1. Haberler
  2. ÜNLÜ YAZARLAR
  3. DNA spreyi ile insanları işaretleme!

DNA spreyi ile insanları işaretleme!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Avrupa’daki kimi mağazalarda, malların çalınmasını engellemek için püskürtelen DNA spreyi, etik tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Dünyada yeni bir gelişme yaşanıyor. Ben de bu “sosyal gerçek” ile yılbaşı tatili nedeniyle bulunduğum Avrupa’da tesadüfen karşılaştım. Türkiye’de henüz bilinmediği için gündeme gelmeyen, hakkında bilimsel makale yazılmayan, bilimsel toplantılarda konu edilmeyen ya da televizyon tartışmalarında duyulmayan önemli bir “sosyal gerçek” ile karşı karşıyayız. Bu sosyolojik gelişme aynı zamanda bireysel, sosyal ve adli psikoloji alanlarını, suç bilimini, felsefeyi ve etik kuralları ilgilendiriyor.

İşin özü şu: DNA spreyi ile insanları işaretleme!

Buna yabancılar “adli işaretleme” diyor. Ben “adli damgalama” demenin daha uygun olduğunu düşünüyorum, hatta “sosyal damgalama.” Çünkü, bireyler ilk aşamada biyolojik (kimyasal) olarak, sonra da otorite (polis) tarafından damgalanıyor. Durumun toplumsallaşması, toplum tarafından duyulması ile de toplumsal olarak ötekileştirilip, damgalanmış oluyor. Adli damgalama, toplumsal bir damga ya da sosyal psikolojideki ifadesi ile geçici “sosyal olarak dışlanan kişi” durumuna geliyor.

Sistem nasıl çalışıyor?

Durumun böyle olmadığını savunanlar ve onlara verilen yanıtları, tartışmayı sona bırakıp, sistemin, yeni “sosyal gerçekliğin” nasıl işlediğini açıklayalım: Avrupa’nın bazı ülkelerinde pilot bölgeler (uygulama alanları) seçilmiş. Buralardaki olası “basit” hırsızlıkları azaltmak için sokaklara, binalara, dükk‰nlara görünmez biçimde DNA spreyi püskürtme sistemleri kurulmuş. Diyelim ki, o bölgede “fark edilen” bir hırsızlık oldu, dükk‰n sahibi alarm düğmesine bastı. O anda bölgeye renksiz ve kokusuz DNA spreyi püskürtülüyor. Tabii, hırsız fark edilmeden çalarsa sistem çalışmayacak. Önce çalacak, sonra fark edilecek ve kaçacak. Ama o anda, pilot bölgenin tümüne sprey sıkılmış olacak. Yani, yüzlerce masum in-san da “DNA spreyi ile işaretlenmiş” olacak!

Bu uygulama farklı biçimde de gerçekleşebiliyor. Kimi mağazalar, çalınması olası ürünlerini önceden DNA sprey ile işaretliyorlar. Buna “DNA duşu” da deniyor. Yani, burada özne olan insan değil nesne olan eşyalar işaretleniyor. Bu sprey, sentetik olması nedeniyle SDNA olarak da adlandırılıyor. Sprey çıplak gözle görülmüyor. Polis ultraviyole ışık ile görüyor. Olay yerine gelen polis, çevreyi UV ışık ile tarıyor ve “işaretlenenleri” yakalıyor. DNA sıvısının bireylerin üzerinde (teninde), elbiselerinde ve çalınan / çalınmayan (önceden işaretlenmiş mal) üzerinde haftalarca kalabildiği iddia ediliyor.

Özel tabelalar

Pilot bölgelere caydırıcı olsun diye trafik tabelalarına benzer biçimde (ama mavi değil turuncu renkte) “DNA-Spray” tabelaları konulmuş durumda. Farklı tabelalarda şunlar yazıyor:

 “Polis –

HIRSIZLIK ÖNLEME –

DNA SEÇME –

Çalarsan, İşaretlenirsin”

Ya da;

 “DNA sprey ile korunan alan -Polis”

Nerelerde uygulanıyor?

Şimdilik, DNA spreyinin uygulandığı bilinen alanlar şunlar:

Göçmen mahalleri ve suçun kol gezdiği “suç yoğun” bölgelerde.

Bazı fast-food (McDonalds gibi) dükkanlarında.

*   Erasmus Üniversitesi’nde (4 binden fazla bilgisayar işaretlenmiş durumda).

Bazı bilgisayar ve elektronik eşya satan mağazalarda.

Bazı demiryollarında (Çalınmasını engellemek için bakır ve fiber optik kabloların üzerine sıkılarak).

Etik tartışma ve karşı gelişmeler

DNA spreyi ile “işaretlenme”, kesin kanıt olup olmadığı tartışıldığı için, henüz tek başına tutuklanma nedeni sayılmıyor. Şimdilik, polis tarafından incelenip sorguya çekilecek kişi listesine girmek anlamına geliyor. Yanlış alarmlar ise, yüzlerce masum insanın bir anda yanlışlıkla işaretlenmesine de yol açıyor. Alarm doğru da olsa, suçun faili bir kişi iken örneğin bin kişi failmiş gibi hedef oluyor. Ayrıca, önceden, çalınması kolay nesnelerin DNA sprey ile görünmez biçimde işaretlemesinde de sıkıntı bulunuyor. Şöyle ki, o eşyalardan birini parasıyla satın alan kişiye de sprey farkında olmadan bulaşmış olacak. Bunun da çok etik bir davranış olduğunu söylemek zor. Ancak, bireyin “iradesi dışında” böyle bir biyolojik-kimyasal uygulamaya maruz kalması insan haklanna aykırı. Bu aynı zamanda, kişinin DNA’smın başkaları tara-fından, üstelik kuşkulu bir nedenle ele geçirilmesi anlamına geliyor. Bu DNA’lar, kişinin kendisine karşı ya da kötü bir amaçla da kullanılma tehlikesi taşıyor. İşin bir başka ve belki de en tehlikeli boyutu, DNA spreyine maruz kalanların nasıl bir etki ile karşılaşacakları noktası. Çünkü bir iddiaya göre, sentetik de olsa bu sprey insan DNA’sı ile özdeş. Bu uygulama insanın kendi DNA yapısını etkiliyor mu, kalıcı bir değişikliğe neden oluyor mu? Bu konuda, henüz herhangi bir bilimsel ya da siyasi otorite tarafından inandırıcı bir açıklama yapılmış olmasa da, spreyin aşırı karbon içermesi nedeniyle, kanser tehlikesine dikkat çekiliyor. Türkiye’de bilim ve medya dünyası da olayın üzerine gidecek durumda olmadığı için, özellikle yurt dışında böyle bir durumla karşılaşacak masum insanlarımızın ne olacağı hakkında bilgimiz yok. DNA spreyini savunanlara göre, suç oranlarında hızlı düşüşler gözlemlenmiştir. Bir başka gelişme ise, pek çok konuda olduğu gibi diyalektik biçimde “karşıtının” ortaya çıkmasıdır. Artık, “DNA izini silen spreylerin” reklamları da yapılmaya başlanmıştır.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
DNA spreyi ile insanları işaretleme!
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!