Kızı Gonca Hatinoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukuk danışmanı olan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’den bir açıklama bekledim bugüne kadar.
Andımız kararı hakkında bir yorum değil elbette beklediğim.
Beklentim Danıştay’a yönelik haksız ve hukuksuz bir tavra karşı kurumunun onurunu koruma hakkındadır.
Danıştay’ın yeni binasının dev salonu dururken, “150. Yılında Şûrayı Devlet’ten Danıştay’a Uluslararası Sempozyumu” Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlendi.
Erdoğan’ın çay toplama ekibinde yer alan Yüksek Yargı Başkanları koşa koşa AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın saraydaki toplantılarına gidiyorlar.
Zerrin Hanım hadi bunu sineye çekti diyelim.
Ancak Erdoğan’ın Danıştay’ın “Öğrenci Andı” kararına da tepki olarak söylediği şu sözler kurumsal olarak sineye çekilir mi?
“Şura-yı Devlet diyorsak, Danıştay olarak bir istişari organ olarak bunu değerlendiriyorsak o zaman bir istişari organ görevini ifa etmesi gerekir. ‘Yok, ben karar mercisiyim’ diyorsa o zaman biz burada niye duruyoruz? Şu anda Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini hazırlamadan önce biz kalkıp Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilgili de Danıştay’dan bunu soracak, oradan izin, müsaade alacaksak o zaman ben bu makamda durmayayım, çekeyim, gideyim. Böyle bir şey olur mu?”
Erdoğan’ın çay toplama ekibinde olan Zerrin Hanım keşke o toplantıda ya da bugüne kadar bir açıklama yaparak Danıştay’ın resmi web sitesinde yer alan şu ifadeyi açıklayabilseydi:
“Anayasa’da öngörülen Yüksek Mahkemelerden biri olan Danıştay, Anayasanın 155’inci maddesine göre, yürütme organına yardımcı bir inceleme, danışma ve karar organı olmanın yanı sıra, yönetimin yargı yoluyla denetlenmesinde etkin ve önemli görev yapan bir yargı kuruluşudur.”
Danıştay yasasının 1. Maddesi de şöyledir:
MADDE 1. – Danıştay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş yüksek idare mahkemesi, danışma ve inceleme merciidir.
Erdoğan’ın çarpıtmasına bakmayın Danıştay, Anayasa ve yasasına göre hukuken Yüksek Yargı organıdır. Nokta.
Zerrin Hanım’ın suskun kalması elbette Danıştay’ın varlığına, onurlu bir yüksek mahkeme olmasına leke düşürmez.
Danıştay kararları asla siyaset malzemesi yapılmamalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Yargı kararlarına uymaya elbette mecburdur.
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik Millî Eğitim Bakanı’na haklı bir yazılı soru önergesi vererek soruyor:
“Danıştay 8. Dairesi tarafından verilen okullarımızda okunan Andımızın kaldırılmasını düzenleyen yönetmelik değişikliğini iptal etmesi sonrası Millî Eğitim Bakanlığı olarak yargı kararı doğrultusunda halen işlem tesis edilmemesini anlayamamaktayız.
Ortada uygulanması gerekli bir yargı yeri kararı var iken temyizden bahsetmek hukuk devleti ilkeleri ile ne derece bağdaşır? Bu bir mahkeme kararıdır ve 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesi hükmü uyarınca uygulama yapılıp Andımızın okullarda yeniden okutulması için neler yapmaktasınız?”
Benim tanıdığım Ziya Hoca bu sabahtan itibaren bütün okullarda “andımız okunsun” diye bir genelge yayınlar ama biliyoruz ki o an Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevden alınır.
Andımızı okullardan kaldıran Erdoğan’dır.
Tekrar okunmasını engelleyen ve hatta Danıştay’ın aldığı kararı siyasi baskı ile kaldırtmaya çalışan ve bunu da açıkça ifade etmekten çekinmeyen Erdoğan’dır.
Atanmış Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ne yapsın ki?
Ey halkım, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi, Andımız, 10. Yıl Marşımız, Gençlik Marşımız, İzmir Marşımız ve İstiklal Marşımız hepsi Türk halkının vazgeçilemez olmazsa olmaz değerleridir.
Ey halkım, unutma adımız andımızdır, benliğimizdir, Ata’mıza verdiğimiz sözdür.
Ey halkım, Ata’mızın, “Ey Türk Gençliği” diyerek bizlere verdiği önemli görevi de asla unutma.
Ey halkım, 10. Yıl Marşı’mızı haydi hep beraber bugün yine haykıralım:
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan,
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Bir hızda kötülüğü, geriliği boğarız,
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk’üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Çizerek kanımızla öz yurdun hartasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını;
Bütünledik her yönden istiklâl kavgasını…
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını!
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz:
Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz.
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Söz: Faruk Nafiz ÇAMLIBEL ve Behçet Kemal ÇAĞLAR – Müzik: Cemal Reşit REY
Var mı itirazı olan..?
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.