Çelik ile eğitim dünyasını konuştuk:
– Mimarsınız, ama eğitim alanında çalışıyorsunuz.
Çelik ailesi olarak, eğitim merkezli bir dünyamız var. Bir taraftan yöneticilik, diğer taraftan yatırım ve akademik faaliyetler iç içe olduğundan, eğitim ve kariyerim de eğitim merkezli ilerliyor. Her ne kadar, profesyonel hayata mimar olarak başladıysam da, eğitim alanı ağır bastığından, aynı zamanda akademik faaliyetleri sürdürmekteyim. Önce iktisadi ve idari bilimler fakültesinde öğretim görevlisi, ardından meslek yüksekokulu müdürlüğü yaptım. Şimdi de, İzmir’e kazandırdığımız Kavram Meslek Yüksekokulu’nun Mütevelli Heyeti Başkanlığını üstlenerek İzmir’e odaklandım. Hedefimiz, İzmir gençlerinin eğitiminde daha fazla sorumluluk almak.
– Neden İzmir?
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’ndan alınan izinlerle İstanbul’da kurulan Kavram Meslek Yüksekokulu’nu 6 aylık bir sürede İzmir’in en merkezi yeri olan Konak’a taşıdık ve 2018-2019 öğretim yılında 27 programda öğrenci kabulüne başladık. Kısa sürede gördüğümüz yakın ilgi, buraya taşınma kararımızın ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. İş dünyasının aradığı nitelikli insan gücünü yetiştirmeyi görev edindik. Bölgede iş dünyası ile genç nüfus arasında köprü olmaya devam edeceğiz. İstanbul’da uyguladığımız buluşma programları ile öğrencilerimiz mezun olmadan nerede çalışabileceklerini, kendilerinden neler beklendiğini öğrenmiş olacaklar, hatta kendilerine sunulacak staj imkânlarını fırsata çevirecekler.
– Kendinizi hangi alanda başarılı buluyorsunuz?
İki şapkam var, yöneticilik ve akademisyenlik. Akademik çalışmalardan elde ettiğimiz birikimleri iş hayatında, dolayısıyla eğitim sektörüne yenilik olarak yansıdıkça kendimi başarılı kabul edebilirim. Başarının taçlanması ise, eğitim sektörüne kattığımız yeniliklerin kurumsallaşması ve yaygınlaşmasıdır. Ülkemizin en önemli geliştirme alanlarından biri de eğitimcilerin yeterliliği ve uluslararası akreditasyonudur. Bu maksatla, İngiltere merkezli HEA (Higher Education Academy) ile yaptığımız ortaklık çerçevesinde, Türk üniversitelerin de görev yapan eğitim kadrosunu, uluslararası akreditasyona sahip hale getirmeye başladık. İngiltere’nin yarı-resmi yükseköğrenim kuruluşu olan HEA ile yapılan işbirliği ile başlattığımız Nitelikli Akademisyen Yetiştirme programına her kurumdan isteyen akademik personele İstanbul’da eğitim verecek durumdayız. Bir genç olarak, bu ve benzeri girişimler, JCI (Junior Chamber International) tarafından oluşturulan jürinin seçimiyle TOYP (Ten Outstanding Young Persons Of the World) özel onur ödülüne layık görmeleri, ilerlediğimiz yolun doğruluğunu göstermekte ve daha fazla sorumluluk yüklemektedir.
KÜRESEL REKABETTE LİSANS MEZUNU OLMAK TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL
Önümüzdeki beş yıl içinde dünyadaki mesleksel beceri ve yeterliliklerin radikal bir dönüşüme gireceği şüphesiz. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018’de 2022 için yaptığı tahminlere göre, analitik düşünme ve yenilikçilik; pratik öğrenme ve öğrenme stratejileri, yaratıcılık, özgünlük ve girişimcilik, teknoloji tasarımı ve yazılım, kritik düşünme ve analiz; karmaşık sorun çözme, liderlik ve sosyal etki, duyusal zekâ; nedensel düşünme, problem çözme ve idealleştirme; sistem analizi ve evrimleşme gibi becerileri isteyen meslekler çok fazla talep edilenler arasına girecek. Küresel rekabette lisans mezunu olmak tek başına yeterli değil. Bu nedenle lisansüstü eğitimine devam edenler daha şanslı olacak.
Gençlerimiz, aynı anda çift ana dal, yan dalda eğitim alarak lisanslarını tamamlıyorlar, ancak ihtisaslaşmanın en üst aşamasında olduğumuzdan her lisans mezununun mutlaka yüksek lisans yapması, gençlerimizin bir alanda odaklanmasını, böylece kendisini bir alanda geliştirmesini sağlar.
Akademik alan, kendine güvenen, okumayı, araştırmayı seven gençlerin tercih edeceği bir alandır. Gençlerimizin, kişisel kariyer planıyla bir yere varılamayacağını bilmeleri gerekir. Ülke ve toplum için, hatta insanlık için hayalleri ve tasavvurlarının olması lazım. Bunun için çok okumaları, birden fazla lisana hakim olmaları, dünyayı da takip etmeleri, olan bitenden haberdar olmaları, kendi ölçeklerinde tartışabilmeleri ve çözüm geliştirebilmeleri gerekir. En önemlisi, 10-20 sene sonrasında, bilim dünyasının, ülkenin ve elbette ki kendilerinin nerede konumlanacağını şimdiden düşünmeleri ve tasarlamaları gerekir. Geleceğin üniversiteleri yalın bir eğitim kurumunun ötesine geçmeleri, ülkenin öncü rolünü üstlenmek, kamudan beklenti içine girmek yerine kamuya daha fazla katkı sunmak, kalkınmada rol almak zorundalar. Başta vakıf üniversiteleri olmak üzere, tüm üniversitelerin strateji planları ve bu planlarını hayata geçirecek mali kaynak planlarını da hazırlamalarına ihtiyaç var.
20 YAŞINDA UÇAK KULLANMAYI ÖĞRENDİM
Pilotum, 1999’da babam bize önerdi. Hezarfen Havaalanı’nda başladık. O zaman 20 yaşındayım. Değişik tecrübemiz oldu, şimdi çok zaman ayıramıyoruz, ama tek motorlu uçakların kullanma eğitimini aldım. Arada keyif yapıyoruz. Uzun zaman basketbol oynadım, şimdi amatörce oynuyoruz. Dövüş sporlarına da ilgim vardı küçükken. Araba yarışına katılıyorum, ikinci pilotluğum var. Müziğe ilgim var, bateri çalıyorum.Seyahati, balık tutmayı çok seviyorum. Stresli olduğum zaman pek beceremesem de bir gün öncesinde ter atmam lazım, spor yaparak, baterinin başına geçerek rahatlamaya çalışıyorum. Şimdi resime merak saldım. Henüz tam odaklanamadım ama ona yağlıboya resim yapmaya başlayacağım.
ÜNİVERSİTELERİMİZ DAHA FAZLA AKTİF ROL ALMALI
Yükseköğretim, bir ülkenin bilgi kaynağı ve en güçlü lokomotifidir. Ülkemizi, dünyada söz sahibi yapmak istiyorsak, üniversitelerimizin daha aktif rol almasını sağlamalıyız, daha nitelikli insan yetiştirip, hem de daha fazla yeni buluşlara imza atmalıyız. Her üniversitenin, her akademisyenin, hatta her öğrencinin bir hayalinin, bir tasavvurunun olması gerekir. Bunun yollarını açmakla yükümlüyüz.
Üniversiteye yerleşemeyen milyonlarca gencimiz bulunduğu gibi Türkiye’de yükseköğretime devam etmek isteyen olağanüstü potansiyel var. Ancak, bütün bunlar için kamu dışı kaynağı harekete geçirmek, en doğru tercih. Yeni küresel ekonomik hedefler doğrultusunda daha fazla yatırım yapmamız ve çalışmamız gerekiyor. Vakıf yükseköğretim kurumları olarak, üniversite sanayi işbirliği çerçevesinde üretim sektörünün ihtiyacı olan alanlara yönelik yeni bölüm ve program açarak reel sektörün insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için daha çok çaba sarf etmeliyiz. Ayrıca, Avrupa’dan sağlık turizmi kapsamında ülkemize özel bir ilgi var. Grup olarak bu ilgiyi ülke ekonomisine katkı değer sağlamaya yönelik hazırlıklarımız var. Bu kapsamda 2019 sonuna kadar bir hastane ve bir oteli hizmete açacağız.