Hayao Miyazaki tarafından yazılan ve yönetilen Spirited Away/Ruhların Kaçışı birçok alanda ödül aldı ve 2001 yılında yapılmış Japon animasyon filmi, 2003 yılında da “Uzun Metrajlı En İyi Animasyon Filmi” ödülü ile ilk kez Oscar kazanan Japon animasyonu oldu.
Adından çokça söz ettiren ve birçok animasyona imza atan Miyazaki’nin bir diğer eseri olan Ruhların Kaçışı’nın bıraktığı etki kolay kolay küçümsenmeyecek derecede. Japonya’nın fantastik dünyasını hem kendi ülkesine hem de diğer ülkelere büyük bir keyifle izletmesi takdire şayan olduğunu belirtmekte fayda var. Yaratıcı bir yönetmen olmasının yanı sıra gerçeklere bağlı olması da izleyiciyi büyülüyor. Örneğin; iyinin içindeki kötü ve kötünün içindeki iyi olarak da açıklanan ve yaşadığımız hayata muazzam bir şekilde uyan bu sözle, filmlerini besliyor.
Her karanlıkta yani yaşadığımız kötü olayda bir umut bulabileceğimiz gibi. Karakter yapısı olarak gidilirse şayet şöyle ifade etmek de mümkün; yazar olarak, bir karakteri iyi olarak aldıysa onu ‘mutlak iyi’ olarak göstermiyor aksine kusurlarıyla ele alıyor. İşte buna da gerçekçi bakış açıcı demek mümkündür.
Japon animasyonunun başından gelen bu filmde, doğaüstü bir dünyada kayboluş işeniyor. Ana karakterimiz ve ailesi yeni taşındığı bir kasabaya yerleşmeye giderken bambaşka bir evrene hapsoluyor ve 10 yaşındaki karakterimiz Chihiro’ya, anne ve babasını dönüşmüş oldukları domuz hallerinden tekrar insana çevrilmesi için plan yapmak kalıyor.
Orada farklı farklı zorluklar ile mücadele etmekle kalmayıp, tabii ki, dostluklar da kazanıyor. Hem ailesi için yardım ediyor hem de zorluklara meydan okuyup ruhunu geliştiriyor.
Son olarak eklemek istediğim bir başka şey ise, biz izleyiciye sunduğu dersler olacaktır. Ders niteliğinde olduğunu düşünüyorum çünkü sadece estetik kaygı ile yazılıp çizilmediği aşikâr. Estetik bakış açıcı ile birkaç gözlem yeteneği birleşince bize de haliyle harika bir izleme serüveni kalıyor.