Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY) Başkanı faşist Eokacı Anastasiadis en son topladığı Ulusal Konsey’de federasyon tezinin çöktüğünü kabullenerek, ‘Gevşek Federasyon’u tartışmaya açtı. Adını ne isterseniz koyunuz, ister federasyon olsun, ister gevşek federasyon olsun, ister fonksiyonel federasyon olsun, Rum tarafının kesinlikle, Rumların hegemonyasında üniter bir yapıdaki düzenden bahsettiğini, hedefin bu olduğunu unutmayınız. Rum tarafının federasyonu geçici bir sıçrama tahtası olarak kullandığını ve sırf Türk askeri adadan çıksın, ‘Garanti Anlaşmaları’ndan kurtulunsun diye yıllardır masaya geldiklerini çok iyi biliyoruz. Anastasiadis’in ortaya attığı ‘Gevşek Federasyon’ Kıbrıs Türkünün felaketidir. Oyundur. Tezgahtır. Çözüm şeklinin adını değiştirerek önümüze konan öneri kesinlikle müzakere edilmemelidir. Anastasiadis’e, Rum-Yunan ikilisine söylenecek şey; “Biz Kıbrıs Türkleri, size denk eşit egemen, 1960 Antlaşmasının kurucu ortağı olarak, oyununuzu, tuzağınızı görüyor ve reddediyoruz. Devletimiz KKTC’den bugüne kadar tüm baskı ve tehditlere, insanlık dışı ambargo ve izolasyonlara rağmen vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’nin garantörlük hakları devam edecektir. İki devlet, iki halk, iki demokrasi esası üzerinde görüşmeye hazırsanız, buyurun; değilseniz, bizimle oyun oynamayınız. Yeniden “taktik icabı” görüşür gibi yapıp, yıllarımızı çalmanıza razı değiliz. Müzakere zincirlerine bağlı olarak yaşamak istemiyoruz.” olmalıdır…
***
Ada gerçeklerini gözardı ederek, Kıbrıs sorununun ne olduğuna bakılmadan ve soruna gerçekçi teşhis konmadan, meseleye çözüm bulmaya çalışmak hayaldir ve bu nedenle de 1968’den bu yana sürdürülen müzakerelerde başarılı olunamamıştır. Kıbrıs Türkleri ve hatta Rumları artık hayal kurmaktan vazgeçmelidir. 50 yıldır devam eden görüşmelerin, masaya konan planlar ve önerilerin bir sonuç getirmemesinin nedeninin “ada gerçeklerini dikkate alma ihtiyacı duymadan sadece ve sadece emperyalist Batı’nın çıkarlarına hizmet edildiğinin anlaşılmamış” olmasıdır. Kıbrıs sorununun, Yunanistan’ın Megali İdea saplantısı ve saçmalığı doğrultusunda on üçüncü adayı da almak, Türkiye’yi kuşatarak Ege sorununda kendi emellerine kavuşmak olduğunun bilincinde hareket etmeliyiz. Kıbrıs etrafındaki kara suları ve zengin deniz kaynakları, Rum tarafının Mısır, Yunanistan, İsrail ve diğer ilgili merkezlerle yaptığı anlaşmalarla Türkiye’yi dışlamaya yöneliktir. Rum tarafının amacı üniter yapıdaki, Türklerden gasp edip bir Rum devletine çevirdiği ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni şu veya bir şekilde devam ettirmektir. Amaç ve hedefleri Kıbrıs Türklerini yok etmek ve adanın tamamını kontrol etmektir.
Ebedi liderimiz, kurucu Cumhurbaşkanımız rahmetli Rauf Denktaş’ın ömrü bu Rum tezgahını anlatmak, uyarmak ve karşı tedbirleri almakla geçmiştir.
Rahmetli Denktaş 1977’de Makarios’la, 1979’da Kipriyanu ile mutabık kaldığı “iki toplumlu, iki kesimli federasyonu” 1983’e kadar Kipriyanu ile görüştü. Sonunda Kipriyanu “Ben federasyona inanmıyorum; Makarios’un vasiyetini yerine getirdim” diyerek Makarios’un “Enosis’e en yakın nokta” addettiği “meşru Kıbrıs Hükümeti unvanından” taviz vermediğini açıklaması üzerine, rahmetli Denktaş, devletimiz KKTC’yi kurdu. Kurarken de federal bir yapıda, iki bölgeli, iki toplumlu bir çözüme kapıyı açık bıraktı. Kipriyanu’dan sonra, Denktaş ile müzakerelere devam eden Vasiliyu, Klerides ve Papadopulos da Türklerle yeniden eşit şartlarda yeni bir ortaklık anlaşması yaparak bunu Türkiye’nin garantilemesini (ve Enosis’i yeniden saf dışı bırakan kişiler olarak tarihe geçmeyi) kabul etmediler. Klerides’in anılarında yazdığı gibi; “İçimizde Türk cumhurbaşkanı yardımcısı, Türk bakanlar, Türk mebuslar olmadığı halde dünya bizi meşru hükümet olarak tanıdığına göre Türklere ne diye taviz verecekmişiz? Ya istediğimizi kabul edecekler, ya da çekip gidecekler”.
Rum tarafında göreve gelen Hristofiyas gerçek bir ‘fiyasko’ olmuş, “biz iki toplumlu, iki kesimli, tek egemenliği, tek halkı olan federasyon konuşuyoruz” diye kestirip atmıştır. Hristofyas’ın uğraşı tek halk, tek devlet ve tek egemenlik formüllerine dayanarak Kıbrıs’ı, Klerides’in dediği gibi “içinde korunmaya alınmış Türk azınlığı olan bir Rum Cumhuriyeti’ne dönüştürmek” olmuştur.
***
Anastasiadis’in çizgisi kendisinden önceki liderlerden farklı değildir. Anastasiadis defalarca Kıbrıs Türklerini siyasi eşit olarak görmediğini, Kıbrıs Türklerinin sözde Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları olarak en az Rumlar kadar bireysel haklara sahip olduğunu söylemiştir. Anastasiadis meşru Kıbrıs Hükümeti olmanın rahatlığıyla, aldığı tek yanlı kararlarla anlaşmalar yapmakta ve kendine göre Rumların Kıbrıs’ın tamamına egemen olacağı bir düzen kurmayı hedeflemektedir. Anastasiadis’in, Crans Montana’da çöken federasyon çözüm modeli yerine, Rum tarafını aynı hedefe ulaştıracak ‘Gevşek Federasyon’ önerisi, müzakere sürecini devam ettirmeyi amaçlayan, zamana oynayarak, bilinen hedeflerine ulaştırmayı öngören büyük bir kandırmacadır, tuzaktır. Türk tarafı olarak bu saçma öneri reddedilmeli ve ‘iki devletli’ çözümden başka çözüm kabul edilmeyeceği açıklanmalıdır.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.