Eylül ayında Tüketici Fiyat Endeksi, aylık olarak yüzde 2.08 ve yıllık olarak yüzde 25.24 oranında arttı. Bir önceki Ağustos ayına göre aylık enflasyon düşerken, yıllık enflasyon arttı. Düşük gelir gruplarını sabit gelirlileri daha çok etkileyen ve mutfak enflasyonu da olarak anılan, gıda ve alkolsüz içeceklerde yıllık enflasyon daha yüksek, yüzde 29.26 oldu.
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi ise aylık yüzde 1.71 ve yıllık yüzde 45.01 oldu.
1- Enflasyon ekonomik istikrarsızlığın, yani hastalığın ateşidir. Enflasyon piyasaları kırılgan yapıyor, yatırımları engelliyor, Tasarruf oranının düşmesine neden oluyor, TL’den kaçışı hızlandırıyor. Bir bakıma ekonomide bütün kötülüklerin anasıdır.
2- ÜFE, üretim maliyetlerinde artışı gösteriyor. ÜFE’nin daha yüksek olması maliyet artışının piyasa fiyat artışından daha yüksek olması demektir. Firmalar artan bu maliyetleri yansıtmak zorundadır. Aksi halde zarar eder ve yaşayamazlar. Bu demektir ki TÜFE artışı devam edecektir.
Kaldı ki, bütün sektörlere girdi olan enerji sektöründe de ÜFE oranı yüzde 81.61 oldu. Yani maliyet artışı devam ediyor.
Çekirdek enflasyon ve 12 aylık ortalama enflasyonun da geçen sene aynı aya ve bir ay öncesine göre yüksek çıkması enflasyonun artacağını gösteriyor
3- Bu şartlarda MB’nin yüzde 23.5 olan enflasyon tahmini de tutmaz. Eğer Kasım ve Aralık ayları enflasyon tahminlerini geçen senenin aynı aylarında gerçekleşen enflasyon ile karşılaştırırsak ve bir müdahale olmazsa, bu sene TÜFE’nin en az yüzde 26 olacağını tahmin edebiliriz.
4- Merkez Bankası’nın 2006 yılından beri uygulamakta olduğu enflasyon hedefi hiçbir yıl tutmadı. Yetmedi, tahminleri de tutmuyor. Bu nedenle MB güven kaybetti. Bu da kırılganlığı artıran ve dolayısıyla enflasyonu artıran bir nedendir.
5- Önümüzdeki yıl, 2019 yılında da enflasyon düşmez. Çünkü seçim var. Her seçimde siyasi iktidar bütçeden yatırımları kısıyor ve popülist harcamaları artırıyor. Kamu imkânlarını kullanıyor. Kamuda verimlilik düşüyor. Bu uygulamanın aksine söylense de, 16 yıllık AKP iktidarı bu kuralın değişmez olduğunu göstermiştir.
6- Yüksek enflasyonda fırsatçılık artıyor ve spekülatif piyasalar oluşuyor. Bazı üreticiler kur artışını fırsat bilerek fiyatlarını daha fazla artırıyor. Bazıları da, kur artışı nedeni ile kullandığı ithal ara malını yerine koyamayacağını düşünerek, satış fiyatını maliyetin çok üstünde tutuyor. Yani hem bugünkü hem de muhtemel kur artışı beklentilerini dikkate alıyor.
7- Yüksek enflasyon ve kurların 6 liradan 5.5 liraya gelmesi reel kur artışını bir miktar düşürdü. Ancak yine de TL değeri aşırı düşüktür. Kur düştü demek için doların 4 lira dolayına gelmesi ve bu denge kurun altına düşmesi gerekiyor.
8- Bugünkü enflasyonun ve istikrarsızlığın temelinde güven sorunu var. TÜİK’in açıkladığı ekonomik güven endeksine göre üreticinin de tüketicinin de güveni dip yaptı. Yabancı zaten güven duymuyor. Dahası dünyanın yüzde 3 yüzde 4’le aldığı dolar cinsi dış borcu biz, en az yüzde 10 faiz vererek alıyoruz.
Enflasyon ortamının oluşmasına ve güven bunalımına yol açan iki temel nedenin birisi siyasete tamamıyla popülizmin hâkim olması, ikincisi ise başkanlık sistemi ile, hukuk, eğitim gibi kurumların kan kaybetmesidir.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.