne çıkıyor.

Senegalli Şaman

Serginin ilginç isimlerinden birisi Senegalli, felsefeci, ressam, performans sanatçısı Issa. Issa,1970’lerde kurucusu olduğu sanat kuruluşuyla Senegal’in başkenti Dakar’da birçok sanat etkinliklerine katılmış. Ancak, Issa iki yıl önce vefat etmiş. Serginin düzenleyicisi ve sanatçısı Majewski, Issa’dan bir deniz kabuğunun anlamını öğrenebilmek için Dakar’a gitmiş. Majewski’nin çekmiş olduğu ‘Deniz Kabuğu, 2010’ videosunda, Issa kendi mekanında törensi bir atmosferle zemine biçimler çiziyor ve bu çizimlerin üzerine deniz kabuğunu yerleştiriyor. Deniz kabuğuna üzerinde su damlası olan madeni bir para koyuyor ve su damlası hareket etmeye başlıyor. Issa’nın bu performansı bir şaman törenine benziyor. Bu gösteri antik Çin’deki şamanların geleceği görmek için yaptığı ‘kehanet kemikleri’ törenini hatırlatıyor. Söyleşinin bir bölümünde, Issa yaşam çevresinin bilginin arşivi olduğunu söylüyor. Nesnelerle iletişime geçmek ve dinlemek kadar, onların anlamını ve farklılığını da önemsiyor. Böylece, çevreyi dönüştüren yaratıcılığın aracı ve uzlaştırıcısı olarak sanatçıya da dikkat çekiyor.

Issa’nın yaşamının son on yılını geçirdiği Dakar’daki bahçeli evi, onun için evden daha fazlası; atölyesi, yaratıcı alanı ve sanatçıların sıkça uğradığı yerdi. Ancak, Issa 2017 yılında ölünce yaşadığı yer tamamen yıkıldı, bahçedeki ağaçlar kesildi. Bu ağaçlar sıradan değildi, Issa’nın konuştuğu, performans yaptığı ve sanatsal yaşamında önemli rol oynayan ağaçlardı. İnsanlar tarafından imece usulü bir araya getirilmiş bilgilerin yaşayan arşiviydi burası. Issa’nın ölümünden sonra Majewski, bu mekandaki etkinliklerden kalanların Unesco’nun ‘Dünya’nın Belleği’ arşivine katılmasını önerdi. Böylelikle, Unesco’nun web sayfasındaki Senegal’e ait bölümde, sömürü tarihinden başka bir şey daha olacaktı. Bu bağlamda, sergi sanat alanlarının kültürel belleğin oluşmasındaki rolünü görmemiz açısından önemli bir deneyimdir. Sergideki Issa’nın video performansında, onun bir şaman gibi kendi ölümünü ve mekanının yok edilmesini tahmin ettiği görülüyor. Bu sanat alanının yıkılması, bize Pekin’deki devasa sanat alanlarını hatırlatıyor. 2008 Beijing Olimpiyatları öncesinde, ‘798 Sanat Bölgesi’nde planlanan olimpiyat köyü projesinden, bölgenin sanata katkısı nedeniyle vazgeçilmiş. Video gösterisindeki gezisinde Issa uzun sessizliğini bozuyor: “Çünkü, hiçbir şeyin hiçbir şey olduğu zaman, her şey her şeydi”.

Herve Yamguen: “Ölüm ölüm değildir”

Kamerun’lu sanatçı Herve Yamguen, canlıların değişebilen beden ve yüzlerinin biçimlerini araştırıyor. Yamguen’in büstleri kafatası oldukları aynı zamanda maskedirler de. Maskeler, Yamguen’in babasının Kamerun’undaki kabilesinin atalardan kalma törenlerine duyulan saygıya göndermedir. Eserler Kamerun’daki sömürgeciliği de yansıtır. Bu büstler, özgürlük savaşı boyunca Kamerun halkına yapılış katliamı ve acıları betimler. Ölümün matemle bağlantısı kurulur, ancak yaşamın devamlılığı ve kutsanması unutulmaz. Aslında, ‘ölüm, ölüm değildir’ çünkü onlar içimizde yaşamaya devam ederler.

Nehir Boyunca Söğüt Dalları

Agnieszka Brzezanska ve Ewa Ciepielewska’nın çalışması nehirde yaşayan gezgin sanatçıların deneyimleri üzerine. Bu sanatsal deneyim, Polonya’daki Vistula nehri üzerindeki ahşap bir tekneyle yapıldı. Tekne daha önce taşımacılık için kullanılmış, şimdi ise sanatçıların Polonya’nın nehirlerinde seyahat etmesini sağlıyor. Teknedeki sanatçılar, küratörler ve dostları nehir üzerinde yavaş seyir ederek yaşıyorlar. Nehir boyunca bulunan malzemelerle yapılan ‘Akıntı’ yerleştirmeside süslenmiş bayrak direği, söğüt dalları, kuru ağaç dalları vs. tamamen işlevsel nesneler olarak iş görmüş. Sanatçılar üç aylık nehir yolculuğu boyunca rastlantısal olarak durdukları her yerde performans yapmışlar.

Beyaz Martıyı besleyen Satılık Yerli

Amerika’da yaşayan Brezilyalı sanatçı Paula Nazareth çalışmasında, sömürgecilikten bu yana devam etmekte olan ırkçılıkla, sömürüyle ve katliamlarla bağlantı kuruyor. Nazareth, kendisini satılık bir yerli olarak betimlediği fotoğraf çalışmalarında yerli ve Afrikalı köklerine gönderme yapıyor. Nazareth fotoğraflarında, Güney Amerika’nın İspanya sömürgesi olan bölgede bulduğu boğaların kuru kafalarından faydalandı.

Sanatçıların yaşadıkları çevreleriyle ve topladıkları nesnelerle kurdukları ilişkileri çerçevesinde, sergideki işler için malzeme ve içerik açısından ‘fakir sanat’ veya ‘hurda sanatı’ (mecazi de olsa) demek çok yanlış olmaz. Ancak, vurgulanması gereken önemli bir nokta, Batılı sanatçıların dışında kalan Afrika, Güney Amerika, Asya gibi eski sömürü ülkeleri sanatçılarının emperyalist ülkelerce sömürülmelerini tepkisel işlerle betimlemeleridir. Genelde, çevreyle iletişimi içeren çalışmalar, politik açıdan farklı kültürlere sahip sanatçılarla sıradanlığı aşmaktadır. Sergideki yapıtlar, bizim çevrenin bir parçası olduğumuzdan daha ziyade, çevrenin bizim bir parçamız olduğunu ve çevreyi bozan gelişmelerin yıkıcılığını gündeme getiriyor. Bu nedenle, bu sanatsal eylemlerde, çevrenin belleğini oluşturan yerin, toprağın ve üstündekilerin yeniden keşfedillmesine tanık oluruz. Sergi, Berlin Hamburger Bahnhof Çağdaş Sanat Müzesi’nde 12 Mayıs 2019’a kadar sürecektir.

İlgili Hiçbir şeyin hiçbir şey olduğu zaman, her şey her şeydi? haberiyle ilgili sizde görüşlerinizi yazarak gündeme dahil olabilirsiniz. 

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
Hiçbir şeyin hiçbir şey olduğu zaman, her şey her şeydi?
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!