Güzel Bir Yazı Yazmanın İncelikleri

Klavyede-On-Parmak-Yazma-Taktikleri-750x335

     Hepimizin de bildiği gibi iyi bir yazar olmanın başlıca kuralı kullandığınız dilin yazım kurallarına/tekniklerine hakim olmaktır. Kelimeleri yanlış yazmak, düzgün cümle kuramamak, paragrafları birbirine bağlayamamak gibi sorunları çözmek büyük çaba istese de doğru pratikle mümkün. Bol kitap okuyarak ve kuralları araştırıp öğrenerek yazım konusunda gelişmek aslında sanıldığından daha kolaydır. Yeter ki gerçekten güzel yazı yazmak isteyin ve içerik prensibini uygulayın.

Güzel yazı nasıl yazılır? Bu sorunun cevabını vermek için aşağıdaki kuralları öğrenmek ve bu kuralları uygulamak zorundayız. Her insan değişik yazsa da herkes kendi çapında güzel yazı yazmak ister.

  •  Yazmaya başlamadan önce neyi, ne için, kime ve ne kadar uzunlukta yazacağımızı düşünmeliyiz. Bazı kimseler çok konuşur, hiçbir şey söylemez. Bazıları da çok yazar, hepsi amaçsız ve faydasızdır.
  •  Yazdığımız konuyu sevmeliyiz! Konuyu çok iyi tanımalı ve ona sadık kalmalıyız: İlk önce “sorunu” yazmalı, sonra diğer ayrıntıya girmeliyiz.
  •  Yazmaya başlarken kendimize bir yol haritası çizmeli, konuyu adım adım ele almalıyız. En önemlisi konunun ana hatlarını belirlemeliyiz.
  •  Kendimiz için yazmamalı, okuyucuyu düşünerek yani basit ve sade yazmalıyız. Her insan kendi dilini konuşur. Kimi zaman insanlar bilimsel yazar ve kimse bir şey anlayamaz kimi zaman da basit yazar, çok şey anlaşılır. Hepimizin çok sevdiği bir dil vardır. Kullandığımız dil basit, anlaşılır, sade, açık ve yanlış anlaşılmayan bir dil olmalıdır. Bu aslında oldukça zor bir iştir. Schoppenhauer bu zorluğu şöyle tanımlamaktadır: “Hiçbir şey anlamlı düşünceleri herkesin anlayabileceği şekle getirmek kadar zor değildir.”
  •   Sadece parmaklarımızla yazmamalı, beş duyu organımızın beşini de kullanmalıyız. Yazarken okuyucunun beş duyusunu canlandırmalıyız.
  •   Yabancı sözcük kullanmamalı, Türkçe yazıyorsak Türkçe yazmalı, Almanca yazıyorsak Almanca yazmalıyız. Kimseye yabancı sözcük bilgimizi kanıtlamak zorunda değiliz.
  •  Yüklem nesnenin yerine geçmemeli, isim cümleleri yerine fiil cümleleri kullanılmalı, gereksiz açıklamalardan sakınmalıyız. Fiiller her zaman cümlelerin can damarıdır. Basit, sade, keyifle okunabilecek Türkçe ile yazmayı öğrenmeliyiz.
  •  Yazdığımız metin akıcı olmalı, yazdığımız okuyucuya keyif vermelidir. Voltaire’in söylediği gibi: “Yazı her çeşit yazılabilir, bir tek sıkıcı yazılamaz!” Yazı okunmak için yazılıyorsa, kendi kendine konuşur gibi yazılmamalıdır. Okuyucunun anlayabileceği biçimde yazılmalıdır.
  •  Başlık seçimi çok önemlidir. İçeriğe en uyumlu, en etkileyici başlığı bulmalısınız ki insanları çeksin. Ne çok uzun ne çok kısa olmalı.
  •  Cümlelerimiz metin içinde yerli yerine oturmalı ve aynı zamanda birden çok düşünceyi vermemelidir. Okuyucudan iki veya daha fazla düşünceyi anlaması beklenmemelidir.
  •  Paragrafların uzun olmamasına özen göstermeli, okuyucuya düşünme zamanı tanımalıyız. (Başlıklarda açıklanacak)
  • Yazılarımızda ne düşünürsek düşünelim, yazdıklarımızı herkes anlayabilmelidir. Açık ve basit bir dille konuşulan veya yazılan hiçbir şey kötü olamaz. Ne zaman ki güzel yazmayı öğrenirsek, o zaman açıkça düşünmeyi ve konuşmayı da öğrenmiş oluruz.
  • Yazınıza mutlaka fotoğraf/gif ekleyin. Hem okuyucu sıkılmaz hem de yazının akılda kalıcılığını arttırır. Kapak fotoğrafını da iyi seçmelisiniz ki, insanlar sizin yazınızı merak edip okumak istesin.
  • Yazılarımızı paylaşmadan önce mutlaka birden fazla etiket eklemeliyiz. İçerikle ilgili doğru seçilmiş etiketler SEO optimizasyonu açısından çok büyük önem arz eder. 

Sizler için birkaç başlık altında Türkçe yazım ve dil bilgisi kurallarından özet çıkararak bir içerik hazırladım. Şimdi ayrıntılara geçelim;

* Mutlaka sık sık paragraf yapın!
Paragrafsız bir yazı upuzun ve ürkütücü bir duvara benzer. Böyle bir duvarı kimse görmek istemez. Yazınızı da kimse okumak istemez. Her cümleden sonra paragraf yapın demiyorum, okuyucuyu rahatsız etmeyecek şekilde cümleleri en doğru yerlerinden ayırın.

* Her noktalama işaretinden sonra, (yani virgül, nokta, üst üste iki nokta, soru ve ünlem işaretleri gibi) bir boşluk (yani espas) bırakın.
Bunu yapmazsanız cümleleriniz ve sözcükleriniz karmakarışık bir sürüye benzer. Hiçbirini diğerinden ayıramazsınız.

* Ne kadar sade yazarsanız o kadar güzel görüneceğinden emin olun!
Yani mümkün olduğu kadar az noktalama işareti kullanın. Gereksiz tırnaklardan, parantezlerden, çizgilerden, şapkalardan kaçının. Noktalama işaretlerini sadece gerektiğinde ve zorunlu olduğunuzda kullanın ki onların da kıymeti bilinsin.

* Kısa cümleler okunma açısından büyük avantaj sağlar.
Tamam, uzun cümleler kurup ne kadar usta yazar olduğunuzu göstermek isteyebilirsiniz. Ama art arda sıralanmış onlarca sözcüğün insan beynine anlamlı bir mesaj göndermesi, birkaç sözcüğün göndermesinden daha zordur.

* Artık çoğumuz bilgisayarlarda, klavyeleri kullanarak yazıyoruz. Yazı büyüklüğünüzün (yani punto) ve yazı karakterinizin (yani font), kullandığınız dile uygun olmasına özen gösterin.
Çok küçük de olmasınlar, çok büyük de. Unutmayın yazınız binlerce bilgisayarda açılacak. Her yerde aynı düzenlilikte görünmesi, sık kullanılan yazı tipleri (font) ve normal ölçülerde bir punto seçmenizle mümkün olabilir.

* Boşluklar çok önemlidir.

Yukarıda her noktalama işaretinden sonra boşluk bırakmanız önerildi. Yazınızın bütününün biçimsel olarak sıcak görünmesi için, yanlardan, alt ve üstten de uygun boşluklar bırakmalısınız. Derli toplu bir görüntü, karmaşa karşısından her zaman avantajlıdır.

Yazıda bazı durumlarda başlık (yani belirleyici, vurgulayıcı sözcük ya da sözcükler) kullanırız. Bunların dikkat çekmesi için yazının bütününden farklı bir font ve punto ile yazılmaları gerekir. Ya da bazı vurgulamak istediğimiz kelime/cümleleri kalın olarak biçimlendirmemiz mümkün.

DOĞRU SÖZCÜKLER

İmla kurallarına mutlaka ama mutlaka uymalısınız.
Türkçe’de bazı sözcükler söylenişlerindeki kolaylık ve akışkanlığın yazı diline de yansıması sonucu yanlış yazılıyor. Eğer bir kelimeyi yazarken nasıl yazıldığıyla ilgili aklınızda şüphe kalıyorsa hemen TDK’yı açın ve doğru yazılışına bakın. Çünkü bir kelimeyi yanlış yazarsanız, yazınızı okuyan kişi sizin hakkınızda “acemi” diye düşünür. (Yazının ilerleyen yerlerinde örnekler vermiş olacağım.)

ESPAS

İmla kurallarımızın en çok ihlal edilenlerinden ya da yanlış kullanılanlarından biri ayrı yazılması gereken eklerin bir türlü yazılmamasıdır. Dahi (üsteleme) anlamına gelen de’ler, da’lar ve ki’ler kullanıldıkları sözcükten bir boşlukla (espas) ayrılır. Yani “Ben de geleceğim” yazmalısınız. “Bende geleceğim” yazarsanız yanlış olur. “Ben de” deki bu de eki dahi anlamındadır. “Öyle sevdim ki, kimse inanamadı” yazmalısınız. “Öyle sevdimki kimse inanamadı” yazarsanız yanlış olur.

Soru ekleri de bağlı oldukları sözcükten bir boşlukla ayrılır. Bu ekler mi, mı, mu şeklinde olabilir. Yani şöyle: “Ben de geleyim mi?”Burada “mi” bir soru ekidir. Yapayım mı, seveyim mi… Gibi…

ÜNLÜ VE ÜNSÜZLER

Türkçe’de bazı harflere ünlü, bazılarına ünsüz denir. Sesli ve sessiz harfler tanımı da kullanılır.

Sesli harfler a, e, i, ı, o, ö, u, ü’dür. Sessiz harfler ise kalan 21 harf. Sessiz harfler kendi aralarında “sert” ve “yumuşak sessiz” olarak ayrılırlar. f, ç, h, p, k, s, ş, t sert sessiz harflerdir. Kalan sessizler ise “yumuşak sessiz”. Sert sessizlerle biten sözcüklere bir ek yapılacaksa, bu ek de mutlaka sert sesiz bir harfle başlamak zorundadır. Örneğin “otobüsdeki” sözcüğü yanlıştır. Çünkü otobüs’ün son harfi s sert sessizdir. Bu nedenle de ekinin “te” şeklinde kullanılması gerekir. Yani doğrusu “otobüsteki”.

Peki, sert ve yumuşak sessizleri nasıl ayıracağız? Kullanabileceğiniz en basit yöntem “FISTIKÇI ŞAHAP” yöntemidir. Bu iki sözcükteki sesli harfleri çıkarın. Yani I’ları ve A’ları. Kalan harflerin tümü sert sessizlerdir. Eğer ekleyeceğiniz sözcüğün son harfi fıstıkçışahap’ı oluşturan sessizler arasında varsa, ek de sert sessizlerden, yani fıstıkçışahap içindeki harflerden (f. s, t, k, ç, ş, h , p) biri ile başlamalıdır.

ŞAPKA VE ÜNLEM

Şapka inceltme ya da uzatma işaretidir. Bazı sesli harflerin üzerine konur. A, u, i gibi. Amacı, bu harfin uzatılarak ya da iki taneymiş gibi okunması gerektiğini göstermektir. Yani şapkalı bir a harfi gördüğünüzde bunu aa gibi okursunuz. Türkçe’ye özellikle Arapça ve Farsça dillerinden giren sözcüklerdeki anlam karışıklığını önlemek amacıyla uzatma işareti kullanmak gerekiyor. Hala yazdığınızda bu sözcüğün babanın kız kardeşini kastettiği anlaşılır. Ama hâlâ yazarsanız bu devam eden, süregelen, devam etmekte olan anlamındadır. Aynı şekilde kar yazarsanız, meteorolojik bir olay anlaşılır. Kazanmak, çoğaltmak, artırmak anlamına gelen kâr’ı kastediyorsanız kâr yazmalısınız. Uçurum anlamındaki yar ile sevgili anlamındaki yâr’i de bir şapka ayırır. Genel kural olarak şapka bu üç sözcükte kullanılır. Çünkü hala ile hâlâ’yı, kar ile kâr’ı, yar ile yâr’i birbirinden ayırmak gerekir. Ama örneğin reklam yazarken şapkalı da yazsanız, şapkasız da o sözcüğün reklam olduğu anlaşılır. Yazının sade olması bakımından gereksiz ve sık şapka kullanılmaması yerindedir. Yazıyı illa “süslemek” istiyorsanız kullanın.

Yine yazının sadeliği, kolay okunması bakımından sık sık ünlem işareti (!) ve soru işareti (?) kullanmak da gereksizdir. Kurduğunuz cümle zaten bir vurgu içermiyorsa siz sonuna istediğiniz kadar ünlem işareti koyun istediğiniz etkiyi sağlayamazsınız. Ama yeterli vurgu varsa, ünlem işareti koymaya bile gerek kalmaz.

EKLER

Özellikle yabancı sözcükler ve kısaltmalara yapılan eklerde hatalı kullanım çok yaygın. Örneğin IMF kısaltmasına den, ye, nin benzeri ekler yapıldığında bu kısaltmanın orijinal okunuşuna göre mi, yoksa Türkçe okunuşuna göre mi ek yapılacağı kestirilemiyor. Doğrusu eki Türkçe okunuşuna göre yapmak. Yani IMF kısaltmasının son harfi “f” olduğuna göre yapılacak ekin de bu yumuşak sessiz harfe uygun olması gerekir. IMF’e (okunuş şekli orijinal ef’ten) yazılışı ya da söylenişi yanlıştır. Doğrusu IMF’ye (okunuş şekli Türkçe fe) olmalı.

NE ZAMAN AYRI NE ZAMAN BİRLEŞİK?

Türkçe’de 1980 döneminde başlayan ayrı mı yazmalı, birleşik mi yazmalı konusundaki kaos hâlâ sürüyor. Örneğin “karabahtım” mı yazılmalı, “kara bahtım” mı yazılmalı gibi. Bu tartışmanın temelinde sözünü ettiğimiz dönemde ülkemizdeki dilbilimciler arasında ortaya çıkan “öztürkçe”, “canlı ya da yaşayan Türkçe” bölünmesi yatıyor. Öztürkçe’yi savunanlar genellikle birleşik, “yaşayan Türkçe”yi savunanlar ise ayrı yazımdan yanadır. Genel kural olarak, eğer iki ayrı sözcük birleşip yeni ve bambaşka anlamlı bir sözcük oluşturuyorsa birleşik yazılmalıdır. Örneğin, sivrisinek, anamuhalefet, karabasan, kardelen, tümdengelim, ortaokul, altyapı, üstgeçit, karadelik gibi…

GELİYİM Mİ, GELEYİM Mİ?

Sık yapılan yanlışlardan biri de bu. Yani soru eklerindeki ilgeçlerin (edatların) yanlış kullanımı. Geliyim mi, söyliyeyim mi, ağlıyayım mı, başlıyayım mı, yatırıyım mı demek ya da yazmak yanlıştır. Doğrusu geleyim mi, söyleyeyim mi, ağlayayım mı, başlayayım mı, yatırayım mı olmalı…

ŞİİR VE NOKTALAMA İŞARETLERİ

Sık yapılan bir başka hata şiirlerde dize sonlarında virgül kullanılması. Yapısı gereği şiirde bir dize ya bir cümledir ya da alt dizelerde tamamlanacak olan bir cümlenin parçasıdır. Bir cümle olması halinde dize sonuna virgül değil nokta konulur. Ki bu da şiirin görselliği, estetiği ve anlatım kaygısı bakımından illa gerekmez. Ustaların noktalama işareti kullanmadan yazdığı pek çok güzel şiir olduğunu hatırlayın. Bir cümlenin parçası olması halinde ise her dizenin sonuna virgül koymak, bir yandan anlamı karmaşıklaştırır, söylemi zayıflatır, bir yandan da görselliği içinden çıkılmaz hale getirir. Eğer şiirde bölünmüş bir cümleden oluşan birden çok dize varsa, anlamı zayıflatmamak, söylem kaybının önüne geçmek amacıyla virgül kullanılabilir. Ama “bu dize bitti, cümle bitmedi, alt dize ya da dizelerde sürüyor” mantığıyla her dize sonuna virgül koyarsanız estetikten, içerikten ve okuma kolaylığından ödün vermiş olursunuz.

BOL NOKTA BOL HATA

Türkçe imla kılavuzunda “yan yana iki nokta” şeklinde bir noktalama işareti yok.

Ama “yan yana üç nokta” Türkçe imlasında yer alan bir noktalama işaretidir.

Bunu unutmayın!

Milli edebiyat akımının ilk dönemlerinde Latin alfabesine geçişin karmaşası içinde kimi yazarların kullandığı “yan yana iki nokta” yanlışı kısa sürede düzeltildi. Çoğu zaman düzyazıda, özellikle şiirde yapılan bir başka nokta hatası “yan yana üçten çok nokta” ya da “sıralı nokta” koymak. “Sıralı noktalar”, kural olarak, bir metinde “bilerek ya da eksik bilgilenme nedeniyle” atlanan veya çıkarılan bölümleri belirtmekte kullanılır. Ya da bir yazının içine herhangi bir metinden bir bölüm alındığında, alınan bölüm metnin başından değil başka bir yerinden başlıyorsa, bunu belirtmek için “sıralı nokta” kullanılır. Siz, şiir ya da düzyazınızdaki cümlelerin sonuna “anlamı ve söylemi güçlendirme” kaygısıyla “üçten fazla” noktayı sıralarsanız, ortaya çıkan anlam budur: Yani kastınızdan çok uzak ve tümüyle yanlış bir anlam.

NİDÂ’YI NÂDİM ETMEYİN

Nidâ, bildiğiniz gibi, ünlem işareti. Bu tür düşünce, duygu ve fikirleri içeren cümlerin sonlarında korku, şaşkınlık, hayret, üzüntü benzeri güçlü duyguları belirtmek için konulur. Bağırma, haykırma, isyan etme, zafer düzeyindeki bir sevinci belirtme gibi güçlü duygusallık ve şiddet içeriği bulunan cümleler de ünlem işaretiyle bitirilir. Bilinmeyen, belirlenemeyen, anlam verilemeyen durumların ifade edildiği cümlelerin sonuna bunu vurgulamak amacıyla yine ünlem işareti konulur.

Sık yapılan bir hata, ya da yanlış anlama nedeniyle başvurulan bir yöntem, bu tür cümlelerde güya anlamı güçlendirmek, vurguyu artırmak amacıyla art arda ünlem işaretinin kullanılması. Oysa art arda iki ya da üç ya da dört ya da daha fazla ünlem işareti Türkçe’nin noktalama işaretleri arasında yer almaz. Ünlem işareti bir kez kullanılır ve istenilen vurguyu yapar. Eğer cümleniz zaten doğuştan vurgusuzsa sizin art arda ünlem işareti koymanız onu ne güçlendirir ne de kurtarır. Olsa olsa zayıflığını iyice ortaya çıkarır. Bir yandan da bu kadar kalabalık “nidâ” bir “nidâ”yı “nâdim” eder. Yani üzer.

* Günlük hayatta devamlı kullandığımız, yanlışların yapıldığı yazım hatalarını gidermek için unutulmaması gereken bazı kurallara da yer vermek istiyorum.

“Şey” daima ayrı yazılır.

·    Örnek; Her şey, çok şey, bir şey vb.


“Her” kelimesinin yazımı

·    Sadece aşağıdaki üç kelime bitişik yazılır, diğerleri ise ayrı.

·    “Herhalde, herhangi, herkes”


G/Ğ ayrımı

·    Öğe: öge, dogmatik, pragmatik, program / coğrafya, fotoğraf, topoğrafya


 Ara yönlerin yazımı

·    İsimden önceyse büyükÖrnek: Ben Güneybatı Anadolu’da doğdum.

·    İsimden sonraysa küçükÖrnek: Anadolu’nun güneybatısı.


 Özel isimlerle yapılan tamlamalar

·    Ağrı Dağı – Dünyada bir tane.

·    İngiliz anahtarı – Her yerde bulunabilir.


 “Bir” kelimesinin yazılışı

·    Birçok, birkaç = Bitişik.

·    Birtakım insanlar, birtakım olaylar, birtakım sınavlar = Bitişik (Belirsizlik var)

·    Bir takım elbise (iki takım elbise), bir takım nevresim (Dört takım nevresim)

·    Belirsizlik belirtiyorsa bitişik, sayı belirtiyorsa ayrı.


 Grup/Gurup farkı

·    Grup (İnsan topluluğu) Örnek: Grup bu sabah çok neşeli.

·    Gurup (Güneşin batması) Örnek: Gurup vakti buranın manzarası çok güzel olur.


 Kısaltmalara gelen ekin yazılışı

·    Büyük harfle yazılan kısaltmalara gelen ek, kısaltmanın okunuşuna göre gelir.

·    Türkçede “ka” sesi yoktur.

·    TDK‘ya – TDK’ye

·    TBMM‘ne – TBMM’ye

·    TUBİTAK‘nun – TUBİTAK’ın


 Kurum ve kuruluş adlarına gelen eklerin yazımı

·    Kurum ve kuruluş adlarına gelen ekler, kesme işaretiyle ayrılmaz.

·    Örnek: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumuna, Gençlik ve Spor Bakanlığının

·    Tek istinası ise; Avrupa Birliği’ne, Avrupa Birliği’nin


 “Sever” kelimesinin yazılışı

·    “Sever” daima bitişik yazılır.

·    Örnek: Vatansever, yurtsever, hayvansever.


 “-ki”nin yazımı

·    Sanki, illaki, mademki, belki, oysaki, halbuki, çünkü.

·    Bağlaç olmasına rağmen kalıplaşarak bitişik yazılan “ki” ler.


 İlk iki harfi ünsüz olan kelimeler

·    İlk iki harfi ünsüz olan kelimeler; Tıraş, kılavuz, kulüp => Sadece bu 3’ünde araya ünlü girer.

·    Hristiyan, kravat, trafik => Araya ünlü girmez.


 Tarihlerin yazılışı

·    Belli bir tarihse ay ve gün adı büyük harfle başlar.

·    Örnek17 Mart 1980 Perşembe günü

·    Örnek: Ben martın ikinci perşembesi gelirim.

·    Tarihlerin yazımında Romen rakamları ile Latin rakamları bir arada kullanılabilir.

·    Örnek10. XII. 2016

 

“Baş” kelimesinin tamlama halindeyken yazılışı

·    İkilemeyse ayrı. Örnek: Baş başa, başa baş.

·    Diğer durumlarda bitişik. Örnek: Başhekim, başbakan, cumhurbaşkanı, başçavuş.

 

 Kurum ve kuruluş adlarının kısaltılma şekli

·    Kurum ve kuruluş adlarının kısaltmaları büyük harfle yapılır ve araya nokta konmaz.

·    Örnek: TBMM, TSK, TDK…

·    Araya nokta konulan. Örnek: T.C. ( Türkiye Cumhuriyeti), T. (Türkçe) – Sadece bu ikisidir.

 

Saatlerin yazımı

·    Saatlerin yazımında saat ile dakika arasına nokta konur. Gelen ek kesme işareti ile ayrılır. Gelen ek okunuşa uyar.

·    Örnek: 13.45’te


 

Üleştirme sayılarının yazılışı

·    Üleştirme sayıları asla rakamla yazılmaz.

·    Örnek5’er – beşer, 10’ar – onar, 6’şar – altışar.


 

Küçük harf ile yapılmış kısaltmalara gelen eklerin yazılışı

·    Küçük harfle yapılan kısaltmalarda, gelen ek kelimenin açılımına göre gelir.

·    Element ve ölçü birimlerinin sonuna nokta konmaz. Örnek: m’ye, cm’yi,

·    Sonunda nokta varsa kesme gelmez. Örnek: İng. nin, 19. yy. ın

·    TL’nin, Kr’un gibi.


 “Alt” ve “Üst” kelimelerinin yazımı

·    Yer adı bildirmiyorsa bitişik yazılır.

·    Örnek: akşamüstü => zaman. – yer altı, böbrek üstü, su altı 0> yer.


 Yanlış – Doğru

orjinal (yanlış) – orijinal (doğru)

stajer (yanlış) – stajyer (doğru)

entellektüel (yanlış) – entelektüel (doğru)

kareografi (yanlış) – koreografi (doğru)

herhangibir (yanlış) – herhangi bir (doğru)

hiç bir (yanlış) – hiçbir (doğru)

bir takım (yanlış) – birtakım (doğru)

bir kaç (yanlış) – birkaç (doğru)

bir çok (yanlış) – birçok (doğru)

yada (yanlış) – ya da (doğru)

birden bire (yanlış) – birdenbire (doğru)

herşey (yanlış) – her şey (doğru)

hoşgeldin (yanlış) – hoş geldin (doğru)

asvalt (yanlış) – asfalt (doğru)

çenber (yanlış) – çember (doğru)

direk (yanlış) – direkt (doğru)

eşki (yanlış) – ekşi (doğru)

espiri (yanlış) – espri (doğru)

filim (yanlış) – film (doğru)

herkez (yanlış) – herkes (doğru)

ızdırab (yanlış) – ıstırap (doğru)

ıspat (yanlış) – ispat (doğru)

kirbit (yanlış) – kibrit (doğru)

kiprik (yanlış) – kirpik (doğru)

nalet (yanlış) – lanet (doğru)

mahsun (yanlış) – mahzun (doğru)

maydonoz (yanlış) – maydanoz (doğru)

laylon (yanlış) – naylon (doğru)

raslantı (yanlış) – rastlantı (doğru)

sarmısak (yanlış) – sarımsak (doğru)

şarz (yanlış) – şarj (doğru)

pantalon (yanlış) – pantolon (doğru)

Elimden geldiğince Türkçe dil bilgisi ve yazım kurallarını hatırlatarak güzel yazı yazmanın inceliklerini sizlere aktarmaya çalıştım. Daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak için TDK’nın internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.

 

Unutmayın, dilimiz kimliğimizdir.

 

Exit mobile version