1. Haberler
  2. EKONOMİ
  3. Gözümüz Dolar/da

Gözümüz Dolar/da

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Zamane modası, dönem insanlarının bahanesi haline gelen doların vaziyeti bize bir şey hatırlatmalı. “Mabudu cebinde insan” tasvirini. Sanki dönem insanları bu günleri beklermişçesine dillerine pelesenk ettikleri “dolardan sonra” bahanesiyle feryad figan ettiler. Sanki bu günlerin bir gün kapımızı çalacağını bilmiyormuş gibi.

Hayat, bir sebepler silsilesidir ve ekonomik mevzular içinde bu durum geçerlidir. Doların bu şekil de yükselmesinin temelinde belkide Cemil Meriç’in dediği gibi;”İnsanlar sevmek için yaratıldılar. Eşyalar kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilip insanların kullanılmasıdır.”Biz maddeye mana katma alışkanlığımız ile daha kolay tüketir olduk. Ama nedendir bilinme tükettiğimiz kadar üretemedik. Kimileri buna yanlış  Avrupalaşma dediler demesine ancak Mustafa Çalık’ın da dediği gibi biz yanlış Avrupalılaşmaktan değil bilakis Avrupalaşamamaktan kaynaklı bir üretme sorunu yaşadık. Tam manasıyla bir Avrupalaşma yaşansaydı özümüz değişir ama üretken bir topluluk olurduk.

Durum bu olunca, ne yardan ne serden geçebildik. Ne Avrupalı olduk ne kendimiz kalabildik. Bize hatta annelerimize ve babalarımıza henüz ilkokul öğrencisiyken öğretilen “Gelişmekte olan ülke” palavrasıyla bir şeyleri kaybetmeye başladık. Sanki bizlere o devirde beri bir pembe rüya görmeyi aşıladılar. Hemde gerçekleri göz ardı ederek. Çünkü bu millet tam anlamıyla teknik çağının başlamasıyla birlikte üretebilen ve teknik alanda söz sahibi olan bir millet olamadı. Evet bu yönde hamleler oldu ama konjonktürel yapı bu duruma imkan vermedi.

Üretemiyor ve teknik alanda dışa bağlı bir millet olma yolunda hızla ilerliyorduk. Ve ta ki son çağ hastalığı olan lüks tüketim hastalığına kapılana kadar.Bununla beraber pek çok üretim yapmayan tesisler ile üretime katkıda bulunan tesislerin bir kefede tutularak özelleştirilmesi bizleri hem ekonomik hemde zihnen daha liberal olmaya itti.

Evet özelleştirme kısa vadede kârlı bir hamle olmasıyla birlikte uzun vadede, böbreklerimizi satıp diyalize mahkum olmamıza sebep oldu. Artık hem teknik hem tarımsal anlamda dışa bağlı bir toplum olmuştuk. Ama mutluyduk çünkü mutlu olmamız için hala tüketebiliyor olmamız yeterliydi.Tüketmemiz bize artık her geçen gün döviz rezervinde ki erezyona mahkum olmamıza ve cari açığın giderek artmasına neden oluyordu. Arz talep dengesi ile artık azalan dolar rezervi dolar fiyat seviyesini yükseliyordu. Evet bi sebepler silsilesiydi bu durum. Ve biz pek çok şeyi bilerek göz ardı ettik. Bu durumlar, dolar genel fiyat seviyesinde ki artışın neticesi; krize sebep olabilirdi ve hatta olduda. Ama tarihine baktığımız zaman on yılda bir darbe görmüş, ortalama üç yılda bir ise kriz görmüş bu aziz millet bir şekilde bu krizinde üstesinden gelecektir. Belki ızdıraplı bir hayata dönüş olacaktır.

Çiftçisiyle, memuruyla, işçisiyle, iş adamıyla ve öğrencisiyle toplu bir hayata dönüş mücadelesi vererek. Yerli ve milli ürün, fikir, teknik üreterek bu sıkıntıdan daha da güçlenerek çıkabiliriz.

Çünkü bu kriz bize öğrettiki özellikle bu son çağda hiçbir üretim faaliyetinde bulunmamış, bilakis tüketmeyi şiar edinmiş bir toplum olmak, muhtaç bir toplum olmak demektir.

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
Gözümüz Dolar/da
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!