Dünyadaki devletler de milyonlarca anıt veya heykel var. Merak ettim, Türkiye’deki gibi dünyanın diğer ülkelerinde de heykel-anıtlara saldırılar oluyor mu diye Google amcaya, Dünyadaki heykellere/anıtlara yapılan saldırılar, Meryem Ana Heykeline-Anıtına saldırılar, İshak Bey Heykeline-Anıtına saldırılar diye sorguladım. Sorgulama sonucunda, ABD, bir eyaletinde bir asker anıtına göstericiler saldırmış, Saddam’ın Heykeli yıkılmış, birde İtalya’da bir kadın Meryem Ana’nın kazara parmaklarını koparmış…
Google Amcaya itimat etmeyip, Eski Yugoslavya coğrafyasında gördüğüm ve etnik yapısını bildiğim Ülkelerdeki heykellere –anıtlara saldırı oluyor mu diye Bosna da yaşayan bir arkadaşımı arayıp sordum. Baştan soruyu anlamadı. İzah edince de şaşırdı, güldü. Duymadığını araştıracağını, ekmek su istemeyen, kimseye zararı olmayan heykel ve anıtlara saldırı yapılmasını çok saçma bulduğunu, hele hele gündem oluşturmasını yadırgadığını söyledikten sonra bir güzelde dalgasını geçti.
Dünya üzerindeki bu küçük araştırmadan sonra, Google Amcaya bu defa “ Türkiye’deki Atatürk Heykel-Anıtlarına yapılan saldırılar” ile ilgili sorgulama yaptığımda 0,44 saniye de 106.000 sonuç verdi.
Bu işte bir terslik var arkadaşlar… Dünyanın diğer Ülkelerindeki insanlar Heykel ve Anıtlara karşı gayet uysal iken, Türkiye’deki insanlar neden durduk heykel-anıtlara özellikle de Atatürk Heykel-Anıtlarına saldırıyorlar… Birde saldırıyı dini hassasiyeti olduğu izlenimini veren sakallı, şalvarlı, çarşaflı insanlar yapıyor… Yıllardır saldırıyı yapanlar elini kolunu sallayarak olay mahallinden gidiyorlar. Birde bu dini hassasiyeti olan zavallı meczuplar neden hiç Meryem Ana Heykel-Anıtlarına saldırmıyorlar…
Konu ile cevabını bulamadığım soruları uzatıp gideceğim ama eşeğin aklına karpuz kabuğu getirmekten korkuyorum. Bir ara, TV bir tartışma programında katılımcının biri “Terörle mücadelede her nedense hep rütbesiz askerler şehit oluyor dedikten sonra, konu gündem olmuş, sonrasında da maalesef rütbeli askerlerde şehit olmuştu. Bunun üzerine başka bir gazetecide soruya cevaben bakınız demek ki rütbeli askerlerde şehit oluyormuş, olay sizin düşündüğünü gibi değilmiş diye sırıtarak verdiği karşılığı hatırladığım için örneklemeyi bitirmek ihtiyacı duyuyorum.
Halk arasında, akla mantığa sığmayan hareketler yapan deli diye adlandırdıkları insanların delilikleri genellikle Güvem Çiçeğini açtığı bahar aylarında nükseder diye yaygın bir kanaat oluştuğu için, bu aylarda dengesiz davranışlarda bulunan insanlara daha hoş görülü olunması istenilirdi. Ama elinde baltası ile Atatürk heykellerine saldıran meczuplar (!) her nedense Kasım ayında meczuplaştıklarından, hoş görmüyor yapılan saldırıyı ve yaptıran gizli elleri, lanetliyor, saldırıyı görüp de engel olmayan vatandaşları da esefle kınıyorum… Tuzak kuranların tuzağını bozan Allah (C.C) havale ediyorum.
2018 yılında da bu gelenek bozulmadı. Bir Bayan “ Atatürk İlah değildir” dediği için kızılca kıyamet koptu. Bu kişi, yakalanıp, yargılanmasının ardından, içeri alındıktan sonra, bu defa 13 Kasım 2018 tarihinde de, Tekirdağ’ın Çorlu İlçesinde çarşaflı bir meczup(!) elinde baltası ile Atatürk Heykeline ayet yazılı bir kâğıt bıraktıktan sonra da baltası ile saldırması gündeme düştü.
Nasıl bir tesadüf ki, bu tür saldırıları yapanlar, ya pala, ya kılıç ya da nalburdan yeni alınmış bir balta ile yapıyor. Çekim ekibi orada hazır bulunuyor. Çekimi yapan kişi o kadar ileri görüşlü ki çarşaflı kadının heykele saldıracağını biliyormuş gibi, kadın heykelin yanına giderken çekime başlıyor, saldırıyı izliyor, ama orada bulunan halktan hiç kimse üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi saldırıya müdahale etmiyor… Oysaki orada bir kapkaç olsa veyahut bir çocuğa cinsel taciz yapılsa bir sürü kahraman çıkardı. Ama saldırıya kimse ses çıkarmıyor… Meczubun elindeki baltadan korkup sessiz kalmış olmaları bana mantıklı gelmiyor. Bu Ülkede sanatçıya silah çeken saldırganın silah olmayan eline kahramanca müdahale eden, vekiller varken halk baltadan korkmaz…
Atatürk Heykelleri genellikle şehrin en merkezi yerinde olur, nüfus yoğunluğuna göre de günün her saatinde de insanlar en azından güvenlik güçleri bulunur. Tekirdağ-Çorlu gibi yoğun nüfuslu bir yerde, gün ortasında dikkat çekecek kadar çarşaflı bir kadının elinde baltası ile heykele saldırması ve sonrasında da, elini kolunu sallayarak gözlerden kaybolmasının sebepleri mutlaka incelenmeli ve tahlil edilmelidir.
Bence Atatürk Heykeline saldıran, çarşaflı kadın ile birlikte, çekimi yapan, olaya şahit olup kadına engel olmayanlar da, Atatürk Heykel-Anıtını korumadıkları ve saldırıya engel olmadıkları için ayni derece de suçlu.
Her zaman yazdığım gibi, Türkiye artık eski Türkiye değil. Bu tür provokasyonlarda figüran olarak kullanılanların artık dokunulmazlığı bulunmuyor. Bu olaydan sonra güvenlik güçleri şehir içindeki kameraları izleyerek ve görgü tanıklarının (!!!) ifadeleri doğrultusunda meczubu yakalamışlar… Sonuç malum… Bu kadar berbat bir senaryoda oynayan figürana Müftü karısı rolü yakışmaz, olsa olsa, kredi kartı borcunu ödeyemeyen gariban, taşralı ezik büzük bir zavallı insan rolü uygun düşer…
Fiilen yaşandığı halde Belediye Başkanlığı CHP olduğu için görmezden gelinen 10 Kasım 2018 günü Atatürk’ ü anma programın da Biga İlçesinde bu sene sirenler çalınmaması olayı, şayet Belediye Başkanlığı, Ak Partide olsaydı, depremin şiddeti kaç olurdu sizce… Tekirdağ- Çorludaki olay kadar ses getirir miydi acaba… Ama evin kızı (CHP) yapınca kaza, evin gelini (AK Parti) yapınca ceza misali, sirenleri evin kızı çalmadığı için kaza olarak değerlendirilip gündemden düşürüldü.
Birde bu karmaşa içinde Cemal KAŞICI ‘nın öldürülmesi olayını atlamayın derim, çünkü cinayet çok pis kokmaya başladı.