“Fetö’lü yıllar”dan anılar…

24704_b-8

Türkiye’yi parçalama senaryolarının bavulla taşındığı dönemden kurtulabilmiş değiliz. Bir tek gün hatırlıyor musunuz “FETÖ soruşturmasına gözaltı” haberi olmasın? Yok ByLock, yok ankesörlü telefon

Bunlar oluşurken devleti yönetenlerin hiç mi suçu yoktu? Tezgâhın uygulayıcısı savcının altına zırhlı aracı veren kimdi? Hocaefendi’den selam, sevgi götürüp-getirenler ortalarda dolaşıyor. Ankara’da parsel parsel arsa tahsis edenler meydanda. Ataköy-Yeşilköy arasındaki alana Fetullah yurtları yaptıranlar sadece istifa ettirildiler.

Sonra da “Aldatıldık ey halkım!” diyerek sıyrılanları biliyorsunuz.

Ergenekon, Balyoz, Kumpas vb.. davalarıyla hayatı söndürülenleri unutmak mümkün mü?

Beni yaralayanlar

Hangi birini yazacağımı şaşırıyorum. Masum insanlar, intihara zorlandılar. “Örgütün finansörü” diye içeri tıkılanların cenazesini belediye kaldırdı. Yıllarca hapishanelerde çürütülüp hasta edilenler meydanda. Bana en çok koyan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin‘in ölümü. Bilmeyenler için tekrarlayayım. Sevgili kardeşim, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda adaya paraşütle atlayan öncü askerdi.

Olağanüstü kahramanlıklarıyla KKTC tarihinin ilk “Şeref Madalyası” ona verilmişti. Özbeöz yeğenini pazarlayan sabıkalının yalancı tanıklığıyla içeri atıldı. Tahliye edildiği güne kadar çoktan kanser olmuştu.

Zaten demir parmaklıklardan çıktığında doğrudan Çapa’ya yatırıldı. Onkoloji kliniğine. Orada da vefat etti. Sizlere onun insanlığıyla ilgili bir anımı anlatayım. Tesadüfen ben de o dönem önemli bir ameliyattan çıkmıştım. Gözümü açtım karşımda Muzaffer Tekin. O hâlde beni ziyarete gelmişti. Yanında da iki yoldaşı. Çok sürmedi bir süre sonra Hakk’a yürüdü. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Muhterem eşi, kızı ve ağabeyi başta tüm yakınlarına bir kez daha başsağlığı diliyorum.

Nedim Şener

Bunları niye yazmak zorunda kaldığımı merak ediyor musunuz? Hemen açıklayayım. FETÖ’cülerin kumpasına uğrayan binlerce isimden biri Nedim Şener‘di. Gazeteci-yazar CNNTURK’te Buket Aydın‘ın konuğu oldu. Artık ünlenen 40 soruyu cevaplandırırken devlet ve hükûmet destekli Fetullah Gülencilerin yaptıklarını anlatırken zaman zaman gözleri doldu.

Savcısından, gardiyanına kadar “15 Temmuz kalkışması”nın nasıl hazırlandığını bire bir anlattı. Hani derler ya “ancak başına gelen bilir.”

Doğrusu ben de etkilendim. Nedim Şener’e geçmiş olsun dileklerimi yolluyorum…

***

Koca çınar

Camiler, külliyeler ve kabirler yerleşkesi Bursa’ya yıllardır uğramadım. Bu yüzden “Benim Şehrim” yayınını merakla izledim. Hatta, seyredebilmek için 05.00’da başlayan tekrarını.

Mete Çubukçu‘nun sunumu başarılıydı. Bursa’ya gidilip de “olmazsa olmaz” işler bellidir. Turist kafilesinde değilseniz, kılıç-kalkan izleyemezsiniz. İskender kebabı yer, kestane şekeri alıp dönersiniz. Eğer merkez dışına çıkacak kadar vaktiniz varsa ilk gözünüze çarpan Osmanlı ile yaşıt çınarlar olur. İnkaya ve Ağlayançınarlar muhteşemdir. 600 yılın üstünde yaşları vardır. Bereket Boğaz’dakiler gibi dört bir yanından bastonlarla takviye edilmiş değiller.

Mübadele alanları

Bursa, en fazla muhacirin yani suyun ütesinin iskân edildiği yerdir. En başta da Selanik‘ten gelenler. Bunların arasında en iyi tanıdığım rahmetli babamdı.

Mete Çubukçu, tamamı bunlardan oluşan Gölyazı‘da 95’ini devirmiş -Allah daha uzun ömür versin- bir kadınla konuştu. “Burada çok Selanik kökenli var mı?” diye sorunca aldığı cevap güzeldi: “Herkes.”

Müzeyyen Senar, Zeki Müren ve Yıldırım Gürses gibi müziğimize damga vuran isimler unutulmadı. Tabii kentin şairi olarak kabul edilen Ahmet Hamdi Tanpınar da. Muhteşem dizelerinden biri olan “Bursa’da Zaman”ı bilmeyen var mı?

Başarılı çekimler

Şimdiye kadar NTV’de yayımlanan Benim Şehrim‘ler içindeki en başarılı çekimleri izledik. Artık nostalji alanı olan Cumalıkızık‘tan ipekçiliğin ilk ticari merkezi Koza Han‘a kadar çok iyi görüntüler vardı.

İçimi cız ettirenler ise yukarıdan yapılan tespitlerdi. Artık şeftali ağacı bile yok. Dört bir yanından şırıl şırıl sular akan Gürsu bir taş yığını hâlinde.

Bursa denince Vefa‘nın maçına gittiğimiz gün de gelir. Kabahatimiz sadece “Hadi Hilmi” -Kiremitçi- diye bağırmamız. 30 kişi 3 kişiyi evire çevire dövmüştü. Bursa’dan bahsederken, futbolu ihmal etmek olmazdı…

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan, iyileşmeyeceklerin hekimi olmak istememelidir. F. Nietzsche

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version