Cumhurbaşkanı Erdopğan Rus Kommersant gazetesine makale yazdı.
Erdoğan’ın mesajları şöyle:
Türkiye-Rusya işbilriği Suriye krizinin çözümü için kritik öneme sahip. Suriye toplumunun tamamını kapsayacak siuyasi çözümden yanayız. Türkiye Suriye Kürtleri ilesorunu yok. Teörristler Suriye Kürlterini temsil edemez. Güvenliğimizi tehdit edecek hiçbir unsura tahammül edemeyiz. Teörr örgütü YPG’yi bvurma hakkımızı sahklı tutuyoruz.
İşte Erdoğan’ın kaleme aldığı yazının tam metni:
Aralık ayında ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeler yaptım ve bu yeni süreçte Türkiye’nin Ortadoğu’da barışı ve istikrarı sağlamak için gerekli adımları atmaya kararlı olduğunu belirttim. Bu nedenle, Astana sürecini başlattığımız Rusya Federasyonu ile yakın işbirliğimizi sürdürmek istiyoruz.
ABD’nin Suriye’den çekilmesi doğru yönde atılmış bir adım çünkü Suriye krizi ancak Suriye’nin yaralarının iyileşmesinden yararlanan ülkeler tarafından çözülebiliyor ve derinleşmeleri zararlı olabiliyor. Bu anlamda Türkiye, komşu ülkenin toprak bütünlüğünü koruyan, tüm Suriye toplumunun siyasi temsilini sağlayan ve topraklarından zorla kovulan insanların ülkesine geri dönmesini sağlayan siyasi bir çözüme bağlıdır . Bu hedeflere ulaşmak için, Türkiye ve Rusya Federasyonu eylemlerini koordine etmeye ve koordine etmeye devam etmelidir. Gerçekten de tartıştığımız Idlib anlaşması Geçen yıl, hem ülkemizin hem de Suriye halkının çıkarlarının korunmasında işbirliğimizin çok önemli olduğunun en canlı kanıtı.
Öte yandan, geçtiğimiz haftalarda Amerika Birleşik Devletleri’nde faaliyet gösteren yapıların bir kısmının Suriye krizinin sona ermesine yardımcı olması gereken çekilme kararını önlemeye çalıştığına tanık olduk. Türkiye’nin konumundan itibaren bu sürecin başlangıç noktası Sayın Trump ile yaptığım görüşmelerde varılan anlaşma. Aynı zamanda, Trump yönetimine baskı uygulamak için , “Türkiye Kürtleri yok edecek” veya “Kürt müttefiklerini terk etmeyeceğiz!” Gibi bir takım ifadelerin yayıldığını görüyoruz.
Öncelikle, dikkatinizi Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye Kürtleriyle veya komşumuzun topraklarında yaşayan herhangi bir grupla bir sorunu olmadığı gerçeğine çekmek istiyorum. Amerika’dan yayılan temelsiz iddialar gerçeği değil, bir dizi çıkar grubunun bakış açısını yansıtıyor.
Öte yandan, her zaman açıkça konuştuk ve hem ülkemiz hem de Suriye’nin toprak bütünlüğü için ulusal güvenlik için tehdit teşkil edecek unsurların varlığına izin vermeyeceğimizi söylemeye devam ediyoruz.
Son yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri silah ve eğitim savaşçıları PYD / YPG (Parti “Demokratik Birliği” / “Halk Koruma Birlikleri” .- şeklinde destek sağlamıştır “b”, ), terör örgütü PKK (Kürdistan İşçi Partisi Suriye şubesi olarak Türkiye’de yasaklı terör örgütü. “b” ). Bu hatalı adımlar, stratejik ve ahlaki açıdan, terör örgütü DAISH (Rusya Federasyonu’nda yasaklanan “İslam Devleti” – “Kommersant” ) ile mücadele bahanesiyle atıldı . ABD’nin bu yanılgısı, DAISH’in baskısı altında yaşayan Suriyelilerin başka bir terör örgütünün kontrolü altına girmesinin sebebiydi.
Başka bir deyişle, Amerika Birleşik Devletleri kuzu kurdun emanet etti. Ayrıca, politika hatalı olduğu için, PKK’nın PYD ile olan bağlantılarını tanıyan ilk resmi web siteleri sansürlendi ve ardından Suriye Demokratik Güçleri olarak adlandırılan yeni bir kurgusal yapı oluşturuldu.
Bugün, bu yol haritasını oluşturan gruplar PYD ve YPG hakkındaki gerçeği uluslararası toplumdan gizlemeye devam ediyor. Öncelikle, PKK’nın Suriye şubesinin terörle mücadelede hiçbir zaman dürüst olmadığı vurgulanmalıdır. Tam tersine, bazı ABD yetkililerini ikna ederek, Suriye’nin kuzeyinde DAEŞ’le mücadele bahanesiyle terörist bir devlet kurmaya çalıştılar. Bu projeye Olive Branch Operasyonunu başlatıp bu grubu Afrin dışına çıkararak yanıt verdik . Yakın gelecekte arkadaşlarımız ve müttefiklerimizle birlikte, komşumuzun toprak bütünlüğünü korumak için gerekli adımları atacağız.
Bugün, Amerika’daki bazı gruplar bu grubun Suriye Kürtlerini temsil etmediğini, aksine tam tersine Kürt kökenli Suriye vatandaşlarına zarar verdikleri gerçeğini görmezden geliyor. Gerçekten de, bu gruplaşmanın baskısından kaçan on binlerce Suriyeli Kürt’ün Türkiye’de uzun yıllar yaşadığı gerçeği, yukarıdakilerin en açık kanıtıdır. Bu nedenle, son haftalarda dağıtılan suçlamaların gerçeklikle ilgisi yok. Ayrıca, kimseye 30 yıldan fazla bir süredir vatandaşlarımıza karşı eylemleri yönlendirilen bir terörist gruba ne yapması gerektiğini veya terörle mücadele için izin istemeyeceğiz. Teröristlerin peşinden koşmak için uygun koşullar oluştuğunda haklarımızı saklı tutuyoruz.
Son olarak, Astana Federasyonu çerçevesinde Rusya Federasyonu ile elde ettiğimiz başarıların devalüasyonunu veya siyasi bir çözüm yolunda kaydedilen ilerlemeleri istemiyoruz. Suriye’yi yeniden inşa etmek, bu ülkede güvenlik ve istikrarı sağlamak için birlikte çalışmalıyız. Terörizme son vermenin, başta DAİŞ olmak üzere terör örgütlerinin yeniden güçlendirilmesini önlemek ve böylece Suriye’yi dış müdahaleye karşı korumak için tek yol budur.
Türkiye Suriye’ye açık. Güney sınırımızdaki istikrarsızlığın ortadan kaldırılması ancak dostlarımız ve müttefiklerimizle işbirliği ve ortak eylemlerle mümkündür. Bu bağlamda, PKK terör örgütünün hem ISISH hem de Suriye şubesine karşı kararlı bir mücadele vermeliyiz. Bölgemizde var olan problemler sonsuza dek ancak hayatları bu bölgenin kaderine bağlı olan halklar tarafından çözülebilir. Siyasetin gazete manşetleri ve sosyal medya kampanyaları tarafından belirlendiği zaman geçti.
Suriye iç savaşının başlangıcından beri, bölgedeki insani kriz ve başa çıkma ile başa çıkmak için ne yapacaklarını açıklayan tek ülke Türkiye olmuştur. Aynı şekilde, sözünü tutan tek ülke olduk. Türkiye, krizin başından beri insani yardım sağladı ve bu sorunun ancak politik bir çözümü olabileceğini vurguladı. Bu konuda arkadaşlarımız ve müttefiklerimizle işbirliğine hazırız. Bu işbirliği terörle mücadelede yardımcı olacak, istikrar ve barış sağlayacak.