Bu his, duygu öyle bir şey ki; adını koyamıyorsunuz, elle tutup göz ile göremiyorsunuz. Sadece hissedebiliyorsunuz. Nefes gibi bir şey. Göremezsiniz, elinizle tutamazsınız ama hissedersiniz. Varlığı kesindir, dünyanızda… Gerçi cama veya başka buhar tutan bir yere üflediğinizde onu da görebilirsiniz… Yani nefese dair emareleri… Bu benim dediğim ise daha öte bir şey, gözle görülür, elle tutulur bir ipucu kesinlikle yok gibi…
Örneğin; Ramazan ayının başladığı ilk gün… Bir gün önceki hava, atmosfer aynı olmuyor. Gün, aynı gün ama sanki çok ince bir perde tonu ile gene de diğer günlerden farklı. Saatleri bir önceki günün saatlerinden ayrı. Hisleri de. Sanki daha hafif, daha berrak, daha duru… Keza, bittiği günün ertesi gün de öyle. Farklı, bir önceki gün gibi değil… Yine mevsimler… Öyle bir gün geliyor ki; ansızın, sanki havanın renk tonu bir insanın hissedemeyeceği incelikte, tonda değişiyor. Kokusu, ağırlığı… Mesela bu günler… Eylül ayı kesinlikle bir gündönümü vakti… Resmi olarak Eylül 23 sonrası denilse de ben artık bu gün itibarıyla ‘gündönümü’nün başladığını, hissediyorum. Belki, o tarihlerde insanlar daha net hissediyordur, bilimsel olarak daha net işaretler yakalıyorlardır. O yüzden de böyle net tarihleri verilmiş olabilir, işin o kısmına diyeceğim yok.
Benim dediğimi belki anlamışsınızdır, farklı daha farklı şeyler.. Tarihleri, tanımları olmayan lakin varlığı içsel olarak hissedilen dönümler, gündönümleri…
Tatlı su ile tuzlu suyun birbirine karışmadığı, ikisinin birbirine sırtını yasladığı tam o tılsımlı yer gibi.. O nokta gibi… Bu ikisinin tam arası gibi dönümler. O kadar ince ki, başınızdaki o iki göz ile asla görülemeyen dönüm yerleri. O aradaki perde ya da adı her ne ise, hakkında hiçbir fikrinizin olmadığı lakin kerametine de hiçbir vakit halel gelmeyecek olan dönümler… Konuyla ilgili Kuran-ı Kerim’de; Furkan (53) ve Rahman (19-20) sürelerinin bazı ayetlerinde işaret edilen gizemli, tılsımlı dönümler, dönüm yerleri…
Gözleriniz dışındaki diğer gözle yani gönül gözünüz, kalp gözünüz ile belki biraz hissedebileceğimiz dönümler… Gündönümleri…
Hasıla, her nedense Eylül ayının bu günleri, yıllardır bu hislerle haşır-neşir eder beni… Eylül’ün sararmaya yüz tutmuş, gizemli ve hüzünlü bu halinden hiç şikayetim var mı, asla…
Ama bu duygulara, bu sene farklı bir duygu daha eklendi… Bu günlerde Türkiye siyasi tarihinde de bir ‘gündönümü’ yaşıyor. Bir ‘dönüm’ yaşıyor. Bunu da hissediyorum. Umarım bu dönüm ülkemiz ve insanlarımız için, birliğe, beraberliğe, faydalı ve hayırlı işlere imza atmaya vesile olur. Sağlıcakla kalın.
Sezai ŞENGÖNÜL 09 Eyl 2018
Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.
Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.