KARAR/ALMANYA
Sahip olduğu hiç bir eşyayı atamayıp evde biriktirme rahatsızlığına tıp biliminden Messi Sendromu adı veriliyor. Aynı rahatsızlığın dijital ortamda da varolduğun Hollanda’da yaşanan bir vakayla bilimsel olarak kayıt altına alındı. 47 yaşındaki bir Hollandalı yıllar içinde evinde topladığı kağıtlar, bisiklet parçaları ve diğer malzemelerin yanında her gün çektiği bin fotoğrafı da silmeden dijital olarak saklıyor. Bir psikiyatri kliniğindeki doktorlar bu kişi hakkında Messi Sendromu’nun bir alt hastalığı olarak Digital Hoarding (Dijital istif) teşhisi koydular (Biritisch Medical Journal https://casereports.bmj.com/content/2015/bcr-2015-210814.full)
SİLİN(NE)MEYEN MAİLLER
Messie Sendromu 2013 yılından beri Amerikan Psikiyatri Topluluğu tarafından bir rahatsızlık olarak tanımlanıyor. Dünya nüfusunun yüzde 5’ine yakınının bu rahatsızlıktan muzdarip olduğu tahmin ediliyor. Bilgisiyarından bir şeyler silmekte zorlanan ya da telefonunun hafızası dolan herkes psikolojik rahatsız kabul edilmiyor. İngiltere’nin Newcastle kentinde bulunan Nothumbira Üniversite’sinde psikologlar 627 kişi üzerinde bir araştırma yaptı. Katılımcıların çoğunun mail hesaplarında 10 bin ile 20 arasında bazıların okunmamış olan maillerin var olduğu tespit edildi.
KIYAMIYORLAR
2018 yılında dünyada, günde 280 milyar mail ve 65 milyar WhatsApp mesajı gönderildi. Uzmanlar gönderilen bu mesajların neden silinmediğin araştırdılar. Bu araştırmada dört neden ön plana çıktı Bir çok kişi ilerde herhangi bir şey için ispat olabileceği gerekçesi ile mesajları silmiyor. Bir diğer neden ise bilgilerin ayrıştırıp temizlenmesinin zor ve uzun sürmesi. Mail ya da cep telefonlarının dolu olması insanları rahatsız etmemesi ise üçüncü neden. Dördüncü neden olarak da resimlerde duygusal bağ kurulması ve insanların bu resimleri silmeye kıyamaması.
Ancak bilgisayar ya da telefonların dijital verilerle dolması işletmetlerde bazı sorunlar yaratabiliyor. Değerli verilerin dijital yığınların arasından bulunması ve kullanılması ile bu bilgilerin hacker saltırılarına açık olması yaşanan en büyük problemlerden biri. Gereksiz verilerin saklanması ile ortaya çıkan enerji kaybı da ayrıca çevre kirliliğine neden oluyor.
İSTİFÇLİĞİN SINIRLARI BELLİ DEĞİL
Almanca yayın yapan messieforum.de sitesinde dijital toplayıcılar da tecrübelerini anlatıyor. Sitenin moderatörlerinden 50 yaşındaki bir kadın evlerinde topladığı gereksiz eşyalar nedeniyle yıllardır misafir ağırlamadığını belirterek, balkonunun da atamadığı eşyalarla dolu olduğunu söylüyor. Bu rahatsızlığının şimdi de dijital alana taşındığını söyleyen kadın, he biri 500 gigabaytlık dört sabit disk içinde başta müzik olmak üzere bir çok veri toplamış. Radyoda duyduğu şarkıları ve televizyonda gördüğü programları Youtube üzerinden bu sabit disklere yüklüyor. Ayrıca çektiği bir çok resim de bu sabit disklerin içinde ve bunların hiç birini silmeye kıyamıyor.
Kontrolsüz dijital veri toplamak strese neden olabiliyor. Dijital istiflemenin bir rahatsızlık olarak nerede başladığına dair kesin bir sınır yok. Avustralyalı ekonomi bilişimi uzmanı Darshana Sedera 846 kişi üzerinde yaptığı araştırmada (https://www.researchgate.net/publication/327098318_Is_Digital_Hoarding_a_Mental_Disorder_Development_of_a_Construct_for_Digital_Hoarding_for_Future_IS_Research)sürekli verileri silmeye kıyamayıp sürekli yeni sabit diskler temin edenedir dijital istifçiler olarak nitelendiriyor. Ancak bu tanıma göre bir çok kişinin bu rahatsızlığa sahip olması gerekiyor. Uzmanlar dijital istifçiliğin bir rahatsızlık olarak tanımlanabilmesi için daha bir çok bilimsel araştırmanın yapılması gerektiğini söylüyor.