Coşkun Aral’dan yürekten bir paylaşım
Dünkü “İşaret Fişeği” başlıklı yazımdan sonra epey bir mail aldım.
Bunlardan biri özellikle dikkat çekiciydi.
Çünkü önemli bir tanıklığı aktarıyordu.
Sevgili dostum, büyük gazeteci ve müthiş insan Coşkun Aral şöyle yazmıştı:
“Fatihciğim yüreğine sağlık. 1978’de aynı provokasyonların yaşandığı Çorum’u, Sivas’ı yaşadım. Hatta Sivas olaylarının bizzat içine düştüm. O dönemler teleks dönemiydi. Sonuç korkunçtu. Bugünkü sosyal paylaşımlarla olacakları hayal bile edemiyorum. Bunlarda birazcık Allah korkusu yok mu?”
Coşkun’un söylediği o kadar doğru bir tespiti içeriyor ki!
O gün olan biteni öğrenmek ciddi bir zaman alıyordu ve bu bir şanstı belki de!
Yayılmayı, sirayeti önlüyordu.
Rahmetli Taner Kutlay, Coşkun Aral gibi o dönemin tanıklarından biriydi.
Maraş Katliamı diye bilinen olaydan sonra kente ilk giren gazeteciydi.
Yıllar sonra olayları bana anlatırken bile hâlâ gözleri dolar, gözyaşları yanaklarından süzülürdü.
Özel arşivinde asla yayınlamadığı fotoğrafları paylaşmıştı benimle.
İnsanın hatırlamak değil anında unutmak isteyeceği görüntülerdi bunlar.
İyi ki yayınlanmamıştı ve yayınlanamazdı.
Bugün ise cep telefonları ile ve sosyal medya aracılığı ile yayılabilecek dehşetin nelere yol açabileceğini tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok.
Bu yüzden de yüreğinde bir nebze insanlık, gönlünde bir damla vatan sevgisi olan herkesin, Türkiye’yi germekten, cepheleştirmekten ve ötekileştirmekten uzak durması lazım.
Meseleler bir yaşlı adamın fevri yumruğu diye geçiştirilecek kadar basit değildir.
Bir yaşlı amcanın yumruğu ile bir kentin hatta bir ülkenin bir felakete gitmesi arasındaki mesafe tahmin edebileceğinizden çok daha kısadır.