Dizlerde yol yürüdükten yada herhangi bir aktivite yaptıktan sonra ağrı olması, bu ağrının sürekli olarak tekrarlaması ve ağrı kesici almadan hastanın rahatlayamaması çok tipiktir. Bununla birlikte diz şekli hastalık ilerledikçe bozulur. Sıklıkla parantez diz dediğimiz şekil oluşmaya başlar. Çok ileri vakalar dizlerini bükemez. Son evrede ağrı artık sürekli hale gelir ve hasta günlük aktivitelerini yapamaz”
diye konuştu.Kireçlenmenin kadınlarda ve 50 yaş üzerinde daha sık görüldüğüne vurgu yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Burak Önvural, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Aslında bu bölgesel olarak değişebilmekle birlikte spor alt yapısı olmayan, kilolu ve çok ayakta duran bireylerin daha çok risk altında olduğunu hatta bunların er ya da geç dizlerinde kireçlenme olacağını söyleyebiliriz.
Tedavi çeşitlidir. Son zamanlarda oldukça popüler olan kök hücre ve PRP tedavisi erken ve orta evre kireçlenmelerde uygulanabilir. Kişilerin kendi kanı kullanılarak gerçekleştirilen PRP tedavisinin vücudun kendi mekanizmasının yetersiz kaldığı durumlarda iyileşmeyi hızlandıran etkisi vardır. Kök hücre ise yine hastanın kendi hücrelerinden hazırlanır ve eklemdeki hasarı kısmen yada tamamen onarma ihtimali vardır. Hastanın kendi kanından hazırlanan trombositten zengin plazma, yeni kıkırdak oluşumu sağlayan kök hücre uygulaması, eklem içi kayganlaştırıcılar ve eklem içi uzun süreli ağrı kesiciler arasından hasta için en uygun olanı seçilir. Burada önemli olan, uygun hastaya uygun enjeksiyonu uygulamaktır. İleri evre hastalarda ise protez ameliyatları oldukça iyi sonuçlar vaadetmekte ve hastayı tekrar özlediği ağrısız hayata kavuşturabilmektedir.”