Hafif esintili, nemli ve sıcak bir Nisan akşamından sesleniyorum sizlere. Üniversite de okuyan ve yurdunda ki odasında tek başına kalan bir kişi düşünmek isterseniz aklınıza beni getirebilirsiniz. Çünkü herkes bir yerlere gitmişti; memleketine, arkadaşının yanına ve başka bir odaya…
Bu gecenin her geceden biraz daha güzel olması bundan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Sessizliğin basması, kendimi dinlememin en güzel cevabı olmuştu. İşte bu yüzden odanın bana kalmasını seviyordum. Zaten etrafımızda ne kadar çok insan olursa, o kadar fazla yalnızlaşıyoruz.
Herkesin birbirine benzediği, kimsenin birbirini anlamadığı zamanların bir gecesinden sesleniyorum bütün insanlığa. Derdimi anlıyor musunuz, her şey güzel olsun isterken daha da kötü olmasını sağlayacak ne yaptık ? Dünya işleri için verdiğimiz mücadeleyi, işlerimizi bize veren için verdik mi ? Yani geçici olanlar için harcadığımız enerjiyi, sonsuz olanlar için harcadık mı ? Bu soruları sormaya on sekiz yaşımda başladım, ilk sorduğum kişi kendim oldum. Ben ne istiyorum, hedefim ne ve ben buraya neden gönderildim ? Bu soruların cevabını yirmi yaşımda öğrendim.
Bazı insanlar bu yaşlarda farklı işlerle uğraşırlar ama ben etrafımda olan biteni anlamakla geçirdim. Çünkü yanlış giden bir şeyler vardı, insanlar anlamıyor ve benim onlara anlatmam gerekiyor diye düşünüyordum. Neden bilmiyorum ama insanların yaptıkları bana farklı geliyordu; patronları için sabah erkenden kalkıyorlar, akşama kadar patronlarının dediklerini yapıyorlar ve akşam olunca eve gelip yorgunluktan koltuğun bir tarafında uykuya dalıyorlar. Her gün aynı şeyleri yapmaktan nasıl sıkılmadıklarını düşünürdüm. Aylar sonra neden sıkılmadıklarını anlayacaktım.
Bu sorular ve bu soruların bana kattığı karmaşıklıkla yaşamıma devam ettim. Daha sonra anladım ki sistem diye bir şey varmış ve herkes o sisteme ayak uydurmak zorundaymış. Aslında benim de bugüne kadar yaptığım her şey sistemin bir parçasıymış. İnsanlık olarak bir düzene ihtiyacımız var, herkes kafasına göre hareket etmemeli, ben de bunu destekliyorum. Fakat bizi Allah’ımızdan ayıracak kadar bu sisteme modern köle olmak, hayatın bize yaptığı en büyük kötülük değil mi ? Öyle olduğunu hepimiz biliyoruz, öyleyse neden aynı şeyleri düşünmeye devam ediyoruz? Fakat ben inanıyorum, her şey birgün güzel olacak.
Sizi emanetlerin en emin olduğu yere, Allah’a emanet ediyorum dostlar…